Yasir Abdulaziz
TT

Yaşadığımız haber trajedisi!

Birçok kişi, sahte haberlerin küresel iletişim alanına hakim olmasının ne kadar tehlikeli olduğunu kanıtlamaya çalışacak. Bazı eleştirmenler, halkın artık doğru bilgileri yanıltıcı olanlardan ayırt edemediği bir “hakikat sonrası çağda” yaşadığımızı söyleyecek kadar ileri gidecek. Ancak tüm bunlar, dünyanın şu anda yaşadığı haber trajedisini tarif etmeye yetmeyecek.

Dünya, kelimenin tam anlamıyla bir haber trajedisi yaşıyor. Bunun nedeni sadece bize ulaşan haberlerin sürekli manipülasyona maruz kalan yanlış bilgilere dayanması nedeniyle kendisine inancımızın sarsılması değil, bir diğer neden de bazı resmi kurumların ve üst düzey yetkililerin yalan üretimi sürecinin bir parçası haline gelmiş olması.

Temmuz ayında, ABD Başkanı Donald Trump, yapay zeka teknikleri kullanılarak oluşturulmuş bir sahne ile eski Başkan Barack Obama'nın Oval Ofis'te “tutuklandığı” anı gösteren sahte bir video yayınladığında dünya şaşkına döndü. Videonun ilerleyen anlarında Obama'nın bir hücrede turuncu bir hapishane tulumu giydiği görülüyordu.

Eski Başkan Joe Biden'ın bu konuda yaptıklarını da unutamayız. Ekim 2023'te, Hamas’ın o ayın başlarında Gazze Şeridi sınırına düzenlediği saldırıda, Hamas üyeleri tarafından başları kesilen İsrailli çocukların görüntülerini gördüğünü açıklamıştı. Bu iddianın asılsız olduğu kanıtlandı.

Artık her iki haberin de uydurma olduğunu biliyoruz, ancak birçok kişi bu söylentilere yayınlandıkları anda inandı ve yanlış bilginin bir başkanlık üretimi haline de geldiğinin, sahte haberlerin sıradan insanları manipüle ettiği gibi, en üst düzey seçkinleri de pas geçmediğinin farkında olmadan, bunlara dayanarak pozisyonlar oluşturdu.

Sahte haberlerin savaşlar, çatışmalar ve siyasi rekabetler ile uzun bir geçmişi bulunuyor. Bu tarihin bir sayfasında, artık yanlış bilginin genellikle bir savaş aracı ve çoğu durumda şiddet ve huzursuzluğu ateşlemenin bir yolu olduğunu belirten ifadeler de yer alacak.

Bu değerlendirme, yalnızca günümüzün karmaşık iletişim ortamıyla sınırlı değil, aynı zamanda daha basit ve daha az karmaşık iletişim ortamlarını da kapsıyor. Savaşların, çatışmaların ve rakip taraflar arasındaki siyasi gerilimlerin tarihini inceleyen araştırmacılar, sahte haberlerin bu olayları tetikleyen faktörlerden veya bunların yaygınlaşması ve yayılmasının gerekçelerinden biri olduğu sonucuna ulaştılar.

Belki de siyasi bir çözüme olan umudu yok etmek yahut çatışmaların sürmesini ve yoğunlaşmasını sağlamak amacıyla en uç noktalarına gitmek için gerekli psikolojik ortamı yaratma görevini üstlenen sahte haberlerin açık katkısı olmadan, savaşı, çatışmayı başlatma veya huzursuzluğu körükleme iradesinin olmayacağı söylenebilir.

Sahte haber sorunu ve yarattığı zorluklar, yayılmasına ve artan etkisine güçlü bir şekilde katkıda bulunan iki temel faktör olan sosyal medya ve yapay zeka kapsamlı bir şekilde incelenmeden ele alınamaz.

Aynı zamanda önemli avantajlara ve muazzam fırsatlara sahip olan bu iki faktör sayesinde, sahte haberler önemli bir güç ve üstün bir yayılma ve etkileme yeteneği kazanıyor.

Sahte haberlerin sosyal medya üzerindeki etkileri, güçlü ikna edici araçları ve daha geniş yayılma kapasitesiyle daha da kötüleşti. Yapay zekâ ise bunlara yeni ve belirleyici bir enerji kazandırdı.

Bu olguyu tamamen ortadan kaldırmak zor olsa da sahte haberlerin etkisini sınırlamak, söylentileri azaltmak ve risklerini mümkün olan en üst düzeyde kontrol altına almak için atılabilecek birkaç adım var.

Bu adımlardan ilki, hükümetlerin, kurumların ve kitle iletişim araçlarının yalnızca yanlış haberleri reddetmekle kalmayıp, aynı zamanda kamuoyunu ilgilendiren konular ve meseleler hakkında güvenilir kaynaklardan sürekli olarak doğru bilgiler sağlayarak daha fazla bilgilendirme çabası göstermesi gerekliliğidir.

Bir diğer adım, sosyal medyada mevcut verilerin işlenmesini düzenlemek ve varsa, bunlardan gerçekleri ayıklama yöntemlerini açıklığa kavuşturmak için profesyonel yönergeler yayınlama gerekliliğidir. Buna ilave olarak, elbette, bu ciddi kusurla yüzleşmeyi kendilerine görev edinen medya kuruluşları doğrulama ve gerçek kontrol çalışmaları yürütmelidirler.

Bu adımlardan en önemlisi ise “geleneksel” medya sektörünü güçlendirme ve ona hak ettiği özgürlüğü, çeşitliliği ve farklılığı sağlama gerekliliğidir. Çünkü bu alandaki her gerileme, sahte haberler için bir fırsat yaratıyor, performansı denetim ve değerlendirmeye tabi tutulamayan yeni ve popüler medya aracılığıyla yanlış bilgilendirme eğilimini pekiştiriyor.

Medya okuryazarlığı programları aracılığıyla dünya genelinde sıradan halkın algılama yeteneklerini geliştirmek de çok önemli, çünkü yalanların yayılmasına izin vermek, bilgi güvenini zedeleyecek ve dünyayı bir yalanlar denizinde boğacaktır.