Faysal Muhammed Salih
Sudan eski Enformasyon Bakanı
TT

Kikel laneti ve Sudan'ın bölünmesi

Sudan'daki savaş, kimlik üzerinden şiddet ve öldürülmelerin yaşandığı yeni bir aşamaya girdi. Kabileler içinde seferberlik ve karşı seferberlik aşamasına geçti. Savaş karşıtlarının başından beri korktuğu şey gerçekleşti; savaşın farklı kabile ve etnik gruplar arasında kapsamlı ve arkasında bazı siyasi grupların siyasi ve iktidar hırslarının gizlendiği bir iç savaşa dönüşmesi.

Cezire'nin doğusundaki Butana Ovası bölgesi, bölgenin evlatlarından Ebu Akila Kikel'in Hızlı Destek Kuvvetleri’nden (HDK) ayrılıp ordu saflarına katıldığını duyurmasının ardından bu bölgedeki köy ve küçük beldelerin çoğuna uzanan katliamlara, yerinden etmelere ve yağmalara sahne oldu. Çatışmanın tüm taraflarının atacakları adımları iyi hesaplamadıkları ve bu adıma iyi hazırlanmadıkları görülüyor. Ordu, Kikel’in HDK’den ayrılışını medyada büyük bir coşku ile duyurdu. Ne var ki daha sonra, bölgenin komutanı olan Kikel’in üç araç ve bir grup korumasıyla gelip orduya katıldığı ve bölgenin kalanını HDK’nin intikamına terk ettiği anlaşıldı.

Kikel’in ayrıldığı duyurulur duyurulmaz ve ordu güçleri bölgenin en büyük şehri olan “Tambul” şehrine girer girmez, HDK buraya saldırarak ordu güçlerini kovdu. Daha sonra ordunun zafer kazandığını düşünüp bunu kutlayan sivilleri cezalandırdı. Buna karşılık hükümet uçakları vatandaşları amaçsızca bombalamaya devam ederek onlarca kişiyi öldürdü, HDK de karada yüzlerce kişiyi öldürüp yaraladı ve onları bölgelerinden göç etmeye zorladı.

HDK, Kikel’in ayrılmasına ve kaçmasına tepki olarak bölgenin tüm sakinlerine ve çok sayıda köyüne karşı bir intikam ve tedhiş saldırısı düzenledi. Başta Şükriya kabilesi olmak üzere bölgedeki tüm kabilelere mensup olanlar bu vahşi saldırılarının hedefi haline geldi. Bunun üzerine bölge halkından kabileler ailelerini korumak için seferberlik ilan ettiler. Ordunun, HDK ile doğrudan karşı karşıya savaşmak yerine, ondan geri aldığı Dinder ve Suki şehirlerinin bulunduğu Sinnar ve Mavi Nil cephelerine gücünü yoğunlaştırarak, bu kabilesel seferberliği, seferberliğe çağıran ve kışkırtan konuşmalarla desteklemeyi tercih ettiği görüldü.

Akla pek çok soru geliyor; ordu, Kikel'in ayrılmasının sonuçlarını ve bunun bölge sakinleri üzerindeki yansımalarını neden öngöremedi ve HDK’nin buna vereceği tepkilere ilişkin herhangi bir plan veya vizyon geliştirmedi? Neden Kikel'in ayrılması sanki sadece medyada koparılan bir fırtınadan ibaret gibi kalıp, Butana bölgesindeki askeri dengeleri değiştirmedi? Oysa insanlar Kikel'in tüm bölgenin askeri komutanı olduğu için Cezire bölgesinin doğu ve batısındaki tüm güçleriyle birlikte ayrılıp orduya katıldığını sandılar. Keza Kikel'in ayrılışının getirisi, Cezire’nin doğu bölgesi sakinlerinin ödediği ağır bedele eşit miydi?

Öte yandan HDK’nin eylemlerinin etrafında da soru işaretleri dönüyor; Kikel'in ayrılması sınırlı kaldıysa ve askeri dengeyi değiştirmediyse, HDK neden tüm bölge sakinlerini ve kabilelerini Kikel'in ayrılışından sorumlu tutmaya karar verdi? Neden kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmadan onlara karşı bu tedhiş kampanyasını başlattı ve neden onları kasten köylerinden sürdü ve kovdu?

Bunların hepsi cevabı aranan kafa karıştırıcı sorular ama ortak noktaları, her iki tarafın da bölge halkının hayatını dikkate almadıklarıdır. Ordu, bölge halkını savunmadı ve onları kaderleriyle baş başa bıraktı. HDK de bölgedeki varlığından vazgeçmiş görünüyor, bu nedenle bu misilleme operasyonunu başlattı. Nitekim HDK’nin uzun süre bölgede kalabileceğine kimse inanmıyor.

Bölgeye Kikel laneti çöktü. Bölgenin tüm sakinlerinin ve kabilelerinin hedef alınması, dediğimiz gibi, karşı bir kabilesel ve bölgesel seferberlik başlattı ve bu eğilim halen yükselişte. Bunun, bölgede HDK saflarında savaşan diğer askeri grupların da konumlarını yeniden gözden geçirerek çatışmadan çekilmelerine veya orduya katılmalarına yol açması mümkün.

Bu çatışmaların nihai sonucu, HDK’nin bölgedeki varlığına yönelik kabulü tamamen yitirdikten ve herhangi bir siyasi projesinin olmadığı ortaya çıktıktan sonra bölgeden çekilmesi olacaktır. Cezire ve Sinnar eyaletleri de dahil olmak üzere, Sudan'ın tüm orta bölgesinden geri çekilebilir. Geri çekilen kuvvetler, Darfur ve Kordofan eyaletlerinde bulunan HDK’nin daha büyük kuvvetlerine katılacak ve böylece Sudan'ın kabile ve etnik temelde bölünmesi pratikte sağlanmış olacaktır. Orta ve kuzey bölgeler ordu, milisler ve onlarla müttefik siyasi güçler arasındaki siyasi-askeri ittifakın elinde, Darfur ve Kordofan bölgeleri HDK’nin önderlik ettiği bir kabile ve etnik ittifakın elinde olacaktır. Bu bölgelerde hükümetlerin kuruluşu resmi olarak ilan edilse de edilmese de Sudan'a yakın ülkelerde olduğu gibi bölünme bir oldu bitti olarak devam edecektir.