Beşşar Esed'in 8 Aralık'ta Rusya'ya kaçmasından bu yana, başta Ahmed el-Şara olmak üzere yeni yöneticilere yönelik bir dizi eleştiri ve talep var. Mesele bunların yararlı olup olmamasından ziyade bu eleştirilerin çoğunun gerçeklere dayanmamasıdır. Bunlardan bazılarını burada tartışacağım ve bunlar sadece “buzdağının görünen kısmı”dır.
Örneğin Suriye'de askeri çözüm olmadığı söylenirken, Rusya ve İran'ın varlığına rağmen Esed bir askeri harekatla 12 günde devrildi. Başkan Putin ülkesinin 4 bin İranlı savaşçının tahliyesine yardım ettiğini söyledi.
Baba-oğul rejimi 50 yıldır çoğunluğa karşı suçlar işlerken, şimdi Suriyeli unsurlara, özellikle de azınlıklara güvence verilmesi gerektiği söyleniyor. Yeni yönetimden, Akabe Bildirisi'nde yer alan koşullar da dahil olmak üzere birçok koşulu yerine getirmesi talep ediliyor.
Oysa Esed 24 yıl boyunca hiçbir taahhüdü yerine getirmedi. Bazı Araplar onu İran'dan uzaklaşmaya ikna etmeye çalışırken Esed bu dosyadan en kötü şekilde yararlandı. Yalan söylemeyi siyasetin bir parçası sayarak yalan söyledi ve Rusya'ya kaçtığı ana kadar kendisine çok zaman tanındı.
Baba Esed'in Lübnan'ı yönettiği ve eziyet ettiği, oğul Esed’in suikastlar ve baskılarla Lübnan'a müdahale ettiği, tüm kurumlarını engellediği bilinirken, şimdi yeni Suriye'nin Lübnan'a güvence vermesi gerektiği söyleniyor. Dahası bugün Lübnan için güvence talep edenlerin çoğu hacca gider gibi Esed Şamı’na giderlerdi!
Yeni yönetimin özellikle Irak ile olan sınırlarını güvence altına alması gerektiği de söyleniyor ve dünya biliyor ki Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana Suriye, Irak ile arasındaki Elbukemal Sınır Kapısı üzerinden Irak’a gönderilen silah ve milislerin geçiş noktası oldu. Suriye'deki milislerden korkulduğu söyleniyor, oysa milisler ve özellikle de Haşdi Şabi Güçleri Irak'ta bulunuyor.
Bazıları Suriye ordusunun korunmasının gerekliliğinden bahsediyor ve YouTube, Cemal Abdunnasır ve Enver Sedat'ın eski videolarıyla kendisinin mezhepçi bir ordu olduğunu kanıtlıyor. Kaldı ki 2011'deki devrimden bu yana, ayrılmalar ve kopmalar nedeniyle bir ordu yok.
Ordunun yerini Afgan, Pakistanlı, Iraklı ve Hizbullah milisleri aldı. Dahası 2011'den bu yana Amerikalılar, Ruslar, İranlılar, Türkler, Kürtler ve onlardan önce de İsrailliler arasında bölünmüş olan Suriye'nin şimdi bölünmesinden korkanlar var.
Bazı Suriyeliler için Esed'i Arap kucağına döndürme girişimi, Esed devrilmeden önce Suriye muhalefetinin bölünmesine neden oldu. Bu doğru değil. Muhalefeti bölen şey Rusya, İran ve Türkiye'nin sponsor olduğu Astana Mutabakatıydı ve Arapların bununla hiçbir ilgisi yoktu.
Şu da söyleniyor: Yeni Suriye neden İsrail saldırılarına cevap vermiyor? Oysa Esed rejimi İsraillilere tek bir kurşun sıkmamıştı, hatta “uygun zamanda karşılık verme” ifadesinin yerleşmesini sağlayan Esed'in kendisiydi ve o uygun zaman bir türlü gelmedi.
Buna ilaveten, Hizbullah İsrail'e kendisini Lübnan içinde ve dışında hedef alma hakkı veren bir ateşkes anlaşmasını kabul etti. Milisler, İsrail'in Suriye'de kendilerini hedef almasına rağmen Suriye topraklarından İsraillileri bir kez bile hedef almadılar.
Şera'nın ABD tarafından “terörist” olarak sınıflandırıldığı söyleniyor, Esed de Sezar Yasası kapsamında yer alıyordu. Türkiye'nin Suriye'yi kontrol ettiği söyleniyor ki siyasetin ABC'sinden biri de her boşluğun doldurulmasıdır, çünkü siyaset boşluktan nefret eder. Asıl ihmalse, şu anda Şam'a yardım etmekten kaçınmaktır.
Bu, gerçeklere kısa bir bakıştır ve liste böyle uzayıp gitmektedir.