Tolstoy, karısıyla olan tartışmalarında onu hiçbir zaman o güçlü retoriği ile itibarsızlaştırmaya çalışmadı. Bazen en absürt olan taleplerine elinden geldiği kadar, hatta yapabileceğinden daha fazla boyun eğdi. Onun tüm oyunlarına, şantajlarına ve intihar tehditlerine karşı sabırlıydı. Ancak destekçilerini hayrete düşüren ve öfkelendiren davranışının merkezinde, yaşlı bir beyefendinin, kaçmaktan mustarip iyi bir insanın doğası vardı. Bu, 25 yıldır kaçmanın hayalini kuran, ancak yeterince gücü varken bunu yapamayan, zayıf, hasta bir adamın eylemiydi.
Ölüme mi gitti? Ünlü araştırmacı Prof. Dr. V.F. Snegirev'in yaptığı açıklama, Tolstoy'un karısına yazdığı bir mektupta, kaçışının karmaşık bir intihar şekli olduğunu bize gösterdi. Tolstoy, ikinci sınıf bir tren kompartımanında seyahat etti. Makovetsky, kalabalık, sigara dumanlı treni hatırlıyor. “Bizimki, Rusya'daki seyahatlerimde bindiğim tüm demiryolu vagonlarının en kötüsü ve en yoğun olanıydı.” Hava ve dumandan boğulduğunu hisseden Tolstoy, ön platforma geçti. Bu da göğüs enfeksiyonuna yol açtı. Rus demir yollarındaki bu yavaş yolculuk, Lev Nikolayeviç'in ölümüne katkıda bulundu.
Eşi Sofiya Andreyevna Tolstaya iki kez intihara teşebbüs etti.
Tolstoy, başrahibe olan kız kardeşini ziyaret ettiğinde, ev hayatından çok manastır hayatına çekildi. Ve yaşlı adam, bir köylü kulübesinde, bir manastırda ya da mütevazı bir otelde, psikolojik açıdan, evinin duvarları arasındaki lüksten daha rahat bir yaşam buldu. Son aşamada, yalnızca aristokrasiden değil, çiftliği Yasnaya Polyana'daki yaşamın aşırı demokrasisinden de dinlenmeye ihtiyacı vardı. Onun ziyaretçileri ve varış noktaları arasında Maksim Gorki, manevi arayışçılar, yetkililer tarafından zulüm gören mezhepler, öğrenciler, işçiler ve memurlar vardı.
Tolstoy, hayatının sonunda edebi yaratıcılığı fiilen durdurdu. Kendini tamamen fikirlere adadı. Huzura ve yalnızlığa ihtiyacı vardı.
1905-1908 devrimi, yalnızca iki başkentte (Moskova ve Petersburg) bir silahlı ayaklanma dalgasına neden olmakla kalmadı, aynı zamanda birisinin ‘soygun’ olarak tanımladığı köylü kaosuna da neden oldu. Tolstoy'un eşinin ailesi bu devrimden acı çekti. Sosyalist devrimciler küçük erkek kardeşini öldürdü. Özellikle Tolstoy'un öldürüldüğüne dair mektuplar aldıktan sonra ailesinin kaderinden korkuyordu.
Tolstoy'un en derin kişisel yazılarından biridir Peder Sergey hikayesi. Hikaye 10 yıl gibi uzun bir aradan sonra yazılan ve ölümünden sonra yayınlanan vasiyeti sayılır. Rus yazar hiçbir yere, karanlığa kaçmanın kurtuluş olduğunu ummuştu. Kalabalıklardan kaçmak ancak kalabalığın içinde erimekle mümkündür. Yürüme tutkusu gibi, kişisel özgürlük ve bağımsızlık özlemiyle ilişkili bir dizi alışkanlığı vardı Tolstoy’un...
Sofiya Andreyevna’nın eşinin kaçtığını öğrendikten sonra yakınlardaki gölde iki kez kendini boğmaya çalışması, Tolstoy üzerinde sert bir etki yarattı. En sevdiği kızı Saşa'ya yazdığı mektupta “Boğulan biri varsa, bu asla o değil, benim” diye şikâyet ediyordu. O gittikten sonra karısı kendini yalnız buldu ve “etrafındaki herkes onu haksız buluyordu.” Kızı da dahil bütün çiftlik, “sefil kaçağın” tarafındaydı. Sofiya sözlü tacizlere uğradı ve aşağılandı. Kocasından kalan tereke ve miras konusunda anlaşmazlık çıktı. Sofiya'nın yayınladığı ‘Hayatım’ başlıklı devasa anılarında ‘Şehit ve Şehide’ başlıklı bir bölüm var. Peki ama “Kurban” kimdi? O, bir dâhiye hizmet etmek üzere görevlendirilen sıradan bir kadın mıydı, yoksa bir dâhi, sıradan bir kadınla birlikte yaşamaya mı mahkûmdu?
Görüşmek üzere…
TT
Son duman: Tolstoy’un kaçtığı gün…
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة