Egemenlik Konseyi Başkanı ve Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Burhan, Hızlı Destek Kuvvetleri liderini bir devlet adamı olarak karşılaması nedeniyle IGAD ile çalışmamayı (ki bu, hayır dediği üç konudan biri) haklı çıkarmak için, ülkesinde Nisan 2023'ten bu yana devam eden savaşı saçma bir savaş olarak tanımlarken pek de yanılmıyordu. Savaşın saçmalığı açık ve tartışmasız. Çünkü bu, ülkenin çıkarlarına hizmet eden, net bir ufku olmayan bir savaş. Keza savaşın başlamasının ve 10 ay boyunca devam etmesinin ardındaki kişisel çıkarlar belirleyici bir unsur oldu ve olmaya devam ediyor. Savaşın başlangıcından bugününe kadar araya çeşitli müdahaleler ve arabuluculuklar girdi. Silahlı ve silahsız Sudanlı taraflar, en azından ülkenin ağır hasar gören altyapısını, rastgele öldürme, malların yağmalanması, doğrulanmış BM raporlarına göre, açlıktan ölüm, ardı ardına yerinden edilmeler gibi en korkunç baskılara maruz kalan aileleri korumak için savaşa son verme kabiliyetini kaybetti. İnsanlar bu trajediye ve acıya son vermek için kime başvuracaklarını bilmiyorlar.
Bu aslında, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin 15 Nisan 2023 gecesi ülkenin kuzeyindeki havalimanlarından biri de dahil olmak üzere orduya ait askeri bölgelere saldırı kararı aldığı ilk andan itibaren saçma bir savaştı. Hızlı Destek Kuvvetleri kaynakları o dönemde bu saldırıyı ordunun kendi kuvvetlerine saldırmasını engellemeye yönelik proaktif bir hamle olarak tanımlamıştı. Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Sudan ordusunun yeni yapısına nasıl entegre edileceğine ilişkin Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki uyuşmazlık, bu hamlenin arka planını oluşturuyordu. Entegrasyon, daha sonra sivil yönetim ile sonuçlanacak bir geçiş aşamasında uygulanması gereken bir adımdı.
Savaşın ilk haftalarında gündeme gelen sorular henüz cevap bulamadı, çünkü savaşan iki taraf birbiriyle çelişen iki pozisyon ortaya koydu: Hızlı Destek Kuvvetleri propagandasına göre, savaşın amacı ülkeye demokrasi getirmek, eski rejimin kalıntılarının devlet kurumları ve özellikle de Silahlı Kuvvetler üzerindeki kontrolüne son vermek. Ordunun pozisyonuna göre ise savaşın amacı, askeri oluşumlardan birinin isyanına karşı koymak ve hukuka uygun bir meşruiyet sağlamak. Bu iki öneri, propaganda, siyaset ve dinamik açıdan baskınlar ve bu ikisi arasında kartlar hem tuhaf hem de şüpheli bir şekilde birbirine karışmış bulunuyor. Teorik olarak hoşgörü ve şeffaf seçimler yoluyla vatandaşların arzularına bağlılık dahil olmak üzere demokrasiye önem veren, halkını öldürmez, kadınlarına tecavüz etmez, ülkesinin çocuklarını yerinden edip eğitimlerine engel olmaz, kamu ve özel mülkleri yağmalamaz, uluslararası yardım kuruluşlarının ve diğerlerinin depolarını yağmalamaz, ülkesinin ordusunun gücünü tahrip etmez, kendisini fiilen destekçilerinden biri olduğu devrilmiş rejimden tek kurtarıcı olarak göstermez, caydırıcılık ve hesap sorma gerektiren fiiller işlediklerinde kuvvetlerini teorik olarak onaylamamak ile yetinmez.
Diğer yandan, paramiliter oluşumlardan birinin isyanı ile mücadele ettiğini söyleyen de kararlı bir şekilde isyanı bitirmekle görevlidir. Yasa ile belirlenmiş askeri profesyonelliğe dayanmalıdır. Ülkenin iyiliğini istemeyen, kendisine karşı birçok çekince ve eleştiriye yol açan bir siyasi gücün kucağına atılmaktan kaçınmalıdır.
