Mike Pompeo, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın döneminde diğer görevlilere yaptığı gibi onun kişiliğine saldırmadan, alay konusu yapmadan ve sözlerini tekrarlayan bir kuklaya dönüştürmeden önce başkanına sadık kalan tek kişiydi.
Pompeo, dört çalkantılı yıl yaşadı. Rakiplerinin ilk günden itibaren uyguladığı abluka nedeniyle, istikrarsız bir yönetimin ortasında ince bir çizgide yürüdü. Kendisini aptal olarak nitelendiren Trump’tan intikam almak amacıyla koca bir kitap yayınlayan John Bolton gibi başkanına sırtını dönüp onunla çatışmadı. Trump'ın Pompeo'nun selefi Dışişleri Bakanı ve petrolcü Rex Tillerson'a yaptığı gibi bir paspasa dönüşmedi. Komutanının açıklamalarından tiksinmiş ve utanmış görünen John Kelly gibi küskün general imajına bürünmedi. Patronunun söylediklerini tekrarlayan ve onun için ölmeye hazır intihara meyilli bir robot gibi görünen siyasi danışmanı Stephen Miller gibi de değildi.
Pompeo, başkanına sadık ve sadakatli görünebildi. Bu, Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonra bile vazgeçmediği önemli bir husustu. İçteki çekişmelerden ve tartışmalardan olabildiğince uzak durdu ve taraf olmadı. Kendisini, eski yöneticisinin derinlemesine incelemeyi sevdiği küçük meselelere kaymadan büyük meselelerle ilgilenen yetkili konumuna koydu. Kendi yönetimindeki kıdemli askeri liderleri “Benim generallerim” olarak tanımlayan kibirli Trump, Pompeo'ya ender bir saygı gösterdi ve onu defalarca övdü. Çünkü Pompeo, onun egosunu tatmin etmiş ve kendisine başkanlık makamına yakışır bir saygıyla davranmıştı. Trump, en büyük dış politika başarılarının ve en önemlisi de Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile görüşmesinin arkasında Pompeo olduğu için ona saygıyla davranmıştı. Sadece bir noktada üzerine atladı. Ancak Pompeo hakareti yuttu ve gururunu baskıladı.
Pompeo, Trump'ın mantıklı fikirlerini seçti, rasyonelleştirdi ve kabul edilebilir bir şekilde sundu. Trump, yasa dışı göç akışını önlemek için Meksika ile ‘güzel’ bir ayrılık duvarı inşa etmekten bahsederken, Pompeo yakın tarihli anılarında 11 Eylül tarzı terör saldırılarına neden olan organize çeteler tarafından istismar edilen krizin içerdiği ciddi riskleri açıkladı.
Dış ilişkilerden soğumuş Trump'ı İran rejiminin tehlikeleri konusunda eğitti. İktidarı boyunca geri adım atmadan ve ona sırt çevirmeden azami baskı kampanyasına liderlik etmesini sağladı. En belirgin nokta, çok kritik bir zamanda Kasım Süleymani’nin ortadan kaldırılmasıydı. Pompeo, konumu nedeniyle suikast tehdidiyle karşı karşıya. Bir de ona eşlik eden bir güvenlik görevlisi var.
Bu, onun davasına inanan bir adam olduğunu, sadece yapışkan bir politikacı değil, gerekirse taktik ve stratejileri değiştiren aşağılık bir tip olmadığını yansıtıyor. Pompeo, Ortadoğu'yu ve onun içinde dönen karmaşık sorunları iyi anlayan ve Batı ile Doğu'nun karşı karşıya olduğu zorlukları birbirine karıştırmayan, belki de son yıllarda tanıdığımız birkaç ABD’li politikacıdan biridir. Pompeo özellikle İran dosyasında rejimin ciddiyetinin gayet iyi farkındaydı. Kendisini savunan konuşmalara aldanmadı ve zaman onun vizyonunun doğruluğunu kanıtladı.
Pompeo, Washington'ın gerçek müttefiklerinin öneminin ve istikrarlı bir bölgesel düzeni pekiştirmede on yıllardır oynadıkları rolün farkında. Aşırı sol medyadaki dedikodulara aldırış etmeden Suudi Arabistan'ın bölgenin çehresini daha iyi hale getirmedeki mevcut rolünü anlıyor. Anılarında, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bölgede oynadığı role atıfta bulunarak, onu ‘zamanının en önemli liderlerinden biri ve dünya sahnesinde gerçek bir tarihi figür olduğunu kanıtlayacak reformist bir lider’ olarak tanımlıyor.
Pompeo'nun en çok çatıştığı Trump yönetimi yetkilisi, onu hain olarak tanımlayan Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’dı. Trump henüz başkanken, görevden ayrıldıktan kısa bir süre sonra anılarını yayınladı. Pompeo anılarında Bolton'a saldırdı. Kitabını yayınladığında kendisine para arama sözü verdi ve gizli bilgileri ve özel toplantılarda yapılan konuşmaları ifşa etti. Bolton, Trump yönetimine haince bir bıçak sapladı ve bir televizyon röportajında Pyongyang ile Libya'nın nükleer silahları sökme yöntemini izleyeceklerini söyleyerek Pompeo'nun önderlik ettiği Kuzey Kore ile müzakereleri kasıtlı olarak sabote etti. Bu konuşma müzakereleri durdurdu ve Trump'ın Kuzey Kore liderine gönderdiği sevgi mektupları işe yaramadı.
Anlaşmazlıkların ana kaynağı, farklı çalışma biçimleridir, Pompeo disiplinlidir ve hiyerarşiye bağlıdır. Şişirilmiş bir egoya sahip Bolton, fikirlerinde sabittir ve başkanına aykırı kararlar alır. Pompeo gizliliğe inanıri Bolton ise bir skandaldır. Pompeo bir realist, Bolton ise bir ideolog. Bu yüzden ikincisi, kendisi gammazladıktan ve işinin sırları ifşa edildikten sonra devrildi.
Pompeo anılarındaki düşmanlığında açık sözlüydü. Obama'nın casusları John Brennan ve James Clapper'ın dezenformasyon ustaları olduğu şeklindeki sözlerinde haklıydı. Rusya ile haberleşme meselesinin arkasında usta olan onlar, Trump'ı dört yıl boyunca takip eden kara bulut gibiydiler. Pompeo, gazetecilere ‘kurtlar’ ve ‘sırtlanlar’ dediği yönünde sol medyanın şiddetli bir kampanyasıyla karşı karşıya kaldı. Ama o kadar zeki ki onları düşmanı yapmadı.
Pompeo’nun anılarının başkanlık adaylığını destekleme bağlamında geldiği açık. Ama kendisi bunu açıkça söylemedi.
Başkanlığa ulaşmak için birden fazla engelle karşılaşıyor ve bunlardan ilki de Trump. Pompeo, bir sonraki seçimde desteğini kazanacağı ümidiyle onu kızdırmak istemiyor. Diğer engel ise Pompeo'nun şüphesiz bir başkan kişiliğine sahip olması. Yeterli deneyime, gerekli mizaca, temiz bir biyografiye ve onu bu göreve uygun kılan kişisel niteliklere sahip. Pompeo, sağdan soldan gelen yüksek seslerin seçim makinesini ve halk tabanlarını harekete geçirip hareket ettirebildiği değişken bir ABD siyasi arenasında rasyonel, ılımlı figürlerden biri olarak kabul ediliyor. Ama günlerin neler getireceğini kim bilebilir!
TT
‘Başkan’ Pompeo!
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة