Cemal el-Keşki
TT

Yeni bir Afrika etkisi

Nijer’in 27 Temmuz’dan beri sahne olduğu hadiseler beni şu kilit soruyu sormaya sevk etti: Dünyanın, Afrika kıtasında yaşanan her şeye olan tüm bu ilgi alakası neden? Kim kime muhtaç? Hangi taraf, elinde baskı ve yeni bir etkinlik kartını bulunduruyor?

Bazıları, büyük devletlerin üstün olduklarını düşünebilir. Ama son iki yılda Afrika kıtasının sahne olduğu değişim dönüşümlerin boyutunu derinlemesine okuyanlar satranç tahtasının yeniden düzenlendiğinden emin olur. Nitekim bu genç kıta, dünyanın ilgi odağı ve hatta küresel nüfuzun ve yarışın kıblesi haline geldi.

Gelin, beraber Afrika kıtasına bakalım. Kıtanın sahip olmaya başladığı yeni jeopolitik gücü irdeleyelim ki dünyanın ileri gelenlerinin, yeni dünya düzeni denkleminde önemli ve etkin bir unsur olarak kalmak isteyen güçler için mecburi bir geçiş haline gelen bu fırsatlara yatırım yapmaya ne ölçüde muhtaç olduğunu bilelim.

Afrika aynası bize, kahramanları ABD, Çin ve Rusya olan üçlü bir fotoğraf gösteriyor. Bu kıtanın topraklarına nüfuz edip ele geçirmeye yönelik üçlü bir yarış, gözlerden kaçmıyor. Hatta dünya liderliği piramidinin zirvesine oturmak için oynanan oyunun kurallarının bir parçası haline geldi. ABD Başkanı Joe Biden, Afrikalı liderlerin Beyaz Saray’a gitmelerine çok meraklıydı. Zira orada bir fotoğraf, ilgililere bir mesajdır.

Afrika, Washington’ın gündeminden uzak değil. Afrika-ABD zirvesinin çalışma takvimi; milyarlarca destek, sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm, dijital ekonomi, teknolojinin yerelleştirilmesi ve gelecekte ABD’ye yabancılık hissetmeyecek bir Afrikalı elit oluşturmak amacıyla binlerce Afrikalı öğrencinin ABD’de eğitime kabul edilmesi gibi siyasi hediyelerle doluydu.

Washington’ın teorisyenleri, Beyaz Saray Efendisi’nin kulağına, Amerika’nın genç kıtaya yaklaşımını, yöntemini ve stratejisini mevcut değişikliklere uygun olarak gözden geçirmesini fısıldadılar. Afrika’nın oyun alanları, birçok oyuncuyla dolu. Stratejik açık artırma öyle bir seviyeye vardı ki Amerika, Haziran 2022’deki NATO Madrid Zirvesi’nde, görevi Kuzey Sahra Afrika’sında olup bitenleri gözlemlemek olan ‘NATO Güney Kanadı’ oluşturulmasını önerdi. Bu strateji Amerika’nın, Güney Sahra Afrika ülkelerine dair yeni bakışıyla örtüşüyor. Washington daha önce yasa dışı göç ve güvenlik gibi dosyaların karşısında durmakla yetiniyordu. Ama şimdi Amerikan vizyonu genişleyerek, Amerikan çıkarlarına has sadakat anlayışları geliştirmek için jeopolitik bir bakış açısından hareket ediyor.

Moskova da eski Sovyet izlerini koruyan Afrika sahasının oyuncularından biri. Atalarının ayak izleri üzerinde yürüyen ‘Kremlin’in Efendisi’, ülkesi ile Ukrayna arasında tutuşan savaş ateşinin ortasında, Afrika hedefine ilişkin olarak Washington’a karşılık vermeyi de unutmadı. Başkan Putin, geçtiğimiz ayın sonunda St. Petersburg’da ikinci Afrika-Rusya zirvesini düzenleyerek dünyaya, Moskova’nın Afrika’dan soyutlanmadığını kanıtladı.  

KGB ajanının zekâsı ona, yeni Afrika mühürleri verdi. Genç kıta, terazinin kime işaret ettiğini belirlemede kritik kütle haline geldi. Moskova bunu gayet iyi biliyor ve Afrikalıların güvenini kazanmak için elinden gelen çabayı gösteriyor. Yarış sahnesinde siyasi ve stratejik imtiyazlarını sundu. Genç kıtaya, Rus dili ve kültürünü öğretme ve yayma misyonuyla gitti. Tecrübe alışverişinde bulunmak üzere Afrikalı askerî heyetleri ağırlamak için protokoller ve anlaşmalar imzaladı. Putin, Afrika ekonomisinin tellerine dokunmayı da ihmal etmedi ve ülkesi ile genç kıta arasındaki ticareti hacmini 18 milyar dolardan 40 milyar dolara yükseltmeyi taahhüt etti. Dahası açıktan, yoksul Afrika ülkelerine bedava tahıl ve gübre sağlama sözü verdi.

Çin ejderhasına gelince…

Çin, önden bir kurnazlık göstererek Afrika’ya yumuşak gücüyle gitti, genç kıtaya kur yaptı ve onun birinci ticaret ortağı haline geldi. Pekin, Afrika desteğinin küresel satranç tahtasındaki en önemli kare olduğunun farkındaydı. Bu yüzden Afrikalıların zihinlerinde ve kalplerinde ticari, yatırım ve endüstriyel bir yer ayırttı. Onun başarılı tecrübesi, rakiplerinin merakını uyandırdı. Çin’in geçmişten gelen diplomatik söylemi, her zaman ona yolu açıyor. Bilindiği üzere her yeni Çin Dışişleri Bakanı, ilk turuna Afrika kıtasından başlar. Pekin’in, Kuşak ve Yol Girişimi’ni başlatırken yaptığı değerlendirmede Afrika’yı girişimin başarısı için temel bir unsur olarak konumlandırdığını da unutmayalım.

Washington, Moskova ve Pekin, büyük oyuncular. Ama tek oyuncu değiller. Paris, Berlin, Londra ve Brüksel gibi, Afrika’daki çıkarlarını büyüklerin koltuğunda oturmak için bir basamak olarak gören başka başkentler de var.  

Sonuç olarak diyoruz ki dünya, yeni dünya düzeninin şekillenmesinde genç kıtanın önemli olduğunun artık farkında. Afrika artık yeni bir etkinliğe ve derin bir etkiye sahip. Bundan dolayı Afrikalıların artık, kendilerine yönelik bu küresel atılımdan istifade etmeleri gerek. Gollerin Afrika lehine olması için tüm oyuncuların ortaya koyduğu tüm fırsatlardan yararlanmak lazım.