ABD Başkanı Joe Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'ya yönelik savaşında nükleer silah kullanma tehdidine ilişkin yaptığı yorumda, Putin'in nükleer silah kullanmasının dünyayı Armageddon ile karşı karşıya bırakacağını söylemesi çok sayıda çelişkili tepkiye yol açtı. Tepkilerin büyük bir bölümü Yeni Ahit'ten ve özellikle kehanetler bölümünden Evanjelik dini bir terimin kullanımına itiraz ediyordu. Bu bölümde geçen iyiler ile kötüler arasındaki nihai belirleyici savaşa Armageddon deniyor.
Siyasi söylemde dini terimler kullanma fikrine odaklanma yeni bir şey değil. Hele de bütün din ve mezheplerin mirasında, kültür ve anlatılarında Kıyamet alametleri veya ahir zaman denilen yeterli alametler ve işaretler bulunduğu göz önüne alınırsa. Bu işaretler, kötü insanlardan kurtulma ve onları yenme savaşını yönetecek kurtarıcıya benzeyen büyük bir kişiliğin gelişine bir hazırlıktır.
Kitleleri harekete geçirmek için geleneksel Hristiyan dini söylemden yararlanmaktan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de geri kalmıyor. O da Batı'yı "hak dinin düşmanları" olarak görüyor ve “eşcinselliği destekleyerek, uyuşturucu belasını teşvik ederek ailenin yok edilmesi çağrısı yaptıklarını, değerler ve ahlakla savaştıklarını” söylüyor. Batı'ya karşı savaşını "kötülüğe, Şeytan ve yandaşlarına karşı" olarak nitelendiriyor. Bu söylemlerinin Hristiyan dünyasının en eski kiliselerinden biri olan Rusya'daki Ortodoks Kilisesi Patriği tarafından desteklenmesi, Rusya Devlet Başkanı'nın sözlerine bir de Rus ruhbanlığının kabul mührünü vuruyor. Bu adım, Rus Ortodoks Kilisesi'ne bağlı bazı rahip ve din adamlarının savaş görevlerinden önce Rus jetleri ve füzelerini kutsama ve dualar okuma sahnelerine ekleniyor.
Haber ve olayları takip eden televizyonlar ve web sitelerinin dışında, haberleri ve gelişmeleri her bireyin kendi mirasından ve kültüründen gelen kanıtlara dayanarak kendi inanç ve yaklaşımına göre tamamen dini bir bakış açısıyla takip eden paralel ama tamamen farklı bir başka dünya var. Bu Gnostik metafizik dünya, efsanelere ve mitlere daha yakın anlatılarla doludur ama ekranlarda kendi gözleriyle gördüklerinden ve kulaklarıyla duyduklarından ziyade kendisine inanan bir izleyici kitlesine sahiptir.
Siyasi meselelerde dini söylemlerin veya dini niteliğe ve anlama sahip sembol ve sloganların kullanılması elbette yeni bir konu değil. Tarih bize Osmanlı İmparatorluğu'nun Hilali’nden, Fransa ve İngiltere'den gelen Frankların yürüttüğü Haçlı Seferleri'nin Haçı, İsrail ve Siyonist Hareket’in Davut Yıldızı’na kadar farklı örnekler veriyor.
Özelde Evanjelik genelde Hristiyan zihniyetinde belirli bir anlamı olan Armageddon teriminin kullanım amacı, kitleleri manevi olarak doldurmak ve onları, kötüler ile iyiler arasında yaşanacak ahir zaman savaşında politikacılarına destek vermeye hazırlamaktır. Beyaz Saray ekibinin ABD Başkanı Joe Biden'ın açıklamasını düzeltmesi ve kullanılan ifadenin anlamını değiştirmesi dikkat çekiciydi. Bu bize eski ABD başkanı oğul George Bush’un Irak'ı işgalinin başlangıcında "Bu bir haçlı seferidir" deyip ardından hızla geri çektiği ünlü açıklamasını hatırlatıyor. Siyasi söylem ve ona eşlik eden kararlar beklenen ya da istenen etkiyi sağlamadığında, karar vericiler dini duyguları alevlendirme, sahiplerinin bilinçaltını okşama yoluna giderler, ki bu da saf politik sahneye tamamen farklı bir boyut katar.
Dünyanın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in nükleer silah kullanma olasılığına ilişkin endişesi, feci boyutları ve aşikâr yıkıcı yansımaları göz önüne alındığında, haklı ve yerindedir. Ancak bu kargaşanın ortasında dini söylemi kullanmak başarısız bir kullanım ya da bir siyasi yorumcunun Biden'ın açıklamasını "Sen nerede, aşk nerede?"* diye niteleyerek yaptığı gibi büyük bir ironidir.
Ahir zaman ve alametleri tamamen metafizik bir meseledir. İnsanlığın yeryüzünde yaşama süreci boyunca insanlar yıllarca “şu anda yaşananlar ahir zaman alametlerindendir” iddiasında bulundular. Bu, kurnaz siyasetçilerin gözünden kaçmadığından, söz konusu durumu farklı sonuçlarla kendi lehlerine kullandılar.
“Dünya bu lamba gibidir, kendisine tahsis edilen yağı tüketti ve geriye sadece son damla kaldı. Bak, alevler titriyor, dünya yakında sönecek”. Frankofon Lübnanlı yazar Amin Maalouf'un 11’inci romanı "Beklenmedik Kardeşlerimiz"de yer alan bu kehanette yazar, nükleer bir savaş sonucunda dünyanın sonu ve medeniyetin çöküşü senaryosunu hayal eder. Ancak son anda dışarıdan gelen bir müdahale bu senaryonun gerçekleşmesini engeller.
Nükleer silahlanma yarışı, siber dünyanın tahakkümü, bilimin ölümcül hastalıkları tedavi edememesi ve beklenmedik virüslerle mücadele konusundaki küresel kafa karışıklığı şeklinde tezahür eden insanlığın bu tarihi anda yaşadığı medeniyet çıkmazı, kendisine dini bir söylem eşlik etmeden bildiğimiz dünyanın sonuna dair kasvetli bir tasavvurdur.
*Ümmü Gülsüm’ün bir şarkısı (ç.n.)
TT
Armageddon ve ahir zaman telinden çalma
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة