Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Yeni Mısır gençliği

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Mısır’ın ekonomik, sosyal ve siyasi olarak tanık olduğu büyük dönüşümü kısa bir cümleyle özetledi: “Sloganlara aldanmayan Mısırlılar tamamen bilinçlendiler.”
Bir değirmen döngüsü gibi, Mısırlı gençler de Ocak 2011'deki devrimden bu yana, kısa bir süre içinde muazzam baskılar ve tehlikeli dönemeçlerden geçip zorlu duraklar atlattılar.
Ocak Devrimi’nin yaşandığı yılın ilk ayları, yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen umut, özlem ve hayallerle doluydu. Mısırlı gençler daha sonra tüm enerjileriyle ileriye doğru koştular. Umut edilen değişikliği gerektiren tüm bedelleri ödemeye hazırdı. Tüm siyasi kesimlerden ve farklı eğilimlerden gençlerin yer aldığı Devrim Gençliği Koalisyonu’nu kurdular. İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) gençleri de bu koalisyonun bir parçasıydı. Önceki rejime bağlı olanlar dışında herkes kabul ediliyor ve memnuniyetle karşılanıyordu. Mısırlı gençler bir şeyin devrimlerini çalmak için kendilerine doğru karanlıkta yaklaştığını hissetmedi. Daha iyisi için değişme niyetinin temiz ve kusursuz bir ortak hedef olduğunu zannettiler. Koalisyon bir yıl sonra Müslüman Kardeşler'in iktidara gelmesiyle dağıldı. Bu durum gençler arasında büyük bir şok etkisine neden oldu. Safları, Müslüman Kardeşler’in başarısız yönetimini reddedenlerle gerçekleşecek bir mucizenin Muhammed Mursi hükümetini istenen duruma getireceğini umarak onlara katılanlar arasında bölündü.
Gençlerin yüreğinde derin iz bırakan ilk hüsran, ‘Müslüman Kardeşler’ önderlerinin kendilerini yanlış dileklerle yanılttığı, çok iyi bildikleri, içlerindeki hassas bir noktaya dokunan sloganlarla kandırdıkları duygusuydu. Bir yıl iktidarda kalan Mursi hükümetini devirmek için yeniden sokaklara döküldüler. Nitekim ikinci hükümet de iki yıl içinde onların baskıları karşısında düştü.
Yoğun olarak hissedilen duygu ihanetti. Çoğu umudunu yitirdi. Ya olay yerinden çekildi ya da ülkeyi terk etti. Abdulfettah Sisi iktidara geldiğinde borç yükünden inleyen Mısır ekonomik çöküşün eşiğindeydi. Ayrıca güvenlik açısından, sokağın kendilerini girdiği yolda yalnız bırakması nedeniyle öfkeli olan Müslüman Kardeşler’in tehdidi altındaydı. Tüm uluslararası toplum, en büyük Arap ülkesinin zorlu bir süreçten geçmesini izliyor. Tüm bu acı darbeler ve mevcut tehditlerden sonra başarısız olacağı ve içinde yaşamın imkansız hale geleceği tahmin ediliyor.
Cumhurbaşkanı Sisi’ye ilk günlerinde kendisi için en önemli şeyin ne olduğu sorulsaydı, umudu yeniden alevlendirip gençlerin yüreğine yaymak olduğunu söylerdi. Dolayısıyla önce sahada somut başarılar sunmak zorundaydı. Çünkü gençler sadece konuşulmasından bıkmış durumdaydı ve verilip tutulmayan sözler güvenlerini sarsmıştı.
Müslüman Kardeşler hegemonyasının sonuçları ve devletin bozulmasından sonra Mısır'a ilk yardımda katkıda bulunan en önemli iki faktörden ilki başta Suudi Arabistan Krallığı tarafından siyasi ve ardından ekonomik olarak temsil edilen destekleyici Arap pozisyonu oldu. Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ekonomik yapının yeniden inşasında destekleyici ve katkıda bulunan konumu ve Batı'nın Mısır'daki tüm yükselme girişimlerini sona erdirmek için yarıştığı bu zor dönemin ayrıntılarını hepimiz hatırlıyoruz. İkinci faktör, yeni bir Mısır inşa etmek için gerçek ve samimi bir milli irade olmasıydı. Bu geleneksel bir slogan olarak kalmadı, daha ziyade Abdulfettah Sisi'nin çukurlar, tümsekler ve çatlaklar aşılan yedi yıllık idaresi boyunca sürekli sıkı çalışmasıyla gerçekleşti.
Ortadoğu, savaşı motive eden çatışmalar ve keskin çıkar farklılıklarıyla dolu. Bu nedenle bazı ülkeler, toparlanma ve gelişme yolculuğunda Mısır'a kötü niyetle bakıp, piyasalarının durgunluk, para birimlerinin çökmesi ve güvenliklerinin düşmesini umdular. Sonunda Mısır geri döndü ve onlarca yıldır tanık olmadığı bölgesel bir Arap-Afrika pozisyonu aldı. Başkent Kahire’yi ziyaret edenler, havaalanından binalara, sokaklara ve konutlara kadar başkentin çehresindeki büyük değişimi açıkça görüyorlar ve tüm bunların arkasında temiz bir milli irade olduğunu biliyorlar.
Mısır, geçtiğimiz hafta Şarm eş-Şeyh’te, Dünya Gençlik Forumu'na ev sahipliği yaptı. 196 ülkeden gençlerin katıldığı forumda insan hakları, iklim değişikliği, teknolojinin optimal kullanımı ve koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası dönem gibi temel konuları ele alındı, umut ve fikir alışverişinde bulunuldu. Bu, Mısır'ın düzenlediği tek görkemli etkinlik değil ancak gençlere odaklanması ile ön plana çıkıyor. Yalnızca sonunda başını kaldırıp nefes almayı başaran Mısır gençliği değil, tüm dünya gençliğine odaklanıldı. Foruma dünyanın dört bir yanından uzmanlar, Birleşmiş Milletler (BM) liderleri ve binlerce genç katıldı. Genç liderlerin tavsiyelerini takip etmek için yıl boyunca faaliyet gösterecek platformlar kuruldu. Bugün Mısırlılar siyasi sağın ve solun söylemiyle ilgilenmiyor. Pusulanın tek yönü var; en yükseğe varmak…
Konuşmaları ve endişeleri, siyasi parti çukurları ve gizli toplantıların saklanma yerlerinden gerçek manada çıkış, gelişme ve kalkınma konularına odaklanıyor. Mısır, samimi yönetimi ve açık yürekli gençleriyle yükseldi. Bahsi kazandı. Cenevre Güvenlik Politikası Merkezi temsilcisi forumda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı Sisi ve gençliğin daha istikrarlı ve üretken bir dünyanın anahtarı olduğu konusundaki söylemlerine güveniyorum.”
Mısır, kendisini inşa etme yolculuğunda bu muhteşem aşamaya ulaştı... Bu, kilometrelerce süren, kararlılık ve özgür irade gerektiren zorlu bir yolculuktu.