Birkaç gün önce, tanınmış Mısırlı solcu romancı ve aktivist Sunullah İbrahim seksenli yaşlarda vefat etti. Mısır'da liberalizmin altın çağı olan 1937 yılında doğmuştu.
“Ağustos Yıldızı”, “Şeref”, “O Koku” gibi romanlarıyla edebiyat sahnesinde zengin ve seçkin eserlere imza atmış, ideolojisine bağlı bir edebi simgeydi.
Cezaevi dünyasını anlatan romanlarından birini okumuştum, zira kendisi “dava” uğruna acı ya da tatlı hapse atılma tecrübesini tatmıştı. Bu romandaki alaycı bir sahneyi hatırlıyorum; mahkumlar arasında muhalif bir doktor da bulunuyordu ve hücresinden bağırarak, diğer mahkumları cezaevinin yiyecek bölümünden gelen şeyleri, tam hatırlamıyorum yiyecek veya ilaçları, zararlı bir madde içerdiği gerekçesiyle yememeleri konusunda uyarıyordu. Komünistlerden nefret eden ve bu komünist doktorun da bu maddeden dolayı öfkeli olduğunu gören bir başka mahkum, kendisine onu daha da öfkelendiren bir yanıt veriyordu.
Sunullah İbrahim'i bazıları sol görüşlü bir muhalif aktivist olarak hatırlar ve özellikle 2003'teki meşhur hadise sebebiyle övgüyle anar. Söz konusu hadise, Mısır Opera Binası'ndaki Büyük Sahne’nin ortasında durup, tüm kültür liderlerinin önünde direniş gerekçesiyle kendisine verilen ödülü almayı reddetmesiydi.
O dönemde bir grup Suudi Arabistanlı entelektüel ve aktivist, İbrahim'i öven bir dayanışma bildirisi yayınlamıştı. Tanınmış Suudi Arabistanlı eleştirmen ve yazar Ali el-Umaym, bildiriyi yorumlayarak dilini sıradan ve karikatüristik olarak nitelendirmişti. Ayrıca, Sunullah İbrahim’in bu eyleminin sansasyonel bir haber olarak ele alınabilecek ve günlük veya haftalık bir makalenin konusu olabilecek bir medyatik mesele olduğunu, yerel, ulusal ve dini konularda açıklamalarda bulunan bir grup aktivist ile Suudi Arabistanlı aydın ve akademisyenlerin yayınlayacağı bir bildirinin konusu olmaya değmediğini de belirtmişti.
Ali el-Umaym ayrıca Sunullah'ın Körfez Sultan el-Uveys Ödülü'nü kabul etmiş olması göz önüne alındığında, Mısırlı ödülü reddetmesini bir çelişki olarak değerlendirmişti.
Sunullah İbrahim, Abdunnasır döneminde hapsedilmesine rağmen, iktidarı sırasındaki sosyalist eğilimlerinden dolayı onu övdü, serbest olduğu Sedat ve Mübarek dönemleriniyse eleştirdi.
1967'de cezaevinden çıktıktan sonra İbrahim, Mısır Haber Ajansı'nda gazetecilik yaptı. 1968'de Alman Haber Ajansı'nda çalışmak üzere Berlin'e gitti, ardından üç yıl boyunca sinematografi eğitimi aldığı Moskova'ya gitti.
1959-1964 yılları arasında komünist bir örgüt olan HADITO'ya (Ulusal Kurtuluş Hareketi) üye olduğu suçlamasıyla tutuklandı.
Mısırlı komünist romancı Sunullah İbrahim'in ölümünden sonra yapılan bu tartışmalar, zihni zenginleştirmek, canlı ve enerjik tutmak için hafızayı koruma ve Arap kültürel “gerçekleri” düzenleme gerekliliğini ortaya koyuyor.