Donald Trump, dünyanın en az bilinen adası olan Grönland'ı birkaç gün içinde en ünlü ada haline getirdi. Keşfedildiği günden bu yana buzlu kayalıklar arasında tamamen unutulmuş bir adadan, her yerde konuşulan bir adaya dönüştürdü. Bağlı olduğu Danimarka ile kendisini isteyen ABD arasındaki bağımsızlığına yönelik bir çekişme kapsamında siyasi ve hatta “milli” bir mesele haline geldi.
Onlarca yıl boyunca dünyanın en büyük buz parçası olarak kaldıktan sonra, önemli gazete manşetlerine konu olmaya başladı ve olmaya da devam ediyor. Bunun üzerine buraya gazeteciler akın etti. Ama dünyanın en büyük adasında otel sayısı az, oda sayısı az, misafir sayısı az olduğu için gazeteciler çoğu zaman bir otel odası bulamıyorlar.
Adanın başkenti Nuuk'a gelen son özel temsilci, London Review of Books temsilcisi İngiliz yazar James Meek’di. Anlattığına göre Danimarka'dan 4 saatlik bir uçuşun ardından, Airbus marka uçak alçalmaya başladı. Aynı anda etrafını korkunç bir fırtına sardı. Pilot alçalmaya çalışıyor, uçak ise sarsılarak yükseliyordu. Sonunda pilot yolculara şu anonsu yaptı: “Gerçekten zor bir durumdayız ve Reykjavik'e (İzlanda'nın başkenti) uçmaktan, orada yakıt ikmali yapmaktan ve yarın buraya dönmeye çalışmaktan başka seçeneğimiz yok gibi görünüyor”. Ancak cümlesini bitirmeden önce rüzgar aniden dindi ve Airbus, yaklaşık 130 yolcunun alkışları ve övgü sözleri arasında yumuşak bir iniş gerçekleştirdi.
Gazetecilik normlarına göre, özel temsilci bir şehre geldiğinde meslektaşlarıyla bir araya gelerek son gelişmeleri onlardan öğrenmek ister. James Meek'in ise Jeff adında emekli bir müteahhit dışında konuşabileceği kimse yoktu. Jeff, ona adanın Donald Trump'ın ABD'nin “adayı bir şekilde ilhak edeceği” açıklamasının yarattığı kargaşadan çok rahatsız olduğunu söylüyor. Danimarka ile 300 yıllık dostane ilişkilerden sonra insanlar arasında kaygının gerçekten yayıldığını belirtiyor. Ama Meek’in aktardığına göre adada günlük hayat her zamanki gibi devam ediyor. Meek örnek göstereceği sıradan bir aile arıyor ve bu aileyi ülkenin üçüncü büyük şehri olan Odense'de buluyor. Bu ailenin babası iki çocuklu ve adadaki en iyi ulaşım aracı olan kızağa koşacak 18 köpeği olan bir genç adam. Balıkçılık ve balina avcılığıyla uğraşıyor ve bunları limandaki kooperatife satıyor. Köpeklerine yiyecek olarak fokları, ailesi içinse dağ keçilerini avlıyor. Yıllık geliri yaklaşık olarak 75 bin sterlin.
Peki, bu beyaz örtüde hayat sıkıcı değil mi? Etrafta keçilerden, ayılardan ve bir çocuk okulundan başka hiçbir şey görünmüyor diye soruyor Meek.
Genç adam, “Elbette sıkıcı. Ama biz bu monotonluğu yılda bir kez kırıyoruz. Sıcak bir yere gidiyoruz. Buzulların yerini çöl alıyor. Bu yıl beşinci kez gideceğiz” diye cevap veriyor. Meek “ama bana orasının neresi olduğunu söylemedin?” dediğinde, “Tahmin ettiğini sandım. Elbette Dubai” diye karşılık veriyor.