Vitaly Naumkin
Rusya Bilimler Akademisi 'Oryantalizm Enstitüsü' Başkanı
TT

Dünya nükleer savaşın eşiğinde mi?

Ukrayna'daki askeri operasyonlarda öngörülebilir ufukta nükleer silahların olası kullanımı konusu dünya medyasında mutat bir bahse dönüştü. Bu konu ABD'de ve dünyanın diğer ülkelerinde giderek daha sık konuşuluyor.
Örneğin, cesur varsayımlarıyla tanınan Oscar ödüllü Amerikalı yönetmen Oliver Stone, geçtiğimiz günlerde sosyal ağlarda “Ukrayna'daki Amerikan nükleer provokasyonu”nu anlattığı bir senaryonun sunumunu yaptı. Stone, bu provokasyonun ABD ordusunun düşük güçlü bir nükleer patlama planlaması, binlerce Ukraynalının hayatını kaybetmesi ve bunun için Rusya'nın suçlanması şeklinde gerçekleşeceğini söyledi.
Rus uzmanlar, böyle bir patlamanın 205 mm'lik bir silah gerektirdiğine inanıyorlar, ancak Batı'nın aslında bunun için farklı bir kalibre örneğin 155 mm kullanması ihtimalini de dışlamıyorlar. Bu bağlamda, mesela bu kalibrede olan ve ABD’nin halihazırda zaten Ukrayna’ya tedarik ettiği Amerikan M777 obüsünden bahsediyorlar. Buna ilaveten, Kiev’in sahip olduğu, eskimiş ve güvenilmez olarak kabul edilmesine rağmen, nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip "Tochka-U" taktik füze sistemleri de var.
Uzmanlar, 19 Nisan'da NATO devlet başkanları ve ortaklarının video konferans ile düzenledikleri toplantıda alınan ve Rusya'nın Ukrayna'da kazanmaması gerektiğini belirten kilit kararı hatırlatıyorlar. Kaldı ki bazı Batılı liderler, Rusya'nın stratejik bir yenilgiye uğraması gerektiğine dair açıklamalar yaparak bundan daha açık bir şekilde bahsediyorlar. Elbette bu hedefe, sınırsız miktarda modern silah tedarik ederek Ukraynalılar aracılığıyla ulaşmayı planlıyorlar, nitekim Batı'nın yaptığı da bu. 26 Nisan'da ABD’nin Ramstein hava üssünde yapılan bir toplantıda, 40 ülke Ukrayna'nın zafer kazanmasını sağlamak için askeri-politik bir ittifak kurdu. ABD’de yakın zamanda kabul edilen Lend Lease Yasası (Ödünç Verme-Kiralama) ile birlikte bu ittifak, eski Moskova belediye başkanı (politikacı ve eskiden Boris Yeltsin'in ekibinin bir üyesi) Sergey Stankevich’in vurguladığı gibi, ABD ve müttefiklerinin Rusya’ya karşı savaşa doğrudan katılma aşamasına fiilen intikal ettikleri anlamına geliyor. Her ne kadar Biden, ülkesinin Rusya ile doğrudan bir askeri çatışma istemediğini iddia etse de.
Rus askeri doktrinine göre, Rusya varoluşsal bir tehdit veya "stratejik yenilgi" ile karşı karşıya kalırsa, bu istisnai durumda gerekirse nükleer silah kullanabilir. Soru şu: ABD'li politikacılar, Rusya-Ukrayna çatışmasını körükleme konusundaki sorumsuz eylemlerinin sonuçlarının farkında değiller mi? Ana akıma pek uymayan değerlendirmeleriyle ün kazanan Rusya Devlet Duması üyesi Konstantin Zatulin, birkaç gün önce bir televizyon kanalındaki açık tartışma programı sırasında şunları söyledi; “Rusya'nın Ukrayna'daki özel askeri harekatı hakkında konuşma zamanı çoktan geçti. Şimdi yeni bir vatanseverlik savaşından bahsetmemiz gerekiyor” (burada Sovyetler Birliği'nin Rusya'da Hitler Almanya'sına karşı kurtuluş savaşının “Büyük Vatanseverlik Savaşı” olarak adlandırıldığını hatırlatmalıyız). Ne var ki, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov son günlerde sık sık bizzat savaştan bahsetmeye başlasa ve bunu "Batı'nın Rusya'ya karşı yürüttüğü hibrit bir savaş" olarak nitelendirse de, Rusya’da kullanılan terminoloji bugüne kadar değişmedi.
