İstemi Yılmaz
TT

Türkiye-Yunanistan gerilimi savaşa evrilir mi?

“Bu sadece Yunanistan için geçerli değil, bizi rahatsız eden, bize saldıran hangi ülke olursa olsun onlara karşı bizim cevabımız ‘Bir gece ansızın gelebiliriz.’ Bunu böyle bilmeleri lazım, böyle anlamaları lazım.”
Bu ifadeler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Cumhurbaşkanı, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi sonrasında düzenlenen basın toplantısında Yunan gazetecinin “Türkiye, Yunanistan’a saldıracak mı?” sorusuna bu yanıtı vermişti. Aradan geçen bir haftaya rağmen Atina hala bu sözleri tartışıyor.
Acaba Türkiye gözünü karartıp Yunanistan’ı hedef alır mı? Askeri harekatın sınırı ne olur?
Yirmi birinci yüzyılda artık asli görevi “kamuoyunu kamplaştırmak” olan medyadan bu tip bir provokasyon beklemek doğal. Ancak işin ilginç yanı cevabın kilometrelerce uzaktan, Birleşik Devletler’den gelmesi. 15 Temmuz kanlı darbe girişimini önceden fısıldayarak Türkiye’nin dikkatini çeken ve edindiği bilgileri kimden aldığı meçhul Michael Rubin’e göre, Ankara 2023 yılında Atina’ya harekât düzenleyecek. İlk etapta Türk ordusu, Selanik’e hatta başkente kadar ilerleyerek silahlanan adalardaki Yunan askeri varlığını merkeze çekilmeye zorlayacak. Akabinde silahsızlanan adalar Türk hakimiyetine geçecek.
Nereden bakılırsa bakılsın abartılı bir yorum. Yine de bu tip gerilimi artıran yazılar, Washington’da kaşların çatılmasına neden oluyor. Yunan lobisinin baskısı Beyaz Saray’da ve diğer Amerikan kurumlarında iyiden iyiye hissediliyor.
Son dönemde ABD’de yayın yapan Türk medya organlarının Atina’ya hedef alan içeriklerinde gözle görülür bir artış var. Ankara’nın kendisini dünyaya anlatmasında bir beis yok. Fakat Yunan çevrelerin hissedilen ağırlığı sayesinde Amerikan yayın denetim kurumları, Anadolu Ajansı ve TRT başta olmak üzere birtakım yabancı dilde yayın faaliyeti yürüten kurumlara “içeriklerinizde tarafsız olun” uyarısı gönderdi bile. İlerleyen süreçte baskının geometrik bir şekilde artacağını söylemek yanlış olmaz.
Medya savaşları Atina-Ankara hattındaki gerginliğin sadece bir çehresi. Madalyonun öteki yüzünde savaş çığırtkanlarının anlayamadığı bir strateji mücadelesi mevcut. Ege’de savaş baltalarının bilenmesinin esas nedeni, Akdeniz’den çıkarılacak ve hacmiyle Exxon, Total, ENI gibi şirketlerin iştahını kabartan gaz rezervleri. Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası Avrupa tarihinin en sert kışını geçirmeye hazırlanıyor. Kremlin’in vanayı kapatmasıyla Brüksel, Berlin ve Paris’teki insanların nasıl ısınacağı sorusuna hala verilebilmiş bir yanıt yok. Hal böyle olunca bu gaz rezervlerinin hakimiyeti rekabetinde kimin ne için Atina-Ankara hattını kızıştırdığını ortada.
Yunanistan’ın aksine Türkiye ise Kremlin’le teması sayesinde geleceğe yatırım yapmayı tercih ediyor. Gaz rezervinin kalitesinin bile henüz bilinmediği, üstelik tekel konumundaki Moskova’nın tek bir kalemde silinemeyeceği bir tabloda Ankara’nın haksız değil. Rus enerji haftasında konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hafta içerisinde yaptığı açıklamada Türkiye'nin Avrupa için en büyük arz hattı olabileceğine dikkat çekti. Putin’e göre Rus ve Kafkas gazının dünyaya ulaşmasında Türkiye vazgeçilemeyecek bir ortak. Moskova’nın tepesinden gelen bu açıklama Ankara’nın diplomatik çabalarının meyvesi.
Batı ellerini ovuştururken Yunanistan geleceğini Amerikan silahlarına ipotek ediyor. Türkiye ise askeri gerilimden uzakta geleceğe yatırım yapıyor.