Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Lübnan'ın doğal gazından vazgeçmesi İran'ın petrolünü ihraç etmesine olanak tanıdı!

Lübnan'da, Kudüs Gücü Komutan Yardımcısı Rıza Felah Zade'nin birden fazla Hizbullah yetkilisiyle temasa geçerek, tarafların listelenen tüm maddelerde anlaşmaya varmasına rağmen nükleer anlaşmanın sonuçlandırılmasında bir gecikme olduğunu bildirdiği haberleri dolaştı. Rıza Zade, İslam Cumhuriyeti'nin Hizbullah’ın performansından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İran'ın, Lübnan sınırları içinde olduğuna şüphe olmayan Kariş sahasından vazgeçmesine yol açsa bile İsrail ile sınırın çizilmesi konusunda bir anlaşmaya varılması arzusunu ve teşvikini iletti. Gerekçe olarak direniş çizgisinin ve İran'ın yüksek çıkarlarını gösterdi. Rıza Zade, Hizbullah’ın, genç kız Mahsa Amini'nin öldürülmesinin ardından karşı karşıya kaldığı şiddetli saldırı karşısında İran'ı ve rejimini savunmak için medya kampanyasını yoğunlaştırması temennisini iletti.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın bu ayın ilk günü İran ile temaslardan saatler sonra kameraların karşısına geçme nedeni buradan anlaşılıyor. Nasrallah, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea tarafından Cumhurbaşkanı, Temsilciler Meclisi Başkanı ve Başbakana iletilen ABD’li arabulucu Amos Hochstein'ın önerilerine göre sınırların çizilmesinin kabul edildiği haberini Lübnanlılara müjdeledi. Konuşmasının bundan sonraki kısmını Dini Lider Ali Hamaney liderliğinde İran rolünün başarılarını savunmaya adadı. Camp David Anlaşması'ndan sonra İran devleti olmasaydı Irak, Suriye ve Lübnan'da durumun daha kötü olacağını söyleyerek insanların aklıyla dalga geçti.
Nasrallah'ın Velayet-i Fakih Cumhuriyeti tarafından kontrol edilen ülkelerde koşulların var olandan daha kötü olacağıyla ilgili sözleri hem komik hem de iç karartıcı. Ancak gerçek şu ki Nasrallah ve Hizbullah’ın, İran rejiminin çıkarlarını güvence altına almaktan başka bir amacı olmadığı artık bir sır değil. Bunun için de Lübnan'ın sınırsız, egemensiz, güvensiz ve istikrarsız açık bir arena, Lübnanlıların değil İslam Cumhuriyeti'nin yararına kullanılan zenginliklerinin, kaynaklarının ve enerjilerinin İran'ın kolu aracılığıyla kontrol edildiği izole bir ülke olarak kalması gerekiyor.
Nasrallah'ın sınırların çizilmesine onay işareti verdiği gün, Washington'da ABD Hazinesi'nin nükleer anlaşmaya varılmadan önce de olsa günde 1.6 milyon varil artışla günlük 2 milyon varil İran petrolünün uluslararası piyasalarda satılmasına bir itirazı olmadığı yönünde haberler yayıldı. Böylelikle Nasrallah'ın, İran'ın küresel pazarlarda petrol satışının artması karşılığında İsrail'e karada ve denizde Lübnan’a ait olduğu kanıtlanmış bir hakkı teslim etme ve İranlıların çıkarlarını güvence altına almadaki rolü açığa çıkıyor. Daha da kötüsü, yönetimin peşinden gittiği Nasrallah'ın bunu yaparken, bir yandan da çocuk oyuncağına benzeyen ve İsrail’in havalandıktan birkaç saniye sonra düşürdüğü İHA’lar tiyatrosuyla yürüttüğü direnişle haklarını savunduğunu Lübnan halkının başına kakmasıydı.
Anlaşma açıklanmadan önce tarihçi Dr. Isam Halifa, sınırların belirlenmesi konusunda yaşananların, faillerinin yargılanmayı hak ettiği tarihi bir emsal olduğunu söyledi. ‘Yozlaşmış rejimi’, Lübnan'ın bir servetinden vazgeçmekle suçladı ve üç başkanın yaptıklarını ‘vatan hainliği’ olarak nitelendirdi. Dr. Halifa, Hat 23'ün Ras Nakura'dan değil, Ras Nakura'nın 30 metre kuzeyinden başladığını açıkladı. Lübnan'ın, münhasır ekonomik bölgesinin sınırlarını kara sınırlarının dışından arayan dünyadaki tek ülke olduğunu, Ras Nakura sınır noktasından vazgeçmeyi vatana büyük bir ihanet ve anayasa ihlali varsaydı. Anlaşmanın açıklanmasının ardından İsrail Başbakanı Yair Lapid, deniz sınırı anlaşmasının Lübnan ile İsrail arasında tarihi bir şey olduğunu ve İsrail'in güvenliğini desteklediğini söyledi.
Şimdi anlaşma onaylandı, Hizbullah'ın tüm bileşenlerini kontrol ettiği Lübnan devleti sınır anlaşmasını imzaladığında ise ABD Hazinesi, Lübnan'ın Kariş sahasındaki hakkından İsrail lehine feragat etmesi karşılığında, baskıcı devlete yılda 70 milyar dolardan fazla kaynak sağlayacak İran petrolünün satışına izin vereceğini açıklayacak. Buna karşılık küçük Lübnan ülkesi karanlığa, yoksulluğa, borçlara, siyasi karmaşaya, güvenlik ve sosyal kaosa batmış halde kalacak.
İsrail, Kariş'ten ilk gaz pompalamayı bu yılın sonbaharında (bu ayın sonu da deniliyor) yapacağına söz veren İngiliz enerji devi Energean ile zaten bir sözleşme imzalamıştı.
Uzmanlar, kısmen yüksek arama ve çıkarma maliyeti nedeniyle Lübnan'ın ise en az 8 yıl boyunca deniz gazından bir kâr göremeyeceği konusunda uyardılar.
Lübnan’ın ekonomik kaygıları, iç siyaset ve İsrail'de daha az şahin bir hükümetin (ya Binyamin Netanyahu olsaydı) bulunması, anlaşmanın gerçekleşmesine yardımcı olan faktörler. Buna ilaveten Hochstein zekasını ve iyi bir dinleyici olduğunu ortaya koydu. Emel Hareketi ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri'nin 10 yıldan fazla bir süredir devam ettirdiği ertelemeyi, aylara düşürerek tüm tarafların ‘tarihi anlaşma’ olarak adlandırdığı anlaşma taslağını ortaya çıkardı. Lübnan'ın anlaşma taslağını teslim aldığının açıklanmasının ardından Reuters, Lübnanlı yetkililerin Hizbullah'ın taslağı kabul ettiğini söylediklerini aktardı. Hizbullah’a yakın bir isimden de örgütün taslağı onayladığını ve resmi açıklamanın yakın olduğunu nakletti.
İki hükümeti, bir ordusu ve bir milis gücü olan en küçük Arap ülkesi 40 yılı aşkın bir süredir bir devletçiğe hamile gibi. Gerçek devlet henüz doğum süreci bitmediği için sırt üstü yatıyor. Bu nedenle milislerin kabul ettiğini o da kabul ediyor. Çünkü kendisi hareket edemiyor. Milisler ise İran Devrim Muhafızları’nın izni olmadan hiçbir şey yapamaz.
Nasrallah elbette bunda ‘büyük emeği’ olduğunu ve İsrail'i bir savaştan kurtardığını söyleyecek. Kendisinin, savaşçılarının ve destekçilerinin İsrail'i yok etmek istediklerini söylemelerine rağmen, anlaşmaya verdiği ‘ön’ onayın İsrail'in zımnen tanınmasından başka bir şey olmadığını Hizbullah’a tekrar tekrar söyleyeceklere karşı bir çıkış yolu ya da bir yanıt bulmaya hazırlandığına şüphe yok. Ortak ekonomik çıkarlar dahil olmak üzere birçok nedenden dolayı savaş olasılığı azalsa da İsrail ile Lübnan arasında herhangi bir barış anlaşması beklemek mümkün değil. Dahası Lübnan kendi doğal gaz platformları olduğunda, Hizbullah’ın İsrail'e saldırması halinde çok şey kaybedecek. Böylece İsrail, Hizbullah’a karşı bir caydırıcılık da kazanmış oldu. Ayrıca, anlık finansal fayda, şu anda gaz çıkarmaya hazır olan İsrail'in çıkarına.
Lübnan bu konuda gecikti ve doğalgaz var mı yok mu bilinmiyor. Bunun daha da kötüsü, Nebih, Necip, Cibran, Süleyman, Samir, Raad, Ali Hasan ve 30 yılı aşkın süredir iktidarda olanlar ile diğer iktidara gelenlerin oyunun kurallarını değiştirmelerinin muhtemel olmaması. Lübnan'ın yanlış yönetildiği ve 70 milyar dolara ulaşan zararlarla yağmalandığı kimse için bir sır değil. Görünen o ki, seçkinlerin yöntemlerini değiştirmeleri beklenmemeli. Taslağın kabul edilmesini ve Lübnan’ın tavizler vermesini kolaylaştıran şey, belki de pay almaya alışık olanların istediklerini elde etmeleriydi. Onlar için hiçbir şey değişmeyecek ve Lübnanlılar için de hiçbir şey değişmeyecek.
ABD Başkanı Biden, Lapid ile yaptığı görüşmede ona: “Tarih yazıyorsun!” dedi. Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın grubu da ona: “Siz sınırı çiziyorsunuz!” dedi.  Lübnan ve İsrail arasındaki deniz sınırının çizilmesiyle ilgili tüm gelişmeleri takip eden biriyle görüştüğümde yaptığı açıklama dikkat çekiciydi: Asıl soru, işler neden bu kadar uzun sürdü? Lübnan neden doksanlarda veya sonrasında inisiyatif alıp araştırma ve sondaj yapmadı? Lübnan neden Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile çıkarlarına ters düşen bir anlaşmaya imza attı? Bu yanlış gidişat 2012'ye kadar nasıl devam etti? Bu, İsrail'e deniz hukukuna göre dayanıksız argümanlar verdi, ancak Lübnan'daki siyasi otorite yine de buna izin verdi.
Şunu da ekledi: Herhangi bir hukuki referansa da dayanmayan Hof Hattı’nın doğduğu koşullar nelerdir? Lübnan'ın bugün iki seçeneği var; Hat 23 veya anlaşmazlığı Hat 29'a bağlamak. Birincisi özellikle Lübnan'ın mali durumu perişan bir halde olduğundan şu anda uygulanabilir olan seçenek ama belki de Lübnan'ın bugün savaştan kaçınmak veya daha fazla ihtiyaç nedeniyle vazgeçmek zorunda kaldığı başka haklar da olabilir. Tarihçiler ne yazacak ve biz ne keşfedeceğiz? Doğal gaz rezervleri bol mu yoksa az mı olacak?
Soru şu; mutabakatın Cumhurbaşkanı'nın imzasını gerektiren bağlayıcı bir anlaşma haline gelmesi için Temsilciler Meclisi kendisini onaylayacak mı yoksa onaylamayacak mı? Lübnan sadece zorunda olduğu için anlaşmayı alkışlamayı kabul etti. Bunun, onlarca yıllık yozlaşmış iktidarın utanç verici gidişatının ve Hizbullah'ın kendisine uyguladığı baskıların bir sonucu olması mümkün.
Şunu da unutmayalım; İran'ın diğer bölge ülkelerinde olduğu gibi Lübnan'daki yıkıcı ve şeytani planları tüm planlardan daha tehlikeli. Çünkü inanç adına, Şii mezhebini destekleme ve mazlumları savunma iddialarıyla toplumlara nüfuz ediyor. Daha sonra, birbirleri ile savaşan bileşenler arasında kolları aracılığıyla bölünmeler meydana getiriyor, bunlar da devleti zayıflatıyor ve yapısını çökertiyor. Sonra İran ahtapotu onu kollarıyla sarıyor ve kontrolünü ele alıyor. Bu, sömürgeci ülkelerin savaşlarda kazandıkları zaferlerden ve ülkeleri işgal ettikten sonra uyguladıkları böl-yönet ilkesidir.
Ancak fark, İran sömürgeciliğinin savaşlarla değil, toplumlardaki çekişme, bölünme ve nefreti körükleyerek oluşması. Bu, savaşlardan daha şiddetli ve daha acı verici. Mahsa Amini'nin öldürülmesiyle huzursuzluğun başlamasından bu yana tüm bunlar, Senendec’teki Kürtlere ve Sünnilere karşı bizzat İran içinde uygulanmaya başlandı. Amini’nin ölümünün yol açtıkları, İran'ı Hizbullah'a İsrail ve Lübnan arasında bir anlaşmayı teşvik etmesini söylemeye ittiği için Lübnan, 22 yaşındaki bu kıza teşekkür etmeli. Nice anlaşmalara.