Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurulu Toplantısı, her zamanki gibi dünya liderleri ve ülke temsilcileri için ülkelerinin bazı uluslararası meselelerdeki tutumlarını sunmaları için bir fırsat oldu. BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üye sayısının artırılması konusu, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Ekim 1945'te San Francisco'da kurulan Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve ABD Başkanı Joe Biden'in ele aldığı konulardan biriydi. Bu, konseyin beş daimi üyesinin (ABD, Rusya Federasyonu-Sovyetler Birliği, İngiltere, Fransa ve Çin) teşkil ettiği yapının o tarihten bu yana değişmediği anlamına geliyor.
Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri fikri, ABD Başkanı Franklin Roosevelt'in, büyük ülkelere, uluslararası toplumun hizmetine sunmak için sahip oldukları güç ve imkanları nedeniyle dünya polisi görevini vererek uluslararası barış ve güvenliği sağlama ihtiyacı vizyonunun sonucudur. 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Güvenlik Konseyi'nde bir güç dengesizliği ve uluslararası arenada tek kutupluluğun dayattığı yeni bir gerçeklik meydana geldi. Nitekim ABD'nin Güvenlik Konseyi'nde baskın olması ve kararlarını tekeline almasıyla birlikte Birinci Körfez Savaşı pratiğinde bu durum somut bir şekilde kendini gösterdi.
Savaş sonrası koşullarla birlikte konseyde rol talep eden ekonomik ve askeri güçler ortaya çıktı. Ayrıca çok sayıda sömürge ülkesi bağımsızlığını kazandı ve Arap ülkelerinden Suudi Arabistan ve Irak’ın da dahil olduğu 51 üyeyle kurulan Birleşmiş Milletler'in üye devletlerinin sayısı arttı. Şu anda Birleşmiş Milletler'in 193 üyesi bulunmaktadır ve Güvenlik Konseyi'nde buna paralel şekilde adil bir temsilin olmadığı düşünülmektedir. Dolayısıyla Güvenlik Konseyi'nin yapısının gelişmelerle uyumlu olacak şekilde değiştirilmesi çağrısında bulunulmaktadır. Bu bağlamda da daimi olmayan veya daimi üyeler düzeyinde üye sayısının artırılmasına yönelik çeşitli öneriler ortaya atılmıştır. Bağımsız ülkelerin daimi olmayan ülkelerin sayısının değiştirilmesi yönünde yapılan talep daimi üyeler tarafından onaylandı. 1965 yılında daimi olmayan üye sayısı 6’dan 10’a çıkarılarak Güvenlik Konseyi'nin toplam üye sayısı -5 daimi üye dahil- 15’e çıkarıldı.
Bağımsızlığını kazanan gelişmekte olan ülke sayısının iki katına çıkması, daimi olmayan ülke sayısının artmasına ve Konseyin siyasi yapısında bir değişikliğe neden oldu. 1945’te, Konseyin üye sayısı 11 iken, bu üyeler BM üyelerinin yaklaşık beşte birini temsil ediyordu. Şimdi ise bağımsızlık ve değişim dalgasıyla birlikte oran 13’e 1 şeklindedir. Bu, uluslararası örgütün tüzüğünde değişiklik yapılmadan bir değişikliğin yapılabileceği anlamına geliyor. Bunun bariz örneği, tüzükte öngörülen ile herhangi bir düzenleme olmaksızın yapılan değişiklik arasındaki farktır. 1971'de Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan’a alternatif olarak Güvenlik Konseyi'nde Çin'i temsil etmesi için davet edildi. Bu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından karara bağlandı. Üyelerin üçte iki çoğunluğuyla alınan bu karara oy verenlerin çoğu, bağımsız gelişmekte olan ülkelerdi. Bu durum, ABD'nin bir zamanlar sahip olduğu çoğunluğu kaybettikten sonra azınlığı da kaybettiği anlamına gelmektedir.
İkinci önemli olay, 1992'de Sovyetler Birliği'nin yerini uluslararası miras sistemi yoluyla alan Rusya ile ilgilidir. Güvenlik Konseyi'nde bizzat yapılan bu değişik, ilk tarihi zirve toplantısıyla gerçekleşti. O dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’dı. Güvenlik Konseyi'nin bileşiminin değiştirilmesi talebi, örgüt içinden ve dışından tarafların önerileriyle sürekli gündeme geldi. Bu bağlamda ayrıntılara girmeksizin iki başlık altında incelenebilecek önerilere işaret edelim. İlki, gelişmekte olan ülkelerden üye kabul ederek daimi sandalye sayısını artırma önerisidir. Bunun amacı, halihazırdaki daimi üyelerin önem vermediği konuların ele alınmasına ve tartışılmasına izin veren jeopolitik bir temsil sağlamaktır. Bu, alınan kararların uluslararası toplum tarafından daha iyi temsil edilmesini ve kabul edilmesini sağlar. Bu öneri ışığında, uygun ülkelerin daimi üye olarak seçilmesine ilişkin kriterlerin belirlenmesi gerekmektedir.
Diğer teklif ise, mevcut beş daimi üyenin muhafaza edilmesi ve bununla birlikte daimi olmayan devlet sayısını artırarak egemenlikte eşitlik ilkesine saygı gösterilmediği yönündeki eleştirilerin savuşturulmasıdır. Daimi üyelerin bu teklifler üzerindeki pozisyonları farklı farklı oldu. Fransa, Almanya, Japonya, Hindistan ve bir Afrika ülkesinin (Güney Afrika) daimi üyeler arasında yer almasıyla Konsey üyeliğinin 25 üye ile genişletilmesini destekledi. İngiltere bu teklif karşısında mütereddit ve orijinal daimi üyelerin veto hakkına bağlı kaldı. Çin, bilinen tarihsel nedenlerle Japonya'yı kabul etmeyi reddediyor. ABD, Güvenlik Konseyi'nin etkinliğini kaybetmesine yol açacağı için daimi üye sayısını artırma önerisini reddetti. Rusya’nın tutumu da benzerdi.
Devam edecek.
TT
Güvenlik Konseyi’nde daimi üyeliği genişletme önerileri hakkında
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة