Mustafa Fahs
TT

Lübnan-Irak… İkiz parlamento

Irak’tan Lübnan’a görünen o ki, aksaklık yaşanması duruma hakim olacak. Nitekim Lübnan parlamento seçimlerinin sonuçları siyasi içeriği bakımından, Irak’ın son parlamento seçimlerinin sonuçlarından farklı değil.
Örneğin Bağdat'ta müttefik blokların bir ulusal çoğunluk hükümeti kurması zor. Diğer yandan muhalif blokların uzlaşmaya dayalı bir çözüme ulaşması da neredeyse imkansız. Beyrut'ta ise parlamento seçimlerinin sonuçları, kazanan partilerin hiçbirinin anayasal çoğunluğa sahip olmadığını gösterdi. Aralarında uzlaşmaları için bir mucize olması lazım. Buradan iki ülkenin de siyasi tıkanıklığın zirvesine ulaştığını anlıyoruz. Nitekim Irak, muhaliflerin silaha başvurması halinde bir iç çatışma ile tehdit edilirken, Lübnan ekonomik çöküşün sonucunda toplumsal bir şiddet tarafından ciddi şekilde tehdit ediliyor.
Iraklılar, parlamentoları askıya alınma aşamasına girmeden parlamento başkanını seçmeyi başarırken, yeni Lübnan parlamentosu işlemez halde doğdu. Sonuçların açıklanmasından sonraki ilk dakikadan itibaren, geleneksel siyasi partiler, parlamento başkanının adı ile ilgili fikir birliğine varma konusunda bir aceleleri olmadığını gösterdiler. Değişim milletvekillerinin çoğu (Ekim’ciler), Hizbullah tarafından desteklenen Emel Hareketi’nin lideri Nebih Berri'nin yeniden parlamento başkanı seçilmesini kesinlikle reddettiklerini belirttiler. Bu da parlamento başkanlığının uzun bir süre parlamentonun en yaşlı üyesinin gözetiminde kalacağı ihtimalini artırıyor.
İlk parlamento oturumundaki beklenen sıkıntılar, özellikle ele alınması gereken önemli anayasal haklar ve ekonomik talepler varken Lübnan devlet kurumlarının önümüzdeki aylarda karşılaşacağı aksamaların boyutunu ortaya koyuyor. Nitekim kazanan partilerin çoğu, anayasal istihkakların birbirine bağlanması taraftarı. Şii ikilinin (Hizbullah ve Emel Hareketi) Nebih Berri'nin tekrar seçilmesini dayatması halinde diğer partiler, Şii cemaatindeki yönetici ikilinin başta hükümet başkanlığı ve ardından cumhurbaşkanlığı olmak üzere diğer istihkakları engelleyen koşulları kaldırmasını talep edecek. Bu, özellikle bölgesel taraflar Lübnan'ın kaderini büyük bölgesel uzlaşmalara bağlamaya çalışırken iç ve dış siyasi bir çatışmaya yol açabilir.
Aslında 'Ekim Ayaklanması' Hizbullah'ın prestijini düşürdükten, son parlamento seçimlerinin sonuçları Hizbullah'ın yasama yetkisinin kontrolünü kaybetmesine yol açtıktan ve bununla birlikte devlet kurumlarının geri kalanı üzerindeki kontrolü de azaldıktan sonra iç tarafların ve bölgesel güçlerin Lübnan'daki durumu bölgesel uzlaşmalara bağlama girişimleri büyük engellerle karşılaşacak. Irak'taki 'Ekim 2019 ayaklanması' da aynı şeyi yaptı. 2003 rejiminin tabutuna çivi çakarak değişim güçlerini siyasi hayata sokmayı başardı ve silahlı siyasi partilerin siyasi karar merciindeki tekelliğini kırdı.
Lübnan ve Irak'ta bu güçlerin anayasal çoğunluğu kaybetmeleri ve iç ve dış gündemlerin zıtlığından ötürü bir uzlaşı çoğunluğu oluşturmanın güçlüğü, ganimetler konusunda şiddetli bir mücadeleye sahne olan zengin Irak'ta siyasi felce yol açacak. Lübnan'da ise bu felç, özellikle egemen siyasi güçlerin bir kısmı gerekli reformları engellemekte ısrar ettiği için ekonomik durumu daha da karmaşık hale getirecek. Irak'ta petrol fiyatlarının yükselmesi sonucu oluşan bütçe fazlası ile Lübnan'da devlet hazinesinin boşaltılması sonucu oluşan bütçe açığı arasında, siyasi güçler, siyasi ve ekonomik meseleleri ele alma konusundaki yaklaşımlarından vazgeçmezlerse iki ülkedeki kırılgan istikrarın ciddi sarsıntılara maruz kalabileceği görülüyor.
Her iki ülkede de bölgesel tempoyu düzenleyen tarafın, siyasi gidişatı belirleme gücünü kaybettiği ve parlamento seçimlerinin sonuçlarının bu tarafın hegemonyasının azaldığının bir göstergesi olduğu aşikar. Nitekim iki yıldan fazla bir süredir İran, tüm çabalarına rağmen Irak’ta tökezlemesine yol açan duvarda bir gedik açmayı ve hatta Lübnan'daki çöküşü yönetmeyi başaramadı. Parlamento seçimlerinden sonra krizin, artık cumhurbaşkanı, başbakan veya hükümetin şekli üzerindeki uzlaşma ya da dış anlaşmalarla ilgili olmadığı, daha çok Irak'ta süresi dolan bir rejim ve Lübnan'da artık devleti yönetemeyecek bir iktidar rejimi olmasıyla ilgili olduğu anlaşıldı.