Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Yalanlar

Geçen hafta dikkat çeken iki şey yaşandı; bunlardan ilki, Reuters'in Ürdün Kralı İkinci Abdullah'ın Başkan Donald Trump ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşme sırasında yaptığı açıklamalara ilişkin yanıltıcı haberler yayınladığını bir hafta sonra itiraf etmesiydi. Bunun etrafında sözde bir yaygara koparıldı ve hiçbir tepki verilmedi!

İkincisi, Hamas lideri Usame Hamdan’ın, Beşşar Esed'in devrilmesinin direnişin kayıpları arasında yer aldığını ve bunların telafi edilebilecek kayıplar olduğunu söylemesiydi. Hamdan’ın özellikle Suriyelilerden aldığı haklı eleştirilerin ardından Hamas, takipçileri aracılığıyla karşılık verdi ama nasıl?

Elbette ne Hamdan ne de Hamas özür diledi ama hemen sosyal medyada Hamdan'ın elindeki kağıtta yazılanları okuduğuna dair yanıltıcı bir kampanya başlatıldı. Kampanya onun baskı altında olduğunu ima ederken , bazıları da ses ve görüntü olarak var olmasına rağmen yalan bir şekilde sözlerinin kırpılmış olduğunu söyledi!

Hamas'ın bu hikayesine gelince, Hamas'taki kusurun yapısal olduğunu, düzeltmeyi umanların yanılgı içinde olduğunu herkesin bilmesi için, kim olursa olsun liderlerine ve hatta destekçilerine başka bir kimse değil, Kasım Süleymani ve Hasan Nasrallah hakkındaki görüşlerini sormak yeterlidir.

Pekala meselemiz bu değil, asıl mesele şu anda yayılan yalanlar kampanyasına ya da 2009'dan bu yana aynı kara para aklama ve itibar aklama gibi “haber aklama” olarak adlandırdığım sürece karşı durmak gerektiğidir. Zira bu, özellikle direniş iddiasında bulunanlar arasında popüler bir ürün.

Macera ekseni ve Esed rejiminin kayıplarından sonra şimdi en öne çıkan yalanlardan biri, ilk olarak Lübnan’da devletin Amerikan vesayeti altına girdiği söylemidir. Bu bir yalandır, aksine Lübnan devleti İran'ın vesayeti altındaydı ve şimdi de düzenlemeler ve kanunlarla yönetilen uluslararası topluma katılmaya çalışıyor.

Bu düzenlemeler, güvenlik bilgilerinin paylaşılması, havalimanları da dahil olmak üzere sınırların kontrol edilmesi, kara para aklama ve insan kaçakçılığı ile mücadele, terörist bireylerin ve örgütlerin hareket özgürlüğünün engellenmesi ve çok daha fazlası anlamına geliyor.

Hamas'a dönecek olursak, yalanlarının arasında zafer iddiası da var ve bu bir yanılsama değil, aksine kazananın Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam etmeyi, imar fonlarının yönetimini denetlemeyi hak ettiğini söylemektedir. Onlara, öyleyse galibin neden yeniden inşa için para istediğini sorsanız, sizi kafir ve hain deklare eder, en iğrenç hakaretleri ederler.

Eski ve yeni bir diğer yalansa şudur; İran'ın bir projesi var, peki Arap projesi nerede? Peki, ABD ve Rusya'nın dünyanın en tehlikeli savaşını bitirmek için Suudi Arabistan topraklarında buluştuğunu fark ettiniz mi beyler diye sorduğunuzda, kimse size cevap vermeyecek ve kandırma başlayacaktır.

Üçüncü ya da dördüncü yalan, sayısını siz belirleyin, Esed kaçtıktan sonra İsrailliler Suriye’de istediklerini yapıyorlar, Ahmed el-Şara neden İsrail ile savaşmıyor? Bu insanlara İsrail'in yalnızca geçen yıl Esed rejimine, tüm Suriye topraklarında İranlılara ve Hizbullah'a kaç kez hava saldırısı düzenlediğini ve Şam Havaalanını kaç kez ulaşıma kapattırdığını sorun.

Ayrıca şunu da sorun: İsrail'i bölgeye Hamas, Hizbullah ve tüm İran milislerinden başka kim getirdi? Tabii ki bir cevap duymayacaksınız.

En büyük kurnazlıksa, bu yalanları tekrarlayan, bunların tanıtımını yapan, insanları bunlara inandırmaya çalışanların, milyarlarca dolar harcanan kurumlar, akademisyenler, aydınlar, kadın-erkek gazeteciler, aktörler ve aktrisler ve sözde dindarlar olmasıdır.

Bunlar yayılan yalanlardan bir nebzedir. Kamusal alan inanması imkânsız başkaları ile doludur.