Hükümdar veya otorite sahibi, gücü ne kadar artarsa artsın, işitme duyusunu kullanmak zorundadır. Çünkü insanların sesine kulak vermemek, ideolojik olarak ya da hizipsel olarak ne kadar saflaşmış olsalar da, er ya da geç, toplumun soğumasına yol açacaktır. Makam sahibi veya devlet, halkının, destekçilerinin hatta muhaliflerinin sesini duymazsa ve polisi, eleştiren veya soru soran vatandaşlarını bastırırsa, bu sadece dışarıdan sağlam görünen ancak gerçekte sahte olan bir birlik sahnesini gösterir.
Şii İkili (Emel Hareketi ve Hizbullah), iç çevresinde kendisine itiraz edenleri bastırmak için yeterli araçlara sahip olsa da, inkar etmeye çalıştığı gerçek artık görmezden gelinemeyecek bir boyuta ulaşmış ve vaziyetin devam etmesi imkansızlaşmıştır. Şii İkili’nin otorite ve devletteki konumu, kibirli bir yaklaşımda bulunmasına ve kontrolü altındaki bölgelerin acı verici gerçeklerinin üstünü kapatmasına ya da tavsiyelerde bulunan dostlarına dahi sağır rolü oynamasına izin vermemektedir. Şii İkili, düpedüz kitlesi içindeki itiraz seslerini kısıp yayılmalarını engellemeye ve liderlerine ya da kötü yönetimine eleştiriler yöneltme cüreti gösteren herkesi alenen özür diletmeye çalışıyor. Bunun ışığında dayatılan sahte sahne, çevresinin birliğini göstermeyi ve toplum içinde veya ulusal düzeyde kendisine ve politikalarına verilen mutlak desteği zorla elde etmesini sağlamayı başarsa da, Lübnanlıların genel olarak yaşadığı ciddi kriz ve yönetici kesimin inkâr hali, liderliğin insanlara boyun eğdirmesini zorlaştırabilir. Bu, daha önce Şii İkili’ye çok şey veren ancak buna karşılık Şii İkili’nin elindeki eleştiri hakkını alıp kendisi, mezhebi ve ulusu aleyhinde yaptıklarını örtbas etmeye zorladığı iç ortamının bir parçasıyla karşı karşıya kalmasına bile neden olabilir.
Durum umurunda değil ancak, Şii İkili’den biri, ekonomik krizin ve kötü yönetimin onun sınırlı gücünü ve yetkinliğini ortaya çıkardığını, devletin yerine geçmesinin imkansız olduğunu ve planlarının ve programlarının halkının ihtiyaçlarını karşılamada başarısız olduğunu kabul etti mi? Liderleri tarafından ortaya atılan süslü sloganlar ve vaatlere rağmen, itiraz hali yavaş da olsa giderek artıyor ve onunla birlikte sindirme durumu da artıyor. Bazı bağımsız sesleri hainlikle suçladıktan sonra şimdi kendi saflarından çıkan itirazcıların seslerini bastırmaya çalışıyor. Yetkililerinden birinin davranışına karşıt bir tutum ya da itiraz tavrı göstermeye cüret edenlerin, Şii İkili’nin liderlerinden alenen özür dilemeye ve doktrin ile ulusu koruma yaklaşımları ve rollerine tam destek vermeye zorlandığına dair videolar yayılıyor. Bu sahne insanlara Sovyet toplumlarını ve tek kişili, tek partili, tek kitaplı, tek gazeteli ve tek renkli rejimlerini anımsatıyor. Sanki Şii İkili tarihten hiç ders almamış gibi. Burada İmam Ali’nin (r.a) şu sözü akıllara geliyor:
“Kibirlenen kimse öğrenemez.”
Durumu umursamasa da, sorulması gereken zor ve acil soru şu: Şii İkili, Lübnan gibi birden fazla kognitif ve entelektüel bağlantıya sahip bir toplumda tek bir yapıyı empoze etmenin zor olduğunu ne zaman anlayacak? Dini kurumlara ne kadar hizipsel bir irade dayatırsa dayatsın çeşitliliğini ortadan kaldırması imkansızdır. Bu noktada, artık kurucularına (İmam Sadr ve İmam Şemseddin) benzemeyen Yüksek Şii İslam Konseyi’nin yaptığı açıklamayı ele almakta fayda var. Siyasi ve ideolojik olarak Şii İkili’nin performansına itiraz eden bir grup din adamı hakkında çıkarılan bildiri, rolü zayıflayan ve bağımsızlığı ortadan kaldırılan Şii dini kurum içindeki karışıklığın delilinden başka bir şey değildir. Genç din adamı Samir Ganevi, Dini Tebliğ Kurumu’nun aleyhindeki kararlarına cevaben, “Bu açıklama benim yolsuzluktan masum olduğumun kanıtıdır” dedi. Şeyh Yasir Avde’nin cevabı ise “Evet, aşırı Şii akidesinden ayrılıyorum. Politikacılardan ve onların davranışlarından ayrılıyorum. Sarığımı istiyorlarsa alsınlar” şeklinde oldu.
Bu çerçevede, Şii İkili’nin mezhebinin temsil boyutuna kuşku olmasa da, mezhebin, kendisini kontrol eden Şii İkili’den duyduğu korkunun, onun için duyduğu endişeye eş değer hale geldiği söylenebilir.