Hüseyin Şubukşi
TT

Bir şirket ve değişken değerler!    

Yıllar önce, Batı'nın en etkili ve tanınmış akademisyenlerinden biriyle Doğu ve Batı arasındaki değer farklılıkları hakkında hararetli bir sohbet gerçekleştirmiştim. Akademisyenin bakış açısı, herhangi bir modernite deneyimini yaşayan ve bunun bedelini ödeyen ilk taraf olarak Batı'nın ulusların değer çizgisini çizmeye hakkıyla layık olduğundan yola çıkıyordu.
Ona, Batı'nın diğerlerine bilimi sunarak ve insanların arzularına saygı göstererek şüphesiz etkili ve faal bir manzume yaratabildiğini söyledim. Ama ABD'deki büyük bir üniversiteye mensup olan muhatabım, Batılı değerlerin başarılarını uzun uzadıya sıralamaya başladığında sözünü keserek şöyle dedim: “Bahsettiğiniz şeye katılıyorum ama diğer uluslar ve halklar tarafından anlaşılmayan değerler de var. Sözgelimi, silah satın alma ve kullanma özgürlüğünün değerinin, insan yaşamını koruma değerinden daha ağır basması gibi. Çeşitli eyaletlerde her gün isterikli bir şekilde yaşanan silahlı saldırı kurbanlarının sayısıyla ilgili acı verici istatistikler de bu sorunu doğruluyor. Silahlanma olgusunu ortadan kaldırabilecek en önemli çözümün, dünyanın pek çok sanayileşmiş ülkesinde olduğu gibi, silah bulundurmayı engelleyen katı bir sistem olduğu ve bu sistemle birlikte, bu toplumlardaki silahlı şiddet olgusunun da neredeyse sıfır noktasına ulaştığı bir sır değil. Değerler ve öncelikler arasındaki bu tür çelişkiler benim ve bence başkaları için şaşırtıcı olmaya devam edecek.”
Dünya çapında yürütülen eşcinsellerin haklarını kabul etme ve koruma kampanyası, dünyanın en büyük gücünün Dışişleri Bakanlığı’nın yanı sıra azımsanmayacak sayıda iş adamı, büyük şirket, sanat ve spor yıldızı tarafından bu söylemin benimsenmesi bana bu diyaloğu hatırlattı. Pazarlanan bu söylem, dünya çapındaki farklı toplumlardan kendilerine apaçık ve anlaşılır görünen dini ve toplumsal nedenlerle çok önemli bir direnişle karşılaşıyor.
Büyük şirketler düzeyinde eşcinsel hakları söyleminin savunulmasında, prodüksiyon ve eğlence devi Disney ön planda.
Bugün bu şirket, Normandiya eyaletindeki küçük bir beldeden gelen Fransız göçmen bir ebeveynin oğlu olan, aşırı utangaçlığı ve katı muhafazakarlığıyla tanınan Walt Disney tarafından kurulan ince ve hoş oluşumdan çok farklı. Walt Disney, ırkçılık ve antisemitizmle de suçlandı ama yine de, ölümüne kadar her zaman söylediği gibi ‘aile değerlerini koruyan bir eğlence’ hayal etmeye ve tasarlamaya devam etti.
Henry Giroux ve Grace Pollock tarafından yazılan ‘The Mouse that Roared’ (Kükreyen Fare) başlıklı harika kitap, Disney'in başına gelenleri, hedefleri, değerleri ve yönelimlerindeki büyük değişimi ortaya koyuyor. Kitap, ebeveynler ile çocukların, kendi deyimiyle dünyadaki ‘en güçlü’ şirketin onlara sunduklarından nasıl etkilendiklerini ele alıyor.
Yazarlar, şirketin masumiyet ve eğlence perdesinin arkasına saklanarak, küresel medyayı kontrol etme ve günümüz çocuklarının arzularını, ihtiyaçlarını ve geleceğini şekillendirme stratejisinin kesin ve dakik bir tanımını yapıyorlar.
Şirket, üst düzey yöneticileri aracılığıyla eşcinsel karakterlerin şirketin yapımlarının ve şovlarının yanı sıra, dünyanın her yerinde yönettiği eğlence parklarının önemli bir bileşeni olacağına söz verdi.
Dikkat çekici bir şekilde Disney yakın zamanda, okulların çocuklara cinsel yönelimleri hakkında soru sormamasını gerektiren bir yasa çıkaran Florida Valisi Ron DeSantis ile açık bir siyasi çatışmaya girdi. Bu eyalette vergilendirme, inşaat izinleri ve çalışma kısıtlamaları açısından ‘istisnai özel statü’sünün kendisine sunduğu muazzam bir ekonomik nüfuza sahip bulunan Disney, şiddetle karşı çıktığı bu yasaya karşı etkili medya aygıtını harekete geçirdi. Disney'in son pozisyonu, Florida Valisi’nin kendisine verilen istisnai özel statüden doğan tüm imtiyazlarını iptal etmesine neden oldu. Bunun üzerine köklü İngiliz gazetesi ‘Financial Times’, olanları ‘Disney, Florida'yı kaybetti ve şirket yüz yılın en şiddetli halkla ilişkiler kriziyle karşı karşıya’ diye betimledi.
1995’te Disney, o zamanlar bunu yapan ilk şirketlerden biri olarak kendisi ile çalışan eşcinsel ortaklarına sağlık sigortası yaptırma kararı aldı. Bu, şirketin muhafazakar politikasında temel bir değişiklik olarak kabul edildi.
Disney alışılmadık bir şirket ve etkisi de öyle. Şirket bazı ülkeler tarafından benimsenmiş değerleri pazarlayıp yayarken, diğer ülke ve toplumlar kendilerine yakışmadığı iddiasıyla bu değerleri reddediyor ve onları yaymaktan çekiniyorlar.