Suudi Arabistan Krallığı'nın kuruluşundan bu yana, Suudi Arabistan'ın kazanması her zaman sabit olmuştur. Hiçbir ülke Krallığın geçtiği gibi çeşitli seviyelerde zorluklardan, dönemeçlerden geçmemiştir. Krallık bu zorlukları her seferinde zekice aşmayı becermiştir. Cidde zirvelerindeki son zaferiyle, diğer ülkelerin yıllardır umduğunu iki gün içinde gerçekleştirdi. Cidde zirvelerinin öncesi ile sonrası aynı değildir.
Cidde'de olup bitenleri Suudi-Amerikan ilişkilerinde, Körfez-Amerikan ilişkilerinde ve Amerika'nın bölgedeki ilişkilerinde yeni bir sayfa olarak tanımlayabilirim. Riyad, ilişkilerin mutlaka eşitliğe dayanması gerektiğini, tarafların değerlerine saygı duymanın ortaklığın temellerinden olduğunu açıkça belirtti. Herhangi bir kararda herkesin onayının alınması, ABD siyasetinde ‘petrol karşılığında himaye’ yalanı, ABD’nin bölgedeki liderliği gibi kök salmış eski fikirlerin ortadan kaldırması gerektiğini de ekledi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, ‘Küresel bir ajandaya sahip olmak isteyenlerin, Suudi Arabistan ile ilişki kurmaları gerektiğini’ vurguladı. Kanaatimce bu anlayış, kararlı dış politikasını bölgenin lideri konumundaki Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın yürüttüğü modern Suudi bakış açısının temelidir. Kısacası Joe Biden ve ekibine şöyle söylenmiştir: “Dikte yok. Çıkarlarımız ve değerlerimiz önce gelir.”
Amerikan propagandası ve bölgedeki uzantılarının kalıntıları, zirvelerin çıktılarının çıtasını diğer taraflar dikkate alınmaksızın ABD bakış açısı ile erkenden yükseltmeye çalıştı. Ancak çıktılara yönelik verilen çarpıcı yanıt, Biden’a rahatsızlık verdi. Bu nedenle başarısızlıklarının yaralarını kafası karışık açıklamalarla sarmaya çalışarak, itibarını ve seçmenlerinin oylarını korumak için sahte zaferler peşinde koşmaya başladı.
Suudi Arabistan, petrol üretim kapasitesinde artış olmayacağını, Biden, Cidde ziyaretinde bulunmaya karar vermeden daha önce açıklanmış plana göre günde 13 milyon varile ulaşmak için çalıştığını açıkça söyledi. OPEC Plus ile tutarlı olan Suudi görüşü, ziyaretinin ana dosyasındaki tek taraflı kazanımları elde edememesi ardından ABD Başkanı’nı şoka uğrattı. Petrol fiyatları veya hasta ABD ekonomisine katkı sağlayan bir çözüm bulamaması, kendisine ve bölgeye yönelik bocalayan politikalarına karşı büyük bir öfke uyandırdı.
Prens Selman'ın ABD müdahalesi karşısında net çerçeveler koymaya karar verdiği ikinci dosya ise her millete özgü değerler hususu. Washington'a, ABD değerlerinin Amerikan bakış açısından uygun ve parlak olduğu, ancak Suudi Arabistan veya başka bir ulusun değerleriyle her zaman tutarlı olmadığı söylendi. Bu değerleri dayatma girişiminin ise herkesten önce Washington'a olumsuz yansıyacağı ifade edildi.
Suudi Arabistan karakteristik özelliklere sahip ve bu bir metafor değil. Bu, herkesin anlaması gereken bir gerçek. Her ülkenin kendi mahremiyeti vardır, sınırları dışında başkalarına zarar vermemek için kendisine uygun değerleri seçme hakkına sahiptir.
Amerikan arzusuna göre normalleşme fikri bile Suudi şartlarını ve barış girişimini sağlamadıkça başarılı olmadı ve olmayacak. Arap ülkeleri arasında bir NATO mevzusu ise Amerikan medyasının yansıttığı şekilde değil. Dışişleri Bakanı'nın Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi'nin kapanışında düzenlediği basın toplantısında da söylediği gibi, bu tamamen Suudi bir proje. Nitekim ABD’nin bölge ülkelerine pazarlamaya çalıştıklarının değeri düştü. Amerikan ittifakını sürdürülürken artık Arap, Rus ve Çin seçenekleri mevcut.
Özelde başta ABD’li politikacılar olmak üzere Batılıların Suudi Arabistan'a, liderliğine, çıkarlarına ve politikalarına yönelik sert açıklamalarını takip edenler, zirvelerin sonuçlarını, hatta diğer dosyaları izleyenler, Riyad'ın uzun soluklu siyaset ve özümseme ile her dosya ve mesele üzerinde daima zafere götüren politik ve egemen çeviklikle çalışma yeteneğinin çok iyi farkında olacaktır.
Herhangi bir takipçi, Veliaht Prens'in büyük ve sağlam siyasi rolünü baltalamaya, Krallığın imajını ve gelecek vaat eden tüm proje ve planlarını çarpıtmaya çalışan tekrarlanan siyasi ve medya saldırılarının farkına varacaktır. Ülkenin kaydettiği başarılarla birlikte doğal olarak bu kampanyalar da artıyor. Ancak Suudi Arabistan her zaman kazanıyor. En önemlisi bu.
TT
Muhammed bin Selman’ın kararlı politikası
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة