Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Din makinesi: İnsan din yapmaya devam ediyor! Din de insanı yapmaya devam ediyor!

İnsan, siyaset, sanat, felsefe, edebiyat, bilim, teknoloji yapan bir varlık olduğu gibi, din yapan da bir varlıktır. Makine yapan insan, aynı zaman da din de yapmaktadır. İnsanın din yapım süreci, bir anda olup biten bir konu değildir. Değişen tarihsel, ekonomik, sosyal, psikolojik, teknolojik, bilimsel, felsefi ve sanatsal ihtiyaçlara göre  insan, yaptığı din makinesini savunmakta, korumakta, yenilemekte veya geliştirmektedir. Din yapım süreci, bir dinin  doğru olarak sunduğu iddialarını doğrulama, yanlışlama veya reddetme süreci değildir. Din yapım süreci, insanın içinde bulunduğu sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel  durum ışığında dinin ritüel, ahlaki, doktrinsel, tecrübi ve mitolojik boyutlarını  oluşturmasıdır.Tarihten günümüze sayısız din yapan  insan, bugünde din yapmaya devam etmektedir. Tarihte kaybolan ve günümüze kadar birçok büyük din yapımını gerçekleştiren insan, bugün de yeni dini hareketler denilen din yapım çalışmasına devam etmektedir.Dinler tarihi yoktur. Dinler tarihi olarak bahsedilen disiplin, aslında insanın dinleri yapma tarihinden ibarettir.
Ninian Smart, Dünya Dinleri (N. Smart,  The World’s Religions, Cambridge University Press, 1998) isimli çalışmasında, insanın din yapım sürecini  çok boyutlu olarak ortaya koymaktadır. Smart’a göre din denilen olgunun yapım süreci  yedi boyut üzerinden gerçekleşmektedir. İnsan, yapım halinde olan dini, bir tecrübe konusu haline getirmektedir. Dine hayat veren dinamik kaynak, insan tecrübesidir.Tecrübe edildiği sürece din makinesi,  çalışmaktadır.Tecrübe ve duygu sayesinde, insan, bireysel olarak kendisini dinle ilişkilendirmekte, huzur, mutluluk, korku, umut, inanç duygularını yaşamakta,  tanrılar, tanrıçalar,  ruhlar dahil  görünmez kabul edilen dünyayla ilişki kurmakta,   öteden geldiğine inanılan ilhamları ve mesajları almaktadır.
İnsan,  dini yapmanın ritüel yapmak olduğunu bilmektedir. Dinin bütün özelliklerini kapsayacak ritüeller yapan  insan, oluşturduğu ritüellerde dini kuralları, performansı ve motivasyonu yansıtmaktadır. İnsan, ritüelleri dinin formel ve informel bütün özelliklerini yansıtacak şekilde  düzenlemektedir. Din yapımı, aslında ritüel yapımıdır.
Her din, bir hikayedir. Smart,  dinin hikayesine mitolojik boyut demektedir.Mitolojik boyut, dinin kıssa, menkıbe ve efsane şeklinde  hikayeleştirilmesidir. Dini anlatım hikayelerinin kurgusal, mitolojik veya tarihsel olduğuna dair inançlar birbirinden  farklıdır. İnsanlar, sözlü, yazılı ve görsel olarak dini hikayeleri korumaya çalışırlar.
Din yapım sürecinin olmazsa olmazı doktrindir. Dinin doktrin boyutu, insanların dini inanç olarak  dünya ve doğa hakkınındaki fikirlerini  şekillendirmeleridir. İlmihaller, dini doktrinlerin  şekillendirilmiş ve standartlaştırılmış durumlarıdır.İnsanların dini doktrin yapım süreci,  homojen ve  tek tipleştirici şekilde gerçekleşmemektedir. Dinler tarihi,  her din içinde  insanların   doktrin konusunda  yaptıkları tartışmalarla, farklılıklarla ve ayrışmalarla doludur.
İnsan, dini bir ahlaki sistem olarak kurgular.İnsanın hayatını  nasıl yaşayacağı, bu dünyada ve ölümden sonraki alemde  mutluluğun nasıl elde edileceği,  insan için doğru-yanlış, iyi-kötü olarak nitelenen davranışların  ne olduğu gibi hususları dinin ahlak boyutu belirlemektedir.
