Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Bu anlaşma neden farklı?

İsrail ile Lübnan arasındaki son ateşkes anlaşmasının, kırk yıldan uzun bir süre önce yapılan ve daha sonraki savaşları önlemede başarısız olan anlaşmaların bir kopyası olduğu doğru... Ancak bu savaş ve bu anlaşma, kendisinden önce gelenlerden farklı ve önümüzdeki yıldan itibaren uygulanmasını görebiliriz. Bana göre bu anlaşma Lübnan'daki çatışma konseptini değiştirecek.

Asıl soru şu: Anlaşmada yeni ve farklı olan ne?

Çoğu değerlendirmenin iddia ettiği gibi İran'ın tavizleri ya da Hizbullah'ın zayıflaması değil, bu kez değişen faktör İsrail'in kendisi.

Geçen yılki 7 Ekim saldırısı İsrail'in caydırıcılık kavramını değiştirdi. İsrail bu saldırıyı, kendisine düşman gruplarla bir arada yaşama sınırının yeniden gözden geçirilmesini gerektiren varoluşsal bir tehdit olarak değerlendirdi. Bu nedenle, Hamas ve Hizbullah'ı ortadan kaldırmaya ve bu iki örgütün Yahudi devletinin varlığını tehdit etmesine izin vermemeye karar verdi.

Mevcut savaşın özelliklerine; boyutuna, türüne ve stratejik liderlerin açıklamalarına bakıldığında, İsrail'in politikasını çimleri biçmekten kökünden sökmeye doğru değiştirdiği açıktır. Daha önce Hizbullah ve Hamas'ın yeteneklerinin gelişmesine izin veriyor ve ardından onları yok etmek için savaşa giriyordu. Geçmişte yaşanan çatışmalar bu şekilde geçici ateşkeslerle sonuçlanmıştı. Bu çatışmada İsrail hedeflerine ulaşma yolunda uzun bir yol kat etti. Hamas'ın işi neredeyse bitti ve belki sivil bir şekilde geri dönebilir. Sekiz hafta içinde Hizbullah'ın lider kadrosu ve cephaneliğinin büyük bölümü ortadan kaldırıldı. Ancak Hizbullah bir ayağı aksak da olsa halen ayakta ve daha önceki savaşlarda yaptığı gibi yok edilen kabiliyetlerini yeniden inşa etmeye ve ortadan kaldırılanların yerine kadrolarını rehabilite etmeye çalışacaktır.

İsrail Hizbullah'ın kökünü kazımaya kararlı olduğunu söylüyor ve anlaşma bunu yapmasını engellemiyor. Anlaşma İsrail'e müdahale etme ve Lübnan semalarında dolaşma hakkı veriyor. Geçişlerin izlenmesi, askerileşmenin önlenmesi ve hükümetin Hizbullah'ın kalan fabrikalarını ve silah depolarını sökmesi gibi açık koşullar içeriyor. Bunun da ötesinde Hizbullah, Lübnan hükümeti aracılığıyla Amerikalıların taahhütlerin uygulanmasını denetlemesini kabul etti.

Bu anlaşma dişlere sahip olması bakımından farklıdır. İran'ın finansmanının ve yeniden silahlanmasının hedef alınmasını sağlayacak ve Suriye ve Irak üzerinden İran koridorunun takip edilmesini meşrulaştıracaktır.

İsrail'in argümanı, daha önce bu görevleri üstlenmiş olan Lübnan devletinin hem sivil hem de askeri olarak derin bir şekilde kök salmış ve tüm ülkeye yayılmış olan Hizbullah'ı ortadan kaldıramayacak kadar zayıf olduğudur. Zira Hizbullah orduda, emniyette, belediye meclislerinde, bankalarda, havaalanında, hükümette ve parlamentoda yer almaktadır. Hizbullah'ın üçte bir engelleme mekanizmasını kendi lehine icat ederek Lübnanlı güçleri Taif Anlaşması’nı değiştirmeye nasıl zorladığını ve böylece üçte birin üçte ikiden daha önemli hale geldiğini hatırlıyoruz. Hizbullah, cumhurbaşkanı, başbakan ve ordu komutanının seçiminde son söze sahip!

İsrail, büyük güçlerin de dolaylı olarak dahil olduğu bölgesel bir çatışmanın ışığında Hizbullah'ın kabiliyetlerini gerçekten ortadan kaldırabilir mi?

İsrail, uzun ve çoklu savaşlar yapabilecek ve kazanabilecek yıkıcı bir bölgesel askeri güç olduğunu gösterdi. Daha önce Lübnan'da Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) ortadan kaldırdı, Suriye'yi Lübnan'da marjinalize etti ve bu kez de Hizbullah'ı ve onu destekleyen güçleri kesin üstünlüğüyle şaşırttı. Mevcut güç dengeleri altında Hizbullah'ın İsrail'i tehdit eden bölgesel bir oyuncu olarak geri dönmesi zor. Ancak Hizbullah'ı silahsızlandırmanın yolu sadece silahsızlandırmak değil, aynı zamanda güçsüzleştirmektir ki bu da daha fazla mermi gerektirecektir.