Abdullah Utaybi
Suudi Arabistanlı yazar. İslami akımlar araştırmacısı
TT

Hamas'tan sonra Filistin

Geleceği öngörmek önemlidir ve kendi araçları, göstergeleri ve kurumları olan büyük bir bilimdir. Ancak, şekillenebilmesi için onu destekleyecek ve sürdürecek tarihsel, toplumsal ve gerçekçi bilgilere, sayılarla yönlendirecek istatistiklere, hedef ve amaçları konusunda aydınlatacak bir görüşe sürekli ihtiyaç duyar. Bu, değerini hiçbir şekilde azaltmaz; aksine, bilimler, karar vericiler ve liderler arasındaki konumunu ve etkisini artırır.

Bir bilim olarak “gelecek öngörüsü”, insanlık tarihindeki yeni devrimin ilk halkalarını temsil eden “yapay zeka”dan çok da farklı değil. Her ikisinin de onları programlayacak, onlara bilgi, düşünme çerçevesi ve görüş sunacak, hedeflerini ve amaçlarını tanımlayacak, onları geçmiş deneyimler ve tarih hakkında aydınlatacak, düşünmenin veya kararların sonuçlarının anlamını anlamalarını sağlayacak birine şiddetle ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, bunlar iki harika bilim veya buluştur ve insanlığın geleceği üzerinde önemli bir etkiye sahip olacaklardır, fakat onları yöneten ve girdilerine dayanarak çıktılarını kontrol edenlere bağımlıdırlar ve bağımlı kalmaya devam edeceklerdir. Eski Araplar “Kılıç, ustasının elinde değerlidir” demiştir.

Bunlar, dünya çapında birçok karar vericiyi, sermaye sahibini, yatırımcıyı ve “dinleyicilerin talep ettiği” türden düşünür ve entelektüelleri domine eden propaganda ve “sistematik önemsizleştirme” dalgalarından çok uzak, bilimsel gerçeklerdir. Bu düşünür ve entelektüeller, hakikati gösterme, aydınlatma veya faydalı cevaplara ulaşmak için geçerli sorular sormayı öğretme konusunda hiçbir sorumluluk duygusu taşımadan, güçlülere, zenginlere ve kitlelere, onları memnun eden, duygularına ve coşkularına hitap eden bir şekilde bakarlar.

7 Ekim 2023'te Gazze'de olanlar neden yaşandı? Hamas bu tarihi çılgınlığı neden yaptı? Akılda tutulması gereken birkaç nokta var. Birincisi, Netanyahu bağımsız bir Filistin devleti fikrini reddetti, reddetmeye devam ediyor ve reddetmeye devam edecek. İkincisi, Filistin davasının çözülmesini istemeyen iki bölgesel eksen var. Dahası bu eksenler “siyasal İslam grupları” ve “şiddet yanlısı dini örgütleri” kullanarak Arap ülkelerine sızmaya ve onları çökertmeye aktif olarak çalıştılar. Bu eksenlerden biri “mezhepçilik”, diğeri ise “köktendincilik” sloganını öne sürdü.

Kısacası, 1970'ler ve 1990'larda Araplar ve İsrail arasında uzun süren barış sürecinin ardından, Filistin topraklarını yöneten ve Filistin halkının tek meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından temsil edilen Filistin Ulusal Otoritesi’nin kurulmasının ardından, 2002'de Beyrut'ta düzenlenen zirvede Arap Barış Girişimi'nin sunulmasının ardından, mezhepçi ve köktendinci iki eksen, siyasal İslam grupları ve şiddet yanlısı dini örgütlerle birlikte ve büyük Batılı ülkelerin de eşi benzeri görülmemiş desteğiyle, tüm barış sürecini sabote etmek için bir araya geldi. Ve sabote de etti.

Hamas, 2007'de Gazze Şeridi'nde, yukarıda zikredilen ülkelerin tam desteğiyle, bir askeri darbe gerçekleştirdi ve onlarca kişiyi öldürdü. Aynı zamanda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından da desteklendi ve kendisi daha sonra milyarlarca doların İsrail bankaları aracılığıyla Gazze'deki Hamas'a aktarılmasını kolaylaştırarak Filistin saflarını bölme hedefine ulaştı. Hamas, onun ve ordusunun gözetimi altında, tüneller inşa ederek, Gazze halkını güç ve baskı ile boyunduruk altına alarak onun amacına hizmet etti. Sonra, bu iki eksen ve onlara bağlı ülkeler ve gruplar, onları destekleyen Batılı ülkelerle birlikte Hamas, istenen hedeflere ulaşmak için planlar yapmaya başladı. Arap ülkelerine ve halklarına meydan okudu, Filistin Otoritesi’ne karşı çalıştı. İdeolojik haber kanalları tarafından desteklendi. Ancak bu yıl ifşa oldu ve stratejisi altüst oldu. Slogancı ve çıkarcı aydınlar da tek bir amaç için canla başla çabalayarak ona katıldı. O amaçsa, bölgedeki Arap ve Müslüman devletlere düşman, “direniş ekseni”, “köktendinci eksen” ve “İsrail ekseni”ni bir araya getiren bir “acem ittifakı” hayalini gerçekleştirmekti. Bu ittifak daha sonra aynı yapıyla ve Batı desteğiyle gelişerek Arap ülkelerinde kaos yarattı. O zamanlar, amacı yalnızca Filistin davasını bitirmek değil, aynı zamanda Arap devletlerini ve halklarını kaos istikrarına” sürüklemek olan bu süreç, yanlış bir şekilde “Arap Baharı” olarak biliniyordu.

Bu uzun yıllar boyunca Hamas, her birkaç yılda bir İsrail ile uydurma savaşlar yürüttü, böylece Arap ülkelerini zor durumda bırakmayı garanti altına aldı ve İsrail'e birçok Gazzeliyi öldürme, bağımsız bir Filistin devleti için gelecekteki tüm umutları yok etme imkânı verdi. Ta ki 7 Ekim 2023 saldırıları ile gerçek ortaya çıkana kadar.

Son olarak, aklı başında her insanın şu soruyu sorma hakkı vardır: Gazze'de iki yıl süren tam bir yıkım ve topyekûn tahribatın, yaklaşık 70 bin Gazzelinin -erkek, kadın, yaşlı ve çocuk- öldürülmesinin ve İsrail'in Batı Şeria'ya da uzanmasının ardından Hamas teslim oldu. Ancak daha sonra gözden kaçmayacak bir şey de oldu; Netanyahu ve Trump, Gazze'nin geleceğinden çekilmeden önce, Gazze'deki Filistinli “aşiretleri”, “kişileri”, “aileleri” ve “gençleri” tasfiye etmesi için Hamas'a neden silahlı bir askeri fırsat verdi?