Şunu belirtmekte fayda var ki, devam eden çatışmaların boyutuna bakıldığında görüldüğü gibi, bunun için tüm unsurlar mevcut olmasına rağmen, ne Rusya ne de Ukrayna birbirine savaş ilan etti. Neden? Birçok kişi bu soruyu soruyor. Bunun için her bir tarafın kendi sebepleri olduğu aşikar. Sözgelimi Ukrayna, Moskova Üniversitesi Küresel Politika Fakültesi Dekanı Andrey Sidorov’un işaret ettiği gibi, uluslararası hukukun savaşan devletlere silah tedarikini yasakladığını biliyor. Tanınmış gazeteci Andrey Uglanov da, Ukrayna'nın yaklaşık 90 milyar dolarlık kredi borcu olduğu Batılı ülkelerin savaş ilan etmekle ilgilenmediklerinin altını çiziyor. Zira Kiev savaş deklare ederse, büyümeyi sürdüren bu borçların silinmesi gerekecek. ABD’de yakın zamanda duyurulan Ödünç Verme ve Kiralama Yasası kapsamında yapılan yardımlar bile borç olarak görülüyor.
Başka nedenler de eklenebilir. Örneğin, ilan edilmemiş bir savaş sistemi, Ukraynalı aşırı milliyetçilere işledikleri savaş suçlarının sorumluluğundan kaçma olanağı tanıyor. Savaş deklare etmek Avrupa'nın da çıkarına değil. Çünkü Gazprom ile Ukraynalı Naftogaz şirketi arasındaki Ukrayna toprakları üzerinden doğalgaz tedarikine ve taşınmasına ilişkin sözleşme, mesela savaş ve çatışma durumunda tarafların yükümlülüklerini yerine getirememeleri halinde tüm sorumluluklarından muaf tutulmaları şartını içeriyor. Bu durumda Rusya, ödemeler yapılsa da Avrupa'ya yönelik tüm doğalgaz arzını durdurabilir. Savaş deklare edilsin ya da edilmesin, çatışmalar devam ediyor ve tırmandığı artık bir gerçek. Stankevich'e göre, nükleer silahların dünya siyaset sahnesine taşınması tehdidi de var. Stankevich ayrıca ABD ve müttefiklerinin Rusya'ya karşı savaşa dahil olmaları nedeniyle, önümüzdeki aylarda savaşın büyük Rus şehirleri için bir gerçeklik haline gelebileceğine ve Kiev tarafından kontrol edilen bölgelerden fırlatıldığında Rusya'nın merkezine ulaşabilecek Amerikan füzelerinin Ukrayna’ya gönderilmesinin buna katkıda bulunacağına inanıyor.
Hem Rusya hem ABD için karşılıklı kesin imha söz konusu olduğundan nükleer silah kullanımının imkânsızlığıyla ilgili geleneksel itirazlara rağmen, Batılı siyasi ve askeri yetkililer tarafından, taktik nükleer savaş başlıklarla bir nükleer savaş yaşanması olasılığının kabulü, bilhassa sıradan bir konu haline geldiği için oldukça ürkütücü.
Emekli ABD'li general ve politikacı Wesley Clark, Newsweek'e yakın zamanda verdiği bir röportajda, Putin'in Ukrayna ile bir savaşta taktik nükleer silah kullanmasını engelleyecek ve Rus lidere bunun yardımcı olmayacağına ikna edecek bir stratejiye ihtiyaç olduğundan, bir an önce Ukrayna'ya yardım etmek ve Rus güçlerini Donbass'tan çıkarmak gerektiğinden bahsetti.
Generalin, ülkesinin Ortadoğu'daki başarısızlıklarının arka planında gördüğü rüyalar anlaşılabilir, ancak aklı başında birçok vatandaşının düşündüğü gibi, bunlar gerçeklikten kopuk. Bu yazıda kendime Rusya'nın Ukrayna operasyonundaki başarılarını övme misyonu yüklemiyorum. Ancak generalin taktik nükleer silah kullanma olasılığını tartışırkenki kayıtsızlık ve basitlik düzeyini onaylamadığımı ifade etmek istiyorum. Zira bir muhabirin ABD'nin "kendisini savaştan uzak tutmak için korkuyu bahane olarak kullandığı" şeklindeki yorumuna yanıt olarak Clark, Rusya'nın 4 - 5 nükleer başlık kullanmasının Amerikalıları caydırmaması gerektiğini söyledi. General, kurban olmaya mahkum edilen Ukraynalılar aracılığıyla Rusya’ya karşı fiilen yürütülecek savaş ile Moskova’nın böyle bir adım atmak zorunda kalmasını istiyor gibi görünüyor.
Son olarak, şu dönüm noktasına değinelim; Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 14 Mayıs'ta Rusya'nın en büyük düşünce kuruluşlarından biri olan  Dışişleri ve Savunma Politikası Konseyi'nin 30. oturumunda yaptığı konuşmada; "Kolektif Batı, Rusya'ya karşı topyekün bir hibrit savaş ilan etti. Moskova bu meydan okumayı kabul ediyor. Rusya, bu doğrudan karşı karşıya gelmeden kaçınmak için elinden gelen her şeyi yaptı. Yaptırımlara gelince, bunlar Rusya için yabancı değil, çünkü şu ya da bu şekilde, her zaman uygulanıyordu” dedi.
Bazı Batılı şahinlerin tüm provokasyonlarına ve sorumsuz açıklamalarına rağmen, umarız dünya, sürüklenmeye çalışıldığı bir nükleer savaştan kaçınabilmeyi sürdürür.