Mustafa Fahs
TT

İran korkusu ile ABD pervasızlığı arasında

İsrail işgal güçlerinin pervasızlığı ABD'nin pervasızlığından ayrı düşünülemez. Başkan Donald Trump müzakereden yana açıklamalar yaptı ve İran ile yaşanan karmaşık krizi müzakereler yoluyla çözme niyetini defalarca vurguladı. Ancak, Tahran'ın kuşku ve endişelerini arttıran çelişkiler de yok değil. Trump, müzakereleri yaptırımlara bağlıyor ve askerî harekât tehdidinde bulunuyor, başka bir deyişle tüm kartlarını masaya sürüyor.

Trump'ın tek müttefiki Tel Aviv ise İran'ın tehdit olarak gördüğü konvansiyonel, nükleer ve hatta ekonomik askeri tesisler gibi her şeye karşı askeri bir çözüm için bastırıyor. Tel Aviv ile Washington arasındaki, yani Binyamin Netanyahu hükümeti ile Trump yönetimi arasındaki çaba, hedefleri bakımından önceki yönetimin çabalarından radikal bir şekilde farklı; önceki çabalar çoğunlukla çevrelemeye yönelikti, oysa şimdi tüm olasılıklar mümkün... Nitekim Wall Street Journal, istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Başkan Joe Biden döneminin sonlarına doğru İsrail'in Trump yönetiminden İran'a saldırı için destek aradığını yazmıştı.

İran'ın korkusu son derece haklı. Zira Trump ve yönetimi çelişkili ve çok yönlü tutumlar sergiliyor. Bir yandan nükleer anlaşmadan yana olduğunu belirtirken, geçen hafta İran'a karşı sert yaptırım politikasını yeniden uygulayan bir başkanlık genelgesi yayınladı ve önceki başkanlık döneminde olduğu gibi ‘maksimum baskı’ politikasını sürdürme niyetini yineledi. Öte yandan Tahran'ın seçeneklerini daraltarak iki seçeneği olduğunu söyledi: Ya öncekinden farklı yazılı bir anlaşma ya da askeri saldırı. Bu durum İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve müzakere ekibini çileden çıkardı. Pezeşkiyan, İran Devrimi'nin 46’ncı yıldönümünde durumu şu sözlerle özetledi: “Eğer ABD müzakereler konusunda samimiyse neden bize yaptırım uyguladı?”

İran'ın nükleer tesislerine yönelik askerî harekât tehditlerine ilk kez tanık olmuyoruz. Bununla birlikte, tehdit bu kez ciddi görünüyor. Başkan Trump'a göre mevcut İran yönetimi panik ve endişe içinde. Fox News'e verdiği demeçte Trump, ‘İran paniği’ olarak tanımladığı durumu, 26 Ekim 2024'te işgalci İsrail'in İran'ın hava savunma sistemini vurmasıyla ilişkilendirdi ve ‘Tahran'ın bombalanmamak için umutsuzca bir anlaşmaya varmak istediğini’ iddia etti.

İran yönetimi Trump'ın kendileriyle ‘teslim olma’ pazarlığı yapmak istediğinin farkında. Trump, İran'ın tüm konvansiyonel, balistik ve nükleer kabiliyetlerinin yanı sıra bölgesel nüfuzunu da kapsayan bir anlaşma istiyor. Bu durum Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) İstihbarat Koruma Teşkilatı Başkanı Tümgeneral Mecid Hadimi'yi ‘Trump'ın müzakere konusuna hile ve kurnazlıkla yaklaştığını ve İran'ın nükleer programını, füze sistemini ve konvansiyonel silahlarını ortadan kaldırmaya çalıştığını’ söylemeye itti. Hadimi ayrıca, Washington ile müzakerelerin giderek daha tehlikeli bir hal aldığına dikkat çekti.