Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Mısır’ın yumuşak güç envanterinde gizli bir sayfa

Mısırlı ünlü profesör ve gazeteci Kerem Cebr, Kahire merkezli el-Ahbar el-Yevm gazetesinde “Faruk, Abdunnasır ve Ümmü Gülsüm” başlığı ile bir makale kaleme aldı. Bildiğimiz gibi resmi Mısır takvimine göre 23 Temmuz Devrimi'nin yıldönümü kutlanıyor.
Kerem Bey, Mısır’da dönemin siyasi ve sanat sahnesinin zirvelerinde yer alan Cemal Abdünnasır ve Ümmü Gülsüm arasındaki ilişki üzerinde durmayı tercih etmiş. Biri popülizmden beslenen bir Arap lider, diğeri ise Kevkebu’ş Şark (Doğu’nun yıldızı) diye anılan efsane sanatçı.
Nasır'ın politikalarıyla ilgili görüşlerimizi bir kenara bırakırsak, kendisi gerçekten de bir itibarı ve damgası, Doğu’nun tarihi üzerinde kendisine has bir etkisi olan bir lider.
Cebr, giriş kısmında şöyle yazıyor:
“Siyasette ayrı düşseler de sanat onları bir araya getirdi. Her ne kadar Ümmü Gülsüm Ya Leyletu’l İyd şarkısını 23 Temmuz öncesinde Kral Faruk’a armağan etmiş, doğum gününde kendisine şarkılar (Egmaay Ya Misr) söylemiş olsa da, Cemal Abdunnasır kendisini görüş alanının dışında bırakmamış, düşmanlık beslememiştir. Aksine Ümmü Gülsüm’ü Mısır'ın yumuşak gücünün stratejik envanterinin en önemli kollarından görmüştür.”
Bu şüphesiz Cemal Abdünnasır ve arkadaşlarının hesabınadır. Sanat ve kültürün temsil ettiği yumuşak güç, ordu, polis ve diğerlerinin temsilindeki sert güce üstün değilse de eşittir. Ancak Abdülhalim Hafız’ın devrime daha yakın olduğu düşünülür. Ünü, subay hareketinin kıyısında ve Temmuz ayındaki süreçte vücut buldu. Ümmü Gülsüm ve Muhammed Abdulvehhab’ın sanatsal kişilikleri ise kraliyet döneminde vuku bulmuş, Cumhuriyet döneminde tamama ermişti.
Yazar Cebr, Ümmü Gülsüm'ün Kral Faruk ve krallık dönemi için şarkı söylemesi, Abdulvehhab’ın da bu yolu izlemesinin hoşgörü ile karşılaşmadığına işaret ediyor. Hatta bu hususta gizli belgeler mevcut. Subaylar, başlangıçta, Ümmü Gülsüm ve Abdulvehhab’ı cezalandırma kararı almıştı. Burada size ileteceğimiz önemli bir tarihi mesaj mevcut, yorumu ise size bırakıyorum. Öncesinde şunu söyleyeyim, bu mesaj, ordu subaylarının hükümetin dizginlerini ele alışının birinci yıldönümü ardından beşinci ay tarihli. Ardından Suudi Kral Abdülaziz 9 Kasım 1953’te vefat etmişti.
Bu tanıklık, Mısır'daki Suudi Büyükelçiliği Konsolosu Sayın Muhammed et-Tabişi’den:
“Dışişleri Bakanlığı, Suudi Arabistan Krallığının Mısır’daki Ajansı, İlk sayı, Kahire, 4.6.1953
Bismillahirrahmanirrahim. Kutsal Devrim'in Başkomutanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Muhammed Necib (Allah kendisini esirgesin), Kral Abdülaziz hazretleri, bu meseleye müdahil olmayı kabul etmesi ardından, gayri resmi bir şekilde beni bu oldukça sıkıntılı meseleyi size bildirmekle görevlendirdi. Devrimci Komuta Konseyi tarafından Muhammed Abdulvehhab Bey ve Ümmü Gülsüm Hanım’ın mal varlığı ve ikametgahları hakkında yakında bir karar alınacağını öğrenmiş bulunmaktayız. İlgili raporda kendilerinin önceki döneme yakınlıkları ile bilindiklerine dikkat çekiyor.
Abdulvehhab Bey ve Ümmü Gülsüm Hanım yanıma gelip ‘O zaman bizim mi yoksa başkalarının mı özgür karar verme hakkı vardı? Bize zorla dayatıldı. Reddedemezdik. Şimdi canı gönülden kutlu devrimin yanındayız’.”