Cuma Bukleyb
TT

Tarih ile buluşma nasıl ertelendi?

Politikacıların ve liderlerin tarih ile belirlenen buluşmaları yeni bir şey değil. Çeşitli ve çok sayıda olmalarına rağmen nadiren gerçekleşirler, çünkü tarihin kendine has süreçleri ve karmaşık hesapları vardır. Tarih ile buluşmaların tamamı olmasa da yarısı gerçekleşmiş olsaydı, içinde yaşadığımız dünya bu şekilde olmazdı.

Siyasette tarih ile buluşma, hayaller kategorisine girer. Her insan gibi siyasetçilerin de hayal kurma ve hayallerini açıklama hakkı var. Bu hayallerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ise pek çok şeyin iç içe geçtiği ve kontrol dışında olan başka bir konu. Fransız Marine Le Pen'in tarih ile buluşması da bunun bir örneği.

Yukarıdaki başlık doğrudan, yalnızca Fransa değil, belki de Avrupa arenasında kimsenin süreçlerini ve yansımalarını tahmin edemeyeceği siyasi sonuçları olan tarihi bir Fransız adli olayına atıfta bulunuyor. Olayın merkezinde aşırı sağ olarak sınıflandırılan Ulusal Birlik Partisi'nin Başkanı Marine Le Pen yer alıyor. Geçtiğimiz Pazartesi günü bir Fransız mahkemesi, kendisini Avrupa Birliği fonlarından 4 milyon avroyu kötüye kullanarak zimmetine geçirmekten suçlu buldu. Sayın Le Pen, 24 ismin yer aldığı sanık listesinin başında yer alıyor. Fransa ve Belçika'daki savcılar olayı 2009'dan bu yana soruşturuyor. Mahkeme hakkında dört yıl hapis cezası, 100 bin avro para cezası ve 5 yıl süreyle siyasetten derhal men etme cezası verdi! Marine Le Pen hapse girmeyecek ve cezasının yarısını evinde, diğer yarısını ise eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy gibi sürekli denetim altında geçirecek.

Mahkemenin kararı, taraftarları tarafından, 2027’de yapılacak olan Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri ile beklenen buluşmasını ertelemeye yönelik siyasi saiklere dayanan bir yargı müdahalesi olarak değerlendirildi. Zira kamuoyu yoklamaları Le Pen’in cumhurbaşkanlığını kazanacağını ve aşırı sağın iktidara geleceğini gösteriyor.

Fransa'daki dramatik olay, Türkiye'deki benzer bir olaydan birkaç gün sonra gerçekleşti. 23 Mart'ta Türk yargı makamları, İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nu aralarında mezun olduktan 31 yıl sonra sahte olduğu ortaya çıkan (!) diploması ile ilgili suçlamanın da yer aldığı çok sayıda yolsuzluk suçlamasıyla tutukladı ve cezaevine gönderdi. Medyada çıkan çeşitli haberler, tutuklama ve hapis cezasının ardında siyasi etmenler olduğuna dikkat çekiyorlar. Buna göre amaç; 2028'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasını engellemek.

Bundan önce Romanya'da da benzer bir olayı medyadan takip etmiştik. Aşırı sağ kategorisinde sınıflandırılan bir cumhurbaşkanı adayı seçimlerin ilk turunu geçtikten sonra, Bükreş'teki Anayasa Mahkemesi’nin ikinci ve son turda yarışmasını engelleyen bir karar almasının ardından seçim yarışının dışında kalmıştı. Kararın ardındaki siyasi nedenler uluslararası basında geniş çapta ele alındı ve amacın onu yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaktan mahrum bırakmak olduğu söylendi.

Bundan önce ABD’de daha dramatik bir olayı takip etmiştik. Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Donald Trump'a suçlamaların yöneltildiğini ve New York'ta bir mahkeme salonunda bizzat yargıç karşısına çıktığını izlemiştik. Bu dava, kendisine karşı açılan birçok dava ve suçlamanın yer aldığı dosyalardan sadece biriydi. Ancak başkan adayı Trump, benzeri görülmemiş bir şans eseri, yolu üzerindeki tüm engelleri aştı. Seçimlere girdi, tarihle buluşmayı başardı ve dünyayı tepetaklak etti.

İşin ironik yanı, Marine Le Pen hakkındaki mahkeme kararının Fransız yargısını suçlamaların hedefi haline getirmesiydi. Fransa ve dışındaki aşırı sağ liderler, mahkeme kararını, aşırı sağın iktidara gelmesini engellemeyi amaçlayan siyasi etmenlere bağladı.

Fransız ve dış basında çıkan haberler, Marine Le Pen'i siyasetten hemen men ettiği için bu olayın önemli ve büyük olduğu konusunda hemfikir. Le Pen’in şansına karar, seçimlerde şansının döndüğü, partisinin son parlamento seçimlerinde elde ettiği başarının ardından “tarihle buluşma” olarak tanımlanan başarısına çok yaklaştığı bir dönemde geldi. Söz konusu seçimlerde Le Pen ve partisi, Cumhurbaşkanı Macron ve partisinin popülaritesindeki düşüş karşısında parlamentoda en fazla sandalyeyi kazanmıştı.

Hakkındaki mahkeme kararı temyize götürülebilir. Basında çıkan haberler bu kararın, suça dair delillerden hiçbir şekilde yoksun olmadığının altını çiziyor. Fransız yargı makamları değerlendirmenin 2026 yazında sona ereceğini belirtti. Bu da kararın temyiz edilebileceği anlamına geliyor. Böylece seçimlerde başarılı olması ve 2027'de Elysee Sarayı'na zaferle girmesi mümkün. Bu durumda Fransa, aşırı sağın öncülüğünde yeni bir tarihi siyasi döneme başlayabilir. Öte yandan yine şansız olup, tarihle buluşmasını da kaçırabilir.