Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Gazze ateşkesi yolundaki mayınlar

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze için yakın zamanda bir ateşkes anlaşmasına varılacağına dair açıklamalarına rağmen, Gazze ve mazlum halkının acılarını sona erdirecek bir atılıma dair gerçek bir umut belirtisi yok. İsrail, tüm dünyanın gözü önünde, kesintisiz bombardıman, açlık ve altyapıdan geri kalanı yerle bir etme yoluyla sistematik bir soykırım politikası uyguluyor. Bu da Gazze’yi açık bir toplu mezara dönüştürdü. Sakinlerini yerinden etme hedefi artık hiçbir diplomatik dille kamufle edilmiyor, aksine Filistin halkına karşı, net bir şekilde, tam bir şiddet ve vahşetle sahada uygulanan açık bir politikaya dönüştü.

Yetersiz beslenme ve Gazze’ye yönelik kasıtlı aç bırakma politikasının bir sonucu olarak bir kısmı iskelete dönüşmüş çocukların görüntüleri, yardım dağıtım merkezlerinin etrafındaki İsrail kurşunlarının kurbanlarının görüntüleri, küresel vicdanı, sivilleri kurtarmak için derhal bir ateşkesle bu trajediyi sona erdirmesi için İsrail'e ciddi bir baskı yapacak şekilde harekete geçirmiyor. Acil olan ateşkesten sonra, Gazze’nin yönetimiyle ilgili uzlaşılara, ardından da Filistin halkının trajedisini sona erdirebilecek tek nihai çözüm olan iki devlet ilkesine dayalı kalıcı bir siyasi çözüme ulaşılması için İsrail’e baskı yapılmalı.

1,7 milyondan fazla insan, yaşam için en temel gereksinimlerden bile yoksun geçici kamplarda, zorla göç ettirme koşulları altında yaşıyor. Temiz su, yeterli yiyecek ve kayda değer hiçbir tıbbi hizmet yok. Sağlık örgütleri, yazın başlamasıyla birlikte, su kirliliği, yetersiz sanitasyon ve sıcak hava dalgası ile birlikte gerekli ilaç ve tedavilerdeki ciddi yetersizliğin, menenjit, kolera ve tifo gibi daha fazla salgına yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Ayrıca, devam eden İsrail ablukası ve yolların ve sınır kapılarının tahrip edilmesi insani yardım girişlerini neredeyse tamamen felç etti. İsrail açlığı bir savaş aracı olarak kullanıyor. Uluslararası insani hukuku açıkça ihlal ederek yine açlığı zorla göç ettirme için bir baskı aracı olarak kullanıyor. ABD ve İsrail tarafından finanse edilen Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından işletilen gıda dağıtım merkezlerinin ölüm tuzaklarından başka bir şey olmadığı da açıkça ortaya çıktı. Bu nedenle 130 uluslararası örgüt, yardım merkezlerinin yakınında toplanmış haldeyken 500'den fazla Filistinlinin öldürülmesinin ardından bu vakfın kapatılması, tanınmış uluslararası mekanizmalar ve örgütler aracılığıyla yardımların yeniden başlatılması çağrısında bulundu. Zira İsrailli Haaretz gazetesinin yakın zamanda ortaya koyduğu gibi, İsrailli askerler yardım dağıtım noktaları yakınındaki silahsız Filistinlilere hiçbir gerekçe göstermeden, sadece emirleri uygulayarak rutin olarak ateş açıyorlar.

Bu trajik koşullar ortasında, Trump ve Netanyahu arasında önümüzdeki pazartesi günü yapılması planlanan görüşme, Hamas ve İsrail arasındaki müzakerelerdeki çıkmaza son verecek bir dönüm noktası olarak tanıtılıyor. Nobel Barış Ödülü'nü almayı umut eden ABD Başkanı, Netanyahu ile yapacağı görüşme için beklentileri yükseltti ve konuğuna baskı yapacağını, Gazze'de ateşkes sağlanması için ona karşı çok katı olacağını söyledi. İsrail'in ateşkes için gerekli koşulları kabul ettiğini de sözlerine ekledi. Bu “anlaşmanın” detayları henüz bilinmiyor ama kendisi ile ilgili sızdırılanlar pek de iyimser olmaya teşvik etmiyor. Sızdırılanlara göre, ateşkes 60 gün sürecek ve bu süre zarfında İsrail ile Hamas arasında rehineler ve tutuklular takas edilecek. Hamas ateşkes süresi içinde silahsızlandırılmazsa, İsrail, ABD onayıyla savaşı yeniden başlatma hakkına sahip olacak.

Bu yazının yazıldığı ana kadar Hamas, bu teklife henüz bir yanıt vermemişti ama daha önce silahsızlandırılmasının kırmızı çizgi olduğunu belirtmişti. Ayrıca, silahsızlandırma mekanizması veya bunu kimin üstleneceği konusunda herhangi bir detay da yok. Hamas ayrıca, geçici bir ateşkes karşılığında askeri altyapısının dağıtılmasını kabul edemeyeceğini de söylüyor. Ateşkesin, İsrail'in Gazze'den tamamen çekilmesi, ablukanın kaldırılması ve insani yardım ve yeniden inşa garantisiyle birlikte olması gerektiğinde diretiyor.

Açıkçası, savaşı sona erdirecek bir anlaşma bir yana, bir “ateşkes” anlaşmasına varma yolunda birçok engel ve tuzak var. Kendi hesapları, başının üzerinde asılı duran yargılanma kılıcı, fanatik müttefiklerinin aşırı söylemleriyle hareket eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın kabul etmesi zor koşullar üzerinde ısrar ediyor. Netanyahu, tüm İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasına ek olarak, Hamas'ın askeri altyapısının dağıtılmasını, uluslararası Arap gücü tarafından yürütülecek sıkı saha denetimleri yoluyla hareketin gelecekte yeniden silahlanmasını önleyecek uluslararası garantiler istiyor. Bunlar askeri yönden öne sürülen koşullar. Gazze'deki siyasi düzenlemelere gelince, Netanyahu hükümeti, Ramallah'taki Filistin Otoritesi veya Hamas'tan bağımsız olarak Gazze’yi Filistinli ailelerden ve aşiretlerden oluşan güçlerin yönetmesini istiyor.

Uçurum halen geniş ve dengeli tavizler dayatan kapsamlı bir girişimin yokluğunda, müzakereler kısır bir döngü içinde dönmeyi sürdürüyor. Gazze'deki Filistin halkıysa en büyük kaybeden olmaya devam ediyor. Ateşkesin geciktiği her gün daha fazla ölü, daha fazla yetim, daha fazla yıkım ve daha fazla acı demek.

Çözümün anahtarını kimse tek başına elinde tutmuyor, ancak dünya isterse ve Gazze'yi sadece bir güvenlik sorunu olarak değil, insani bir trajedi olarak görmeye karar verirse, bu trajediyi durdurma gücüne sahip.