Tüm tarafların teorik ve dinamik olarak pozisyonlarında değişen derecelerde boşluklar bulunuyor. Boşluklar giderek genişliyor ve ulusal meşruiyet ile insan hakları pahasına bölgesel meşruiyet kazanma girişimi ve hesap vermekten kaçma çabası nedeniyle kabul edilmeleri zorlaşıyor. Ülke yönetimine dışarının onayı ile ulaşmak, altın amaçmış gibi görünüyor. Dışarının onayı ile yönetime gelmeyi isteyenler, bu onayın diğer tüm tarafların Sudan siyaset haritasından silinmesine veya kendi çıkarlarına hizmet etmek için boyun eğmelerine yol açabileceğini hayal ediyor olabilirler. Ama aynı zamanda paramiliter bir yapının isyanı nedeniyle başlarına gelenlerin halk tarafından reddedildiğine dair göstergeler de artıyor. Uluslararası raporlar Darfur ve Hızlı Destek Kuvvetleri lanetini yaşayan çeşitli bölgelerde büyük bir üzüntü ve acı ile birlikte bunu gözlemliyor.
Silahlı Kuvvetlerin boşlukları yüzeyde göründüğünden daha daraltılabilir görünüyor. Dahası Burhan’ın hayırları, belirsiz pozisyonun birçok açısını değiştirmenin ve iyileştirmenin araçlarından biri olarak görülebilir. Ayrıca hak etmeyenlere bir tür insanlık kazandırmaktan kaçındırabilir ki pozisyonlarını yeniden gözden geçirip, belirsiz ve şeffaf olmayan çıkarları değil, ülkenin ve halkın çıkarlarını dikkate almaya yönelsinler.
Burhan’ın hayırları artık açık ve net; ülke dışında gerçekleşecek bir uzlaşıya hayır. Taraflılığı ve herhangi bir askeri isyanı meşrulaştırmayı reddeden kuruluş belgelerini ihlal ettiği kanıtlanmış bölgesel taraflar (maalesef Afrikalılar) ile çalışmaya hayır. Sudan dışında herhangi taraf ile kişisel veya toplu görüşmelere hayır. İsyankar bir tarafın yasalar ile meşrulaştırılmasına hayır. Halka ve millete karşı işlenen korkunç suçların cezasız kalmasına hayır...
Bu hayırlar, sahada ilerleme kaydeden bir rakip karşısında zor durumda olan bir kurum için, imkansızı isteyen bir pozisyon gibi görünebilir. Aynı zamanda istenmeyen, dahası kendisini Tekaddüm diye adlandıran ve savaşın derhal durdurulmasını isteyen siyasi güçlerin geniş bir kesimi tarafından reddedilen, iç ve dış ittifaklara başvurmayı meşrulaştıran bir pozisyon gibi de görünebilir. Ama bir kısmıyla doğru, büyük bir kısmı ise, yolunu kaybedenlere doğruları göstermeyi amaçlayan iki husus var. Eğer Tekaddüm güçleri özellikle Silahlı Kuvvetler içinde eski rejimin kalıntılarının geri dönüşünü reddediyor ve ülkede işlerin düzelmesinin tek koşulunun bu olduğuna inanıyorsa, eski rejimin temel direklerinden birine nasıl statü verebilir?! Amaçlarda ve yöntemlerde şeffaflığı gerektiren çok kritik bir aşamada bu temel bir çelişki sayılmıyor mu? Bu, gerçekten başarısızlığı kanıtlanmış, halkta büyük hüsrana yol açan adımların yeniden değerlendirilmesini gerektiren büyük bir çelişkidir. Devlet kurumlarının arkasında durmak, Sudan'ı iyiye işaret olmayan olasılıklardan korumanın gerçek garantörüdür. Hele ki savaş devam eder, dış müdahaleler genişler, insanların zorluklara dayanma gücü azalır ve bu trajediden kurtulmak için kendilerine hak ettikleri yardımı sağlayanlara olan güvenlerini tamamen kaybederlerse.
Savaşı sona erdirmek için sivil Tekaddüm güçleri ile askeri yapı arasında, düşünce ve uygulamada Sudanlı olacak gerçekçi bir harita geliştirmek üzere görüşmeler yapma seçeneği, bazı bileşenler için psikolojik düzeyde zor görünüyor. Ancak dış desteğe güvenme alternatifinin etkilerinin sınırlı olduğu, ayrıca Sudan'ın en yüksek çıkarlarının devam etmesine izin vermeyen, farklı çıkarlar peşinde koşan alternatifler oldukları kanıtlandığından, tartışmasız en iyisi olmaya devam ediyor.
Siyasette pozisyonları düzeltmek ayıp değil, aksine bilgeliğin ta kendisidir. Onurlu Sudanlı politikacıların bilgeliğine ve askeri liderliğin bilgeliğine olan inanç, Sudan'ın özgür ve birbirine kenetlenmiş bir şekilde kalması, onu bölme ve zenginliklerini yağmalama çabalarına direnmesi için son çare olmaya devam ediyor.