Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Tutukluların serbest bırakılması bir prova mı?

Washington’un 5 Amerikalı tutuklunun serbest bırakılması karşılığında Tahran'a 6 milyar dolar ödemesiyle ABD ile İran arasında varılan anlaşmanın temsil ettiği “tutuklu diplomasisi” şoku, sadece bölgemizde değil, aynı zamanda Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kendisinde de devam ediyor.

Tartışma temel bir soruya dayanıyor: Bu anlaşma veya ödenen fidye, İran'ı daha fazla kişiyi tutuklamaya ve bankalarda dondurulmuş parasıyla takas etmeye teşvik eder mi? Ancak asıl mesele bu değil, çok daha karmaşık.

Tutuklu diplomasisi meselesinin taşıdığı tehlike, zamanlaması, ele alınma yöntemi ve nükleer anlaşma dosyasındaki müttefiklerin rolüyle ilgili. Bu tutuklu diplomasisi anlaşması, nükleer dosyada bizi bekleyenlere karşı uyaran net bir senaryonun ürünü. Peki, neden uyarıyor?

Bunun nedeni, Washington'un seçim havasına ya da oradaki adıyla delilik sezonuna girmiş olması. Bu sebeple, Washington’un şu anda İran ile nükleer dosyayı müzakere etmesi söz konusu değil, ne var ki Tahran nükleer bomba üretmesini sağlayacak önemli adımlar attı.

Birkaç kaynağa göre olup biten şu; Washington nükleer müzakereleri seçim sonrasına kadar dondurmaya karar verdi. Şimdi ise bir yandan Tahran ile tutukluların serbest bırakılması için anlaşırken, diğer yandan onu nükleer projesini herhangi bir şekilde sürdürmesinin İsrail’in askeri bir harekâtı ile karşılanabileceği konusunda uyarıyor.

Anlaşma tamamlandı ve bu makale yazılırken henüz ülkelerine varmamış olan tutukluların serbest bırakılması için para ödendi. Ama tüm bu süreç, Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak bilinen nükleer müzakerelerin diğer tarafları ile tam şeffaflık içinde yürütülmedi.

Nükleer dosya ile ilgili müzakerelere katılan uluslararası taraflar tutuklu diplomasisi anlaşmasından haberdar edilmediyse, seçimlerden sonra müzakerelere geri dönüldüğünde her şeyden nasıl haberdar olacaklar? Dünya, ABD İran Özel Temsilcisi Robert Malley'in akıbetinin ne olduğunu bilmiyorken Amerikalı müzakereciye nasıl güvenilebilir?

Ayrıca Malley neden sorguya çekilmedi ve neden görevinden uzaklaştırıldı? Buna ilaveten, kendisi de nükleer müzakereler dosyası hakkında pek bir şey bilmeyen halefi hakkında neden kimse pek bir şey bilmiyor? Gerek dondurulmuş paralarının serbest bırakılması gerekse sürekli oyalamalarına rağmen Tahran’ın koşullarına göre pazarlık yapma coşkusu olsun, Obama döneminden bu yana Demokratların İran'a yönelik bu müsamahası neden?

Dolayısıyla, şu anda korkulan husus, Amerikalı tutukluları serbest bırakma sürecinin ve bu tutuklu diplomasisi anlaşmasının, özellikle Başkan Biden’ın kazanıp bir dönem daha başkan olması halinde, ABD'nin seçimlerden sonra İran ile yapacağı müzakerelerin sadece bir provası olması.

Başkan Biden ikinci dönem başkanlığı kazanmış olacağı ve kaybedecek bir şey olmayacağı için, seçimlerden sonra Demokratların İran'a karşı daha da hoşgörülü olmaları bekleniyor. Bu ise, bölgenin geleceğini, hatta durumunu ve istikrarını etkileyecektir, çünkü nükleer silahların yayılması anlamına gelecek ki bu da bir felakettir.

Cumhuriyetçi bir başkan seçimleri kazanırsa da müzakerelerin düğümlenebileceğini ve İran'ın nükleer bomba geliştirmek için acele edebileceğini söyleyenler olabilir. Bu mümkün ve bu nedenle kolay çözümler yok, ancak buradaki en karmaşık nokta, Washington'un Tahran’a karşı bu kadar hoşgörülü olması ve uluslararası müttefiklerinin tam bilgisi olmadan aceleyle hareket etmesidir.

Bu yüzden, bu anlaşmadaki asıl tehlike, başkanlık seçimlerinden sonra Washington ile Tahran arasında olup biteceklerin provasıyla bizi yüzleştiriyor olma ihtimalidir.