Muhammed Rumeyhi
Araştırmacı yazar, Kuveyt Üniversitesi'nde Sosyoloji profesörü...
TT

Öfke günü ile düşünme günü arasında

Güvenlik Konseyi'nin geçtiğimiz pazartesi günü ateşkes ve yol haritasını uygulamaya başlama kararı almasıyla, Gazze'deki savaş son aşamasına girdi. Şeytan ayrıntıda gizli olduğundan bu yol uzun olabilir.

İsrailli ve Filistinli olmak üzere iki tarafın da mutlak bir anlatısı var. Filistinli, bizim için elverişsiz koşullar altında topraklarımız gasp edildi diyor. İsrailli burayı kendi toprağı olarak görüyor ve güvenilmez bir Avrupa'da zulüm görmeye ve dışlanmaya geri dönmesinin imkânsız olduğunu düşünüyor. Bu keskin kutuplaşma karşısında ne kadar uzun sürerse sürsün bir çatışma dönemi sona erebilir ve bir süre sonra kendi nesnel koşullarıyla yeni bir çatışma dönemi başlayabilir. Peki, Ortadoğu'da çevre ülkelerdeki olayların çoğunu olumsuz yönde etkileyen çatışma ne zaman sona erecek?

Her iki taraf da ya iki devletli çözüm yoluyla ya da hakların ve görevlerin eşit olduğu tek devlet yoluyla toprağı paylaşmaya ikna olduğunda, çatışmayı sona erdirmenin eşiğinde olacağız.

2023-2024 Gazze Savaşı'nın nedenleri, gerekçeleri ve gidişatı ne olursa olsun, sonrası kesinlikle öncesi gibi olmayacak. İki taraf, yani mutlaka mevcut liderlikler değil, onları takip edecek olanlar, ya her şeyi yakıp yıkacak, akan kanı sürdürecek çatışmanın nesiller boyu devam etmesi, ya da mit ve efsanelere dayanan anlatılardan kurtulmayı hem İsrail'in hem de Filistin'in güvenlik taleplerinin karşılıklı olarak tanınmasını gerektiren cesur bir uzlaşı ile bitirilmesi kararını verecek.

Gazze'yi yeniden işgal etmek en başa dönmek anlamına gelir. Hamas'ın Gazze'yi yönetmeye geri dönmesi de aynı şekilde en başa dönmek anlamına gelir. Şu ana kadar yaşananların, büyük fedakarlıklara rağmen, Filistinlilerin İsrail ile ilk kez eşit bir şekilde muhatap olmasını sağladığı doğru. Uluslararası toplumu iki devletli çözüme ikna eden de kısmen bu oldu. Ancak bu çözüm, birleşik ve tanınmış bir Filistin hükümetini gerektiriyor. Tarihsel olarak bu olasılığa kapıyı açmış olması Hamas için yeterli olmalı ama işler o yönde ilerlemiyor. Hamas hem savaşabileceği hem de iktidarı koruyabileceği yanılsaması içinde ve bu da en azından yerinde saymak anlamına geliyor.

Gazze savaşı, İsrail açısından "Filistin davasını tasfiye etme" aşamasını sonlandırdığı gibi, "İsrail'i ortadan kaldırma" düşüncesini de sonlandırdı. Öte yandan Gazze'nin Hamas askeri varlığı sürerken yeniden inşa edilmesi ihtimali, daha önceki çok sayıda yıkım, yeniden imar ve ardından yıkım nedeniyle kimse tarafından kabul edilmeyecektir. Nitekim bu kez yıkım daha büyük ve devasa olduğundan, mevcut liderliğin aynı yaklaşımı ve yıkımın tekrarlanması olasılığı sebebiyle kimse yardımcı olamayacaktır.

Artık hem İsrail hem de Filistin'de “kapalı düşünme” aşamasının sonuna geldik ve bu herkesi öfkeden düşünmeye sevk eden bir aşamadır.

Büyük olasılıkla silahlar sustuktan sonra İsrail tarafı, durumun kapsamlı bir incelemesine tanık olacak. Genel tablo ve bunun devlete verdiği sadece maddi değil, uluslararası kurumların İsrail Devleti hakkında olumsuz pozisyon almasına neden olan manevi, tarihsel hasar da araştırılacak. Ateşten yumruğun, Filistinlileri ulusal çıkarları için çabalamaktan caydırmak konusunda yetersiz kaldığı teyit edilecek. İsrail önemli ve köklü değişimlere tanık olacak ve eğer Filistin tarafında da bu gerçekleşmezse, bu, İsrail'in yerinde kalması için bir bahane olacak.

Bu, aptallık çağından bilgelik çağına geçiştir ve yüz yıl veya daha fazla süren çatışma deneyiminin özüdür.

Küresel düzeydeki siyasi eylem önemini koruyor ve küresel dayanışma hareketine yatırım yapmak organize bir siyasi çaba gerektiriyor. Dünya FKÖ'yü tanıyor ve büyük bir kısmı Hamas'ı bir milis hareketi olarak görüyor. Hamas'ın silahlı bir örgüt olarak kalması, barış için bir engel. Genellikle savaştan sonra askerler ülkeyi yönetmezler. Yönetenler başkalarıdır. Savaş ile yönetimi birbirine bağlamak, Filistinlilerin özgürlüklerini ve devletlerini kazanmaları için bir başka tarihi fırsatın kaçırılmasına yol açabilir.

Ayrıca, bu küresel eylemin duygusal sloganlarla sürdürülmemesi gerekir. ABD (beğensek de beğenmesek de) ana etkin güçtür ve bazılarının ona lanet etmesi, sövüp sayması herhangi bir çözümü yakınlaştırmaz. Bugün ABD kendince sebeplerle Güvenlik Konseyi'nde ateşkesi zorunlu kılan bir BM kararını dayatma yoluna gidiyor. Aynı şekilde, destekleyici Arap güçlerine karşı ima ve iftiralarda bulunmak da siyasi bir hatadır, çünkü bu güçlerin kaybedilmesi Filistin davasını zayıflatır.

Son söz; herhangi bir meselede, fedakarlıkların boyutu kazanımların boyutundan daha büyük ve ciddi ise fedakarlıkları durdurmak gerekir. Gazze yapılan fedakarlıklar çok büyük.