Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

'Hacıyyetu Ummu Huseyn’ ve Irak’ın akıbeti

Yeşil Bölge'deki Irak parlamento binasının salon ve koridorlarında Mukteda es-Sadr destekçilerinin sebep olduğu hercümercin ortasında kara komedi türünde görüntüler ve sahneler var ya da bir zamanlar Kûfe doğumlu Ebû't-Tayyib el-Mutenebbî’nin tanımladığı gibi ağlamaya benzeyen kahkahalar yankılanıyor.
Bir genç, parlamento koltuklarının -tabii ki kibirli milletvekillerinin terk ettiği- önünde bisikletini sürüyor. Bir diğeri ise ulusun tehlikeli bir milletvekilinin rahat koltuğuna oturarak, nargilesini tüttürerek kendini şımartıyor. Tıpkı Necd'in eski hiciv şairlerinden Humeydan eş-Şuvey’ır’ın dediği gibi:
“Sağ elinde fincan… Sol elinde nargile!”
Ancak bu manzara, yani drama dilindeki ‘Master See’ tabiriyle hakim görüntü ‘Hacıyyetu Ummu Huseyn’in görünüşünü andırıyor. Hacıyyetu Ummu Huseyn yeni düzenlemelerin yer aldığı kağıtların önünde koltuğundan parlamentoyu yönetiyor. Orta ve güney Irak'taki kadınların geleneksel kıyafeti olan ‘Buşiye’yi giyiyor. Yanında da genç bir adam onu sıcakta rahatlatmak için hurma yaprağından yapılmış bir yelpaze sallıyor. Zaman zaman Hacıyye ‘acil meselelere’ yanıt vermek için parlamentonun telefonunu kaldırıyor.
Bugün siyasi hayatın liderleri arasında devletin ganimetleri veya ondan geriye kalanlar üzerindeki çekişmenin kızışmasıyla birlikte, sıradan insanların, Irak siyasi yaşamının ve kurumlarının bugün onlar için faydalı herhangi bir şey üretme olasılığından ne kadar umutlarını kestiklerini gösteren alaycı manzaralar…
Dün sabah Fransız haber ajansından (AFP) bir gazetecinin tanık olduğu üzere ilk gecelerini parlamentoda geçiren protestoculara gönüllüler çorba, haşlanmış yumurta, ekmek ve su dağıttı.
45 yaşındaki dokuz çocuk babası protestocu Abdulvehhab el-Caferi, “Mevcut parlamentodaki politikacılar hiçbir şey yapmadı” diyor. Gündelik işçi olarak çalışan adam “Dünden beri yoksulların haklarını talep etmek için buradayım” diye sözlerine devam ediyor.
İran'a bağlı (Şii) Koordinasyon Çerçevesi’nden Sadr'a muhalif olanlar, Sadr’ı ve Sadr Hareketi’ni ‘devletin prestijine zarar vermekle’ suçladı. Mukteda es-Sadr'ın talimatlarını ve görüşlerini aktaran Salih el-Iraki Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Devletin prestijine zarar veren şey kurumları yolsuzluktan korumak değil, mitinglerin bombalanmasıdır” diyerek yanıt verdi. ‘Sadr bakanı’, Haşdi Şabi’nin ve Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin geçen yıl Kerbela'da sivil aktivist İhab el-Vezni'ye suikast yapmakla suçlanan katil Haşdi Şabi lideri Kasım Muslih’i nasıl koruduklarını da hatırlattı.
Ekim 2021'deki erken milletvekili seçimlerinden bu yana, cumhurbaşkanı seçilmesi ve yeni bir başbakan atanması konusunda hala uzlaşma sağlayamayan büyük partiler arasında bitmek bilmeyen müzakereler ve çatışmalarla karşı karşıyayız.
Irak’taki bu iç patlamaya yol açan pek çok yeni ve eski sebep var. İran tarafından uydurulan ve sadece Irak'ta değil Lübnan'da da yandaşlarına pazarlanan bir ‘bidat’ bunların sadece biri. Burada bu bidattan kastımız özetle şu: Irak'taki son parlamento seçimlerinde olduğu gibi İran taraftarları yenildikleri takdirde, parlamentoda yeni bir çoğunluk toplayıp kılıfına uydurarak ve seçim ağırlığı yerine siyasi ağırlıktan bahsederek seçimlerin sonucunu kabul etmeyeceklerdir. Bu da sonuçların aleyhlerine olması durumunda seçim yarışını hiçbir anlamı olmayan ‘kısır’ bir eylem haline getirmek demektir. Mukteda bu bidatı gömmeye çalışıyor... Peki başarabilecek mi?!.