Robert Ford
ABD'nin Eski Şam Büyükelçisi
TT

İran’la yapılacak anlaşma Cumhuriyetçileri memnun etmez

Kamuoyu yoklamaları, çoğu Amerikalının Biden'ın dış politikalarını başarısız gördüğünü gösteriyor ve bu da Cumhuriyetçilere 2022 seçimlerini kazanma şansı veriyor.
Görünüşe göre Biden yönetimi, İran'ın nükleer programı konusunda Tahran ile bir anlaşmaya varamayacak. Washington Post'un konuyla yakından ilgili yazarı David Ignatius, 8 Nisan'da okuyucularına Biden'ın İran Devrim Muhafızları'nın ABD terör örgütleri listesinden çıkarılmasını kabul etmeyeceğini duyurdu.
Dışişleri Bakanı Anthony Blinken da 6 Nisan'da İran Devrim Muhafızları'nın bir terör örgütü olduğunu doğruladı. Aslında Amerikan siyaset sahnesindeki tüm aktörler, Devrim Muhafızları konusunda herhangi bir taviz verilmesine karşılar. Temsilciler Meclisi’nde bir grup Demokrat üye, Biden'ın müzakereler çerçevesinde İran'a karşı daha güçlü bir duruş sergilemesini istiyor. Çoğu, Biden'a anlaşmanın kapsamını İran’ın, Devrim Muhafızları liderliğindeki Ortadoğu bölgesini istikrarsızlaştırma çabalarını durdurması yükümlülüğünü içerecek şekilde genişletmeyi tavsiye ediyor.
7 Nisan'da ABD Ordusu Genelkurmay Başkanı General Mark Milley, Washington'un Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü'nü terör örgütleri listesinden çıkarmaması gerektiğine şahsen inandığını açıkladı. Dikkat çekicidir ki Kongre üyelerinin büyük çoğunluğu ile Amerikan halkı İran Devrim Muhafızları ile kendisine bağlı Kudüs Gücü arasında herhangi bir farkın var olmadığını kabul ediyorlar. General Milley'nin açıklamaları, Biden'ın Devrim Muhafızları’nı terör örgütleri listesinden çıkarmayı kabul etmesinin kendisi ile bir çekişmeyi tetikleyeceği anlamına geliyor. Bu noktada Biden'ın kamuoyu yoklamalarındaki pozisyonunun kötü olduğunu belirtmek gerekir. Kamuoyu yoklamaları, çoğu Amerikalının Biden'ın dış politikalarını başarısız gördüğünü gösteriyor. Dolayısıyla, üst düzey bir ABD askeri yetkilisiyle şimdi büyük bir çekişmeye girme riskini göze alamaz, özellikle de bu, yaklaşan yasama seçimlerinden sadece 6 ay önce siyaset arenasında korkunç bir sahne yaratacağı için. Peki, ABD'nin İran Devrim Muhafızları konusundaki tutumu netse, İran'ın son anda bir tavizde bulunması mümkün mü? İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi 9 Nisan'da yaptığı açıklamada, Tahran’ın İran halkının nükleer haklarından vazgeçmeyeceğini ve barışçıl amaçlarla nükleer teknoloji araştırmalarına desteğini artırmaya devam edeceğini söyledi. Reisi’nin bu güçlü açıklamalarının yaklaşmakta olan bir tavizi gizlemeyi mi yoksa Amerikalıları uyarmayı mı amaçladığı açık değil.
Benzer şekilde, 9 Nisan'da Tahran, eski meslektaşlarım, 15 yıl önce Irak'taki ABD kuvvetlerine komuta eden General George Casey ile ABD'nin Lübnan Büyükelçisi Dorothy Shea dahil olmak üzere daha fazla Amerikalıya yaptırım uygulayacağını duyurdu.
