Cuma Bukleyb
TT

Etiyopya’da barış için bir şans var mı?

Etiyopya'da, sayıları seksene varan çeşitli etnik gruplar arasındaki uzlaşıya dayanan bir barışa götürecek olan bin millik yol, bir adımla başlıyor. Beklenen bu adım bir yıldan fazla süredir ertelendi ve ardında binlerce ölü, yaralı ve mahkûm bıraktı. Fakat nihayet geçen hafta beklenen adım atıldı. Başbakan Abiy Ahmed, muhalifleri Tigraylılar ile müzakerelere başlamaya hazır olduğunu duyurdu.
Kasım 2020'de Etiyopya'da aniden bir savaş patlak verdi. Savaşın fitilini ateşlemek her ne kadar kolay olsa da söndürmek zordur. Bu zorluğun sebebi, tarafların bomba, kurşun, tehdit, öldürme ve imha dışında diyalog kuramamasıdır. Savaşan tarafların aklın ve mantığın sesini dinlemeye hazır olmadığı bir zamanda ‘gerçeğin’ ilk kurban olmasından daha doğal bir şey yoktur.
Başbakan Abiy Ahmed, hükümet güçlerinin son dönemde çeşitli zaferler elde etmede başarılı olmasının ardından Tigraylı ve diğer siyasi gruplardan tutuklu liderlerin yanı sıra Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’nden (TPLF) esirleri serbest bırakma girişimi başlattı. Abiy Ahmed, “zaferin ahlaki yükümlülüklerinden birinin de merhamet olduğunu” belirterek girişimi gerekçelendirdi.
Aslında buradaki vurgu, özellikle hükümet güçlerinin son aylardaki küçük düşürücü kayıpların ardından yakın zamanda başarılar elde etmesi göz önüne alındığında, merhametten daha ziyade zafer üzerineydi. Bu zaferler, Abiy Ahmed hükümetinin Türk insansız hava araçlarını almasını takiben gerçekleşti. Bunun ardından savaştaki dengeler değişti ve Tigraylılar işgal ettikleri şehir ve köylerden geri çekilmek zorunda kaldılar. Tigraylılar, son iki aydır başkent Addis Ababa'nın iki yüz mil kuzeyinde duruyor ve burayı işgal etmekle tehdit ediyorlardı. Şu anda ise sıra Tigray başkenti Mekelle’de.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali’nin açıklaması, yeni yılda Etiyopya, Afrika ve dünyaya sunulan ilk yeni yıl hediyesi oldu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve Afrika Birliği Başkanı hükümetin bu girişimini memnuniyetle karşıladılar, siyasi tutukluların serbest bırakılmasından övgüyle bahsettiler. Bir diyaloğun gerekliliğinden söz ettiler ve insani yardımların ulaştırılması için sınır kapılarının açılmasını talep ettiler. Ardından ABD Başkanı Joe Biden, Başbakan Abiy Ahmed ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bu konuşma sırasında, Etiyopya Hava Güçleri'nin geçtiğimiz hafta bir mülteci kampına düzenlediği, çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden olan saldırıyı kınamayı da unutmadı.
Burada Türk savaş dronlarının savaşlarda aktif bir unsur haline geldiğine dikkat çekiliyor. Zira dağlardaki silahlı Kürt direnişine son veren de bu oldu. Ardından Trablus savaşı da çözüldü ve Mareşal Halife Hafter’in güçlerinin yaklaşık 500 km doğuda bulunan Sirte şehrine çekilmesine yol açtı. Ayrıca Dağlık Karabağ'da Ermenilerin Azerbaycan tarafından yenilgiye uğratılmasının da sebebi buydu. Şu anda da Etiyopya iç savaşındaki güç dengesine bir müdahalenin olduğunu ve bu müdahalenin savaşın şartlarını değiştirdiğini görüyoruz. Ancak bu bölgeler için vadedilen barışa henüz ulaşılamadı. Çünkü barışın koşulları yalnızca müzakere masalarında mevcuttur ve tarafların bu seçeneğe başvurmayı reddetmeleri halinde barış ulaşılamaz bir serap olarak kalır.
Etiyopya için umulan barış, Libya’daki barış serabından pek farklı değil. Etiyopya başbakanının ülkede birliğin sağlanmasının güvencesinin diyalog olduğunu açıklaması her ne kadar savaştan uzak alanlara bir kapı aralıyor olsa da bunun meyve vermesi Mekelle’den de benzer bir yanıtın gelmesine bağlıdır. Mekelle’deki Tigray liderliğinden diyalog çağrısının yankı bulduğuna dair henüz hiçbir belirti yok. Tigraylı liderler, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nden, Tigray’daki şehirlere ve köylere olası bir saldırının önlenmesi için uçuş yasağı getirilmesini ve Addis Ababa hükümetine silah ambargosu uygulanmasını talep ettiler. Görünen o ki muhalifler, Abiy Ahmed tarafından başlatılan barış girişimini uzun bir propagandadan ibaret görüyorlar. Bunun nedeni, hükümetin hava kuvvetlerinin hala Tigraylılara yönelik baskınlar düzenlemesidir.
Yorumcular Tigraylıların, yaklaşık otuz yıllık bir kontrolden sonra bırakmak zorunda kaldıkları gücü yeniden elde etmekten başka bir şeyle yetinmeyeceklerini söylüyorlar. Abiy Ahmed bunu eline aldıktan sonra ulusal bir uzlaşı girişimi başlattı ve bu girişim kendisine Nobel Barış Ödülü kazandırdı. Etiyopya Federasyonu bundan üç yıl sonra rüzgârda savrulup gitti. Sudan sınırında bulunan kamplar mültecilerle, ülke içindeki kamplar ise yerinden edilen kimselerle dolup taştı. Her iki taraf da insan hakları örgütleri tarafından savaş suçları işlemekle itham edildi. Öyle ki, Nobel Barış Ödülü’nün Abiy Ahmed’den geri alınması yönünde çağrılar yapıldı.
Etiyopya barış treni hala istasyonda duruyor ve hareket etmek için bir işaret bekliyor. Anlaşılan o ki, başbakanın diyalog ve müzakere çağrısı yeterli değil. Bunun için sahada bazı gelişmelerin yaşanması gerekiyor. Bunların başında çatışmaların durdurulması ve savaştan etkilenen yerlere gerekli tıbbi malzemenin ve yardım konvoylarının ulaşması için yolların açılması geliyor.