Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Petrol üretiminin azaltılması… Rasyonellik ve seçim fırsatçılığı arasında

Petrol fiyatları ile ilgili gelişmelerin siyasi hesaplara dayalı bir Suudi Arabistan-ABD çatışması olduğunu düşünenler yanılıyorlar. Riyad'ın düşüneceği en son şey, sahneyi dengelemek veya taraflardan birine zarar vermek için petrolü silah olarak kullanmaktır. Suudi Arabistan Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr’in FOX News’e söylediği gibi, “Petrol ateş etmek için kullanılacak bir silah, savaş uçağı veya bir tank değildir.”
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun yapmaya çalıştığı şey sadece fiyat istikrarını sağlamaktır. Petrol üretimini düşürmeye ilişkin son karar ise üyelerin oybirliği ile alındı. Suudi Arabistan, bu ittifakın liderliğini yürütse de sadece bir üyesidir.
Burada şunu unutmamalıyız ki, ABD en büyük petrol üreticisidir! Bugün petrol piyasasında yaşananların çoğu yeni bir şey değil. Bilakis, -serbest piyasalar olarak- mecburen çevresel verilerden ve jeopolitik koşullardan etkilenen arz-talep denklemine bağlı uzun yıllardır tekrar eden senaryolardır. Bu sefer yeni olan şey, ABD’lilerin bu durumları, bu tür olayları sık sık yaşayan bir siyasi yönetim ve liderlik olarak değil de rakip partiler olarak algılamaya karar vermiş olmalarıdır.
Pek çok kişinin dikkat etmediği veya kasıtlı olarak görmezden geldiği şey, Rusya-Ukrayna krizinin fiyatlar üzerindeki yansımaları, gaz ve kömür pazarlarındaki dalgalanmalar ve iki enerji kaynağının fiyatlarının yükselip Avrupa, Japonya ve diğer ülkelerde elektrik fiyatlarına yansımasıdır. Tüm bunlara ek olarak -ki bu da oldukça önemli- ekonomideki durgunluğun fiyatlara yansıması da var. ABD ve Avrupa’nın ihracat yasağı ve yüksek bir çıta koymak gibi Rusya’ya yaptırım uygulamaya yönelmesi de bu durumu etkiliyor. Bunların dışında yüzeysel açıklamaların ve siyasi kutuplaşmaların sahiplerinin akıllarına gelmeyen başka faktörler de var. Küresel ve bölgesel kararlardaki ağırlığı ve öneminden ötürü herkes Suudi Arabistan'a yüklenmeyi tercih ediyor.
Bir gözlemci olarak, OPEC +'ın proaktif davranma becerisi her zaman ilgimi çekmiştir. Grup değişimlere karşı çevik, hızlı ve gerekli tepkiyi veriyor. Piyasalardaki herhangi bir dalgalanmayla mücadele etmek için önceden hazırlıklı. Bana göre piyasanın bu günlerde tanık olduğu şey, piyasanın dengesini sağlayıp gelecekteki yönelimlerini gerçekleştirmek için üyeleri petrol üretimini düşürmeye sevk etti.
Piyasa ile ilgilenenler, petrol endüstrisinde çalışanlar, ekonomistler ve hukukçular; OPEC + anlaşmasının formüle edilmesinin, piyasadaki arz ve talebin dikkatli ve sürekli olarak izlenmesine ve dengeyi sağlamak için ortak bir çalışmaya dayandığını çok iyi biliyorlar. Bu, bazılarının iddia ettiği gibi üyelerin kararlarını siyasi veya ekonomik bir gündemin değil, dönemsel koşullara yanıt verme çabasının belirlediğini göstermektedir.
Bu ve benzeri nedenlerden ötürü grubun hiçbir üyesi, ne Suudi Arabistan, ne Rusya, ne Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ne de başka bir devlet iradesi veya siyasi ağırlığı ne olursa olsun anlaşma dışında hareket edemez. Her şey sistemden geçmeli, üyelerin çıkarlarını gözetmeli ve küresel ekonomiye olumlu yansımalıdır.
Batı'daki politikacılar sizinle her zaman petrol fiyatlarından ve onları düşürme arzularından söz edip seçim çıkarları ve başka şeyler için popülist sloganlar üzerinden oynarlar. Ancak, gerek daha önce burada “Petrol neden her zaman çatışmanın ön saflarında yer alıyor?” başlıklı yazımda bahsettiğim tüm fiyatlandırma yolculuğu gerekse ABD ve diğerlerinin sekteye uğratmaya çalıştığı sektördeki yatırımların önemi olsun fiyat istikrarı için gerekli olan diğer şeylerden size bahsetmiyorlar. OPEC + daha önce, yatırımları azaltmanın arzın pazardaki artan talebi karşılama gücü üzerindeki tehlikeli etkisi konusunda uyarıda bulunmuştu.
Örneğin ABD, 20 yıldır rafineri sıkıntısı çekiyor ve onlarca yıldır bir rafineri inşa etmedi!
Yukarıdakilerin hepsinden çok daha önemlisi şu ki, Suudi Arabistan Krallığı ve ABD’nin siyaset, savunma, ekonomi, yatırım, enerji ve daha pek çok alanda on yıllara yayılan derin tarihi ikili ilişkileri var. Riyad'ın Washington ile ilişkisi, bir grup ihracatçı tarafından kontrol edilen petrol fiyatlarına indirgenemez. Çünkü aralarındaki ilişki, dar partizan çıkarlardan ve geçici seçim borazanlarından uzaktır.