İnsan, din makinesi diyebileceğimiz ürünü kurumsallaştırmakte ve toplumsal hale getirmektedir. İnsanlar din makinesine uygun davranabilmek için sosyal kurumlar oluşturmakta, güçlü ve karizmatik olduğu sanılan kişiler ve otoriteler etrafında toplumu bir araya getirecek  hiyerarşiler ve yapılar meydana getirmektedirler. Bütün tarikatlar, mezhepler, cemaatlar ve gruplar, din makinesinin   kurumsallaşmış  boyutunu yansıtmaktadırlar.Kurumsal dinde, neyin din olup olmadığına tepeden bir şekilde karar verilir ve verilen kararlar hekese dayatılır. Kurumsal dinde demokrasiye ve özgürlüğe yer yoktur.
Din yapımı, büyük ölçüde   tepeden olacak şekilde işlemektedir. Güçlü dini, sosyal ve siyasal kurumlar eliyle  din veya din makinesi, bir yönetim ve kontrol aracı olarak kullanılmakta, güç merkezlerinin siyasal, sosyal ve ekonomik hedeflerini meşrulaştıran  bir işlevsellikle işleyebilmektedir.Devlet ve siyaset, en büyük din yapıcılardır.
Din, soyut bir  durum değildir. İnsan, dini ete kemiğe bürünen bir makineye dönüştürmek için  onu  maddileştirmektedir. Dinin maddi boyutunu, onun kitapları,  mabetleri, tapınakları ve  dini merkezleri oluşturmaktadır. Birçok dinde  yazılı kaynak olan kitaplar, sanat eserleri ve hac yeri olarak kabul edilen  kutsal şehirler vardır. Dinin kurucusu kabul edilen ilk insanın doğup yaşadığı şehirler ve mekanlar, dinin  maddi  gerçekliğe dönüştürülmek üzere dizayn edildiği mekanlardır.Dinin  kendini somutlaştırma  boyutu, bugün özellikle  kendisini  medyada göstermektedir. Bütün din mensupları,  klasik medya araçlarında olduğu gibi, özellikle  internette ve sosyal medyada varolmaya çalışmaktadırlar.  Sosyal medyada var olmak,  dinin somut bir olguya dönüşmesinin olmazsa olmazı olarak kabul edilmektedir.
İnsan, din yapım sürecini ritüeli tecrübeden, ahlaki olanı kurumsaldan, maddi olanı doktrinden ayrı olarak gerçekleştirmemektedir. İnsan, din yapım sürecinde  ritüeli, doktrini, tecrübeyi, ahlakı, kurumsalı, materyal olanı birbiriyle içiçe geçmiş bir şekilde meydana getirmektedir.Din makinesinde uyum  yoktur. Din makinesinde birbirine zıt  boyutlar birarada vardır. Dinin tecrübi ve kurumsal boyutları, ritüel ve ahlak boyutları, doktrinsel ve materyal boyutları, din makinesinin  bireysel ve sosyal düzeylerde  yoğun bir şekilde işlediğini  gösteren  unsurlardır. İnsan, din makinesini  birbirinden zıt unsurları biraraya getirerek yapmaktadır.
Bütün dinler, insan tecrübesinden kaynaklanmışlardır. Kişiler ve gruplar, içinde bulundukları kültürel ve  sosyal yapıya göre dini yaşantılarını   şekillendirmekte ve açıklamaktadırlar.Din makinesi metaforunu kullanacak  olursak insanlar, din sayesinde  kendilerini destekleyen sosyal ilişkiler kurmakta,   inanılan hikaye, doktrin ve ritüel sayesinde toplumsal hayata katılabilmektedirler. Din makinesi, insanın  içinde bulunduğu toplumda  yaşaması   için kullanılan  bir araç işlevi görmektedir.İnsan, din makinesini yaptığı gibi, din makinesi de insanı yapmaktadır. Din makinesi ve insan, karşılıklı olarak birbirini yapmakta ve birbirlerini sürekli olarak etkilemekte, şekillendirmekte ve yapmaktadırlar.