Casey veya Shea'nın Tahran'da banka hesapları olduğunu düşünmüyorum. Bu nedenle, bu tür icraatlar sembolik olmanın ötesine geçmiyor. Bu bağlamda, İran merkezli Entekhab gazetesi 8 Nisan'da, Amerikalıların Güney Kore'nin 7 milyar dolarlık dondurulmuş İran varlıklarını serbest bırakmasına izin vermeleri karşılığında İran'ın 3 Amerikalı rehineyi serbest bırakacağını bildirdiğini belirtmekte fayda var. Bu haber doğruysa, iki tarafın da birbirine güvenmediği müzakerelerde bu, İran’ın attığı bir güven artırıcı adım gibi görünüyor. İran parlamentosunda bazı milletvekilleri, Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ve ekibini aşırı tavizler vermekle suçlayan katı Beydari Cephesi’nden gelen eleştirilere karşı İran müzakere ekibini savundular. Cephe’nin müzakerelerin seyri konusunda endişeli ve gergin olduğu açıkça görülüyor.
Aynı şekilde, Devrim Muhafızları da gergin görünüyor. Burada, Devrim Muhafızları'nın 12 Mart'ta Erbil'e füze saldırısı düzenlediğini ve olağandışı bir şekilde sorumluluğunu alenen üstlendiğini belirtmeliyiz. İran yanlısı milisler, geçen hafta Suriye ve Irak'taki ABD üslerine saldırılar düzenlediler. Aynı zamanda, Husiler mart ayında Suudi Arabistan'a yönelik saldırılarını artırdılar. Burada Devrim Muhafızları'nın verdiği mesaj açık: Biz buradayız ve faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Biden ekibinin nükleer bir anlaşmaya varmasına yardımcı olmak için faaliyetlerini azaltmak yerine, Devrim Muhafızları faaliyetlerini hızlandırma yoluna gitti ki bu da Devrim Muhafızlarının nihai anlaşmayı engellemek istediğini ortaya koyuyor. ABD'li yetkililer ise Devrim Muhafızları'nın terör örgütleri listesinden çıkarılmayı hak etmek için davranışlarını değiştirmesinin gerekli olduğuna inanıyorlar. Ne var ki Devrim Muhafızları’nın kendi adına bunu asla yapmayacağı açık, çünkü bir anlaşmayı onaylamak istemiyor, zira İran'ın nüfuzunu genişletme çabaları basitçe onun varlığının bir gerekçesi. Öte yandan Biden'ın İran Devrim Muhafızları'nın listeden çıkarılması konusunda herhangi bir taviz vermeyi reddetmesi, kendisine kısa vadede siyasi kazanımlar sağlıyor ve İran ile varılabilecek bir nükleer anlaşmaya eşlik edebilecek keskin siyasi eleştirilerden kurtulmasını garanti ediyor.
Ancak bundan sonra Biden aynı anda üç büyük düşmanla karşı karşıya kalacak; zayıf bir Rusya, güçlü bir Çin, tamamen düşman ve Rusya ve Çin ile müttefik olan, nükleer silah gücü elde etmeye doğru ilerleyen bir İran. Biden yönetimi bu nedenle Cumhuriyetçi Parti'ninkine benzer bir dış politika izlemeli. Ancak bu adımın önemli bir siyasi maliyeti olabilir, çünkü üç tehlikeli dış düşmanla mücadele, Pentagon'un bütçesini hızla yükseltiyor, bu da sosyal programlar için daha az devlet fonu ayrılmasına yol açıyor. Bugün sol eğilimli Demokrat seçmenler Biden yönetimindeki Beyaz Saray'dan memnun değiller. Örneğin, Biden'ın üniversite öğrencilerine kredi affı vaadi konusunda hayal kırıklığını dile getiren sesler duyuyoruz. Biden'ın seçim kampanyası sırasında öğrenim kredilerini silme sözü verdiği ancak halihazırda bunun için finansmanın yetersiz olduğu dile getiriliyor. Solcu Demokratların Biden yönetimindeki Demokratlara oy verme konusunda hevesli olmayacakları aşikar ve bu da Cumhuriyetçilerin 2022 ve 2024 seçimlerini kazanma şanslarını artırıyor.