Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın savaşın başlamasından beş ay sonra Sudan Silahlı Kuvvetleri karargâhından çıkma operasyonu, suları hareketlendirerek analizlerin ve yorumların fitilini ateşledi. Bunun nasıl olduğundan tutun sonraki adımların neler olabileceğine ve gelecek dönemde işlerin hangi raddeye varacağına kadar çeşitli tartışmalar ortaya çıktı. Pek çok değerlendirmenin odaklandığı en önemli soru ise şu oldu: Ordu komutanının dışarı çıkması müzakere edilecek bir çözüme mi yoksa savaşın tırmanmasına mı yol açacak?
Cevap vermeye çalışmadan önce, operasyonun nasıl başarılı geçtiği üzerinde biraz durmak faydalı olacaktır. Zira bu aynı zamanda operasyonun hedeflerine de ışık tutacaktır. Bazı çevrelerde söylendiği gibi; Burhan bir anlaşma ve bölgesel ve uluslararası düzenlemelerle dışarı çıktıysa, düzenlemeler savaşı durdurmak için müzakere edilmiş bir çözüme doğru bir adım demektir. Ancak çıkış Sudan ordusunun gerçekleştirdiği askeri bir operasyonsa bu, meseleyi askeri gerilimin artması da dahil olmak üzere her türlü olasılığa açık hale getirir.
Burhan, geçen pazartesi günü Port Sudan’daki Flamingo Deniz Üssü’nde subay ve askerlere hitaben yaptığı konuşmada bu yorumlara yanıt vermeye istekli görünüyordu. Burhan Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı karargâhından ayrılışının, çeşitli birliklerden askerlerin katıldığı, çatışmaların yaşandığı ve şehitlerin verildiği askeri bir operasyonla gerçekleştiğini açıkladı.
Bu açıklamayı daha muhtemel kılan şey, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kendilerinin de bu çıkış operasyonu karşısında şaşırmış ve kafası karışmış gibi görünmeleridir. Zira operasyonun arifesinde bile HDK sözcüleri, Burhan’ın Genel Komutanlık karargâhında kapana kısıldığını ve birkaç milim bile kıpırdayamadığını tekrarlıyorlardı. Burhan Omdurman’da ortaya çıktıktan sonra sözcülerin Burhan’ın Zırhlı Kolordu karargâhındaki çatışmalardan sonra Genel Komutanlık karargâhının düşeceğinden korkarak kaçtığını söyledikleri videolar yayıldı. Zırhlı Kolordu karargâhındaki çatışmalarda başta HDK güçleri bir atılım gerçekleştirseler de daha sonra ordunun karşı atağıyla dengeler değişmişti.
Burhan’ın, nasıl dışarı çıktığına ilişkin yorumlara verdiği yanıtın yanı sıra Port Sudan’daki konuşmasında sert bir tavır takınması dikkat çekiyor. Bu, muhtemelen şu anda eğilimin müzakere edilmiş bir çözüme değil, askeri gerilimin tırmanmasına doğru olduğunu gösteriyor. Askeri personel, Hartum’daki operasyon dengesinin, konuşlanma noktalarını genişleten ve daha fazla kuvveti harekete geçiren ordunun lehine olduğunu söylüyor. Burhan, konuşmasında HDK’nin bu hafta X platformunda (eski adıyla Twitter) yayınladığı ‘kapsamlı çözüm vizyonunu’ redderek ‘ihanet eden hiçbir tarafla’ anlaşma yapmayacağını, artık çabaların ‘kararlı bir şekilde devam etmeye odaklandığını’ ve savaşın son düzlükte olduğunu söyledi.
Beklenen yurt dışı turlarının ilk durağı olan Kahire’de iki gün önce yaptığı konuşmada, HDK’ye yönelik sözlü saldırısını da sürdürdü. Ancak biraz daha az sert bir üslup benimsedi. Bunun yanı sıra kelimelerini seçerken kasıtlı olarak bazı şeyleri belirsiz bırakmayı tercih etti. Silahlı Kuvvetler’in ‘bu savaşa ve bu trajediye son verme konusunda istekli olduklarını’ söylerken bunun müzakere yoluyla mı yoksa Flamingo Üssü’nde askerlerinin karşısında bahsettiği ‘kararlılık’ yoluyla mı olduğunu belirtmedi.
Kahire ziyaretinde Burhan’a eşlik eden heyet, ziyaretin müzakere odaklı siyasi bir düzeyden ziyade askeