Hasan Ebu Talib
TT

‘Kuralları çiğneme’ yaptırımları uluslararası ekonomiyi çökertiyor

Uluslararası sistemdeki değişimin işaretleri, evet yavaş bir şekilde ama gerçekten günden güne birikiyor. Mevcut güç yapısı, onu yöneten kurallar değişirken bir süre istikrarlı görünebilir. Böyle bir ayrılık, uluslararası sistemin son 70 yıldır alışkın olduğundan farklı kurallar koymaya sevk eden yeni bir güç yapısı yaratacak. Tüm dünya üzerinde ağır bir yük haline gelen aşırı Batı yaptırımları politikası, kuralların çiğnenmesi, büyük kolektif çıkarlar sağlayan ilkelerden sapma süreci, uluslararası ekonominin istikrarıyla doğrudan ilgili meselelerde bencilce davranmak, mevcut uluslararası düzenin kademeli olarak sona ermesine yol açıyor.
8 Aralık'ta, en zengin ülkelerin oluşturduğu G7’nin, belirli ülkeler için sınırlı istisnalar dışında, Rusya'nın petrol ve doğal gaz ihracatı için belirli bir tavan fiyat getirme planı uygulanacak. Plan, Rusya'ya yönelik 8’inci Batı yaptırım paketinin önemli bir bileşeni. Açıklanan gerekçe, Rusya'nın Ukrayna savaşını sürdürmesine yardımcı olan ekonomik gücünü etkilemek. Bu şekliyle gerekçe öncelikle siyasi. Rusya'dan veya bir bütün olarak uluslararası ekonominin istikrarıyla doğrudan ilgili herhangi bir başka kaynaktan gelen petrol ve doğal gazın misilleme faktörlerine tabi tutulması, uluslararası ticaretin üzerine inşa edildiği temellerle çelişir. Petrol ve doğal gaz fiyatlarının belirlenmesi iç içe geçmiş teknik ve ekonomik faktörlere bağlıdır ve bunların en önemlisi arz ve talep durumu, gerçekleştirilen yatırımlar, yeni keşifler, yenilenebilir kaynakların oluşturduğu enerji alternatifleri ve diğerleridir. Tüm bu faktörler karmaşık hesaplamalara tabi tutulur, böylece hem üreticiler hem de tüketiciler ve bunlarla birlikte uluslararası ekonominin istikrarı ve büyük şoklardan uzak tutulması için uygun bir fiyat belirlenir.
Tüm bu faktörler göz ardı edildiğinde, siyasi ve özellikle de dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz üreticilerinden bir ülkenin petrol veya doğal gaz ürününün fiyatını etkilemek amacıyla intikam ve aşırı düşmanlık içeren bir arka planı olan herhangi bir karar, her ölçüde bir tür stratejik zarar vermeye dönüşür. Avrupa Birliği yetkililerinin açıklamalarına göre bu konunun istisnai bir durumla, şiddetli ve barbarca bir savaşla, Başkan Biden ve Dışişleri Bakanı Blinken'in yinelediği gibi, uluslararası sistemin yerleşik kurallarının çiğnenmesiyle ilgili olduğu söylenebilir. Bu, Rus rakibi etkilemek, herhangi bir zafer elde etmesini engellemek, diğer tarafın kazanmasına yardımcı olmak için her yolu kullanmak için birçok gerekçe sağlayabilir. Gerekçe, AB, NATO, ABD, Kanada ve Batı’nın Asyalı ortakları Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi, kendilerini savaşın merkezine yerleştirenler için kabul edilebilir görünebilir. Ancak sayıca daha fazla olan ve savaşı farklı bir perspektiften algılayan, savaşın büyük güçler arasındaki mücadelede özel amaçlar için yürütülen bir vekalet savaşı olduğunu, dünyanın geri kalanının savaşla ve onun yıkıcı bedelleriyle hiçbir ilgisi olmadığını anlayan geri kalan ülkeler için kabul edilemez.
Batı'nın tutumunu haklı çıkarmak için kullandığı istisna ve zorunluluk ilkesi, pratikte büyük ekonomik ve ekonomik olmayan riskler içeriyor. Tarih bize, istisnaların birçoğunun, zaman geçtikçe, özellikle ilk uygulamada amaçlarına ulaşması halinde, diğer taraflarla düzenli olarak tekrarlanabilecek emsallere dönüştüğünü öğretir. Böylece istisna, belli bir bloğun dünyanın geri kalanına dayattığı yeni kurallara dönüşür. Buradaki amaç da Rusya'ya boyun eğdirmek, ABD askeri değerlendirmelerine göre bile pratikte imkansız görünen Ukrayna topraklarından çekilmeye zorlamak.
Petrol ve doğal gaz endüstrisi, esas olarak, orta vadede büyük endüstriyel güçlerin ihtiyaçlarına dayalı olarak piyasanın ihtiyaçlarını, tahmini talep seviyelerini izleyen üretici bloklarına dayanır. Bloklar, uluslararası ekonomiye ve genel olarak piyasa istikrarına yönelik ciddi ve büyük bir sorumluluk duygusuna ek olarak, üretici ile tüketici arasında karşılıklı yarar sağlamayı dikkate alır.
Buna karşılık, bir yandan arz ve talep ilkesini uygulamaya, diğer yandan üreticiler tarafından fiyatların yükseltilmesi halinde kendisine başvurarak talebin ve onunla birlikte fiyatın düşmesini sağlamak için büyük miktarlarda rezerv tutmak yoluyla fiyatları nispeten de olsa etkilemeye çalışan, özellikle büyük tüketici blokları var. Bu süreç entegre bir şekilde gerçekleşir ve böylece keskin fiyat değişikliklerini azaltır, uygun dönemlerde bir istikrar durumu oluşturur.
AB, ABD ve farklı kıtalardaki müttefiklerinin Rus petrol ve doğal gazı için bir tavan fiyat belirleme yoluna gitmeleri, yalnızca Rusya ile ilgili olanı değil, tüm uluslararası petrol ve doğal gaz piyasalarındaki işlemleri bozmak anlamına gelir. Moskova'nın elde ettiği gelirleri etkilemek için uygulandığı gibi öne sürülen gerekçelerin Dünya Ticaret Örgütü kurallarıyla hiçbir ilgisi yok ve bu,  tüm dünyanın istikrarını etkileyen bir konuda kararı tekele almanın başka bir biçimi. Gıda, enerji, madenler veya çeşitli teknoloji ürünleri olsun, tüm stratejik emtialara uygulanabilecek bir emsal ki bu da tüm küresel ekonomik sistemi alt üst edecek.
Belirli bir tarafın kazanım elde etmesi için herkesin kabul ettiği kuralları çiğnediğinizde, birbiriyle bağdaşmayan yeni kurallara kapı aralamış olursunuz ve bu da kaosu ve gerilimi artırır. Tepkiler kontrol altına alınamaz, bu uluslararası ekonomide büyük çalkantılara açılan bir kapı. Sonu gelmez aşırı cezalar, ister istemez öngörülemeyen tepkilere yol açar. Rusya'nın başkanlık kararıyla tavan fiyat uygulayanlara Rus petrolünü yasaklama kararı, ilk etapta Avrupa ülkelerini etkileyecek büyük dalgalanmaların başlangıcı. Ardışık yaptırımlar, uygulandıkları hedefleri mutlaka gerçekleştirmezler. İran, Venezuela ve Küba bunun yıllarca süren ünlü örnekleri, iktidardaki rejimler yaptırımlara uyum sağladı ve bunlar sadece halkı etkiledi. Çin'e yönelik yaptırımlar Çin'i değiştirmeyi başaramadı, ekonomisinin gerilemesine ya da ABD taleplerine tamamen boyun eğmesine yol açmadı. Ticari yaptırımlardan sadece Çinli üreticiler değil, Amerikalı tüketiciler de etkilendi.
Rusya'ya yönelik yaptırımlar sadece Rusya'yı değil, uygulayanları ve en azından gıda açısından tüm dünyayı etkiledi. Rusya'da sıkıntılar ve yüzde 3 civarında bir ekonomik daralma var ve bunun bir miktar artması muhtemel, ancak bunun savaş kararı üzerindeki etkisi onu durdurmaya veya Rusya'nın kısa sürede teslim olmasını sağlamaya kadar varmayacak. Avrupa ve ABD'de durgunluk zaten var ve bahsedilen durgunluk, durdurulması zor bir gerçekliğe daha yakın. Avrupa ülkelerinde öfke had safhaya ulaştı, ABD'de ve dünyanın birçok ülkesinde yüksek enerji faturası nedeniyle sesler ve feryatlar yükseliyor. Enerji faturası İngiltere’de 16 milyar, Almanya’da 25 milyar, Fransa’da 12 milyara yükseldi ve liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Endüstrilerin ve günlük yaşam kalıplarının değişmesi, bazı Avrupa hükümetlerinin sosyal destek olarak onayladığı konutların elektrik faturalarını karşılamanın çok ötesine geçen bir başka maliyet. Kaldı ki Rusya'nın petrol ihracatı düşerse faturanın daha da artması bekleniyor.
Kuralları çiğneyenler bedelini şimdi ve gelecekte ödemeliler. Uluslararası ekonomiyi öfkeli duyguların mantığına göre yönetmek işleri daha da karmaşık hale getirecek, kendisinden en çok bahsedenlerin en çok saygı duymadığı kurallara saygı adı verilen şeye herkesin güvenini kaybetmesine yol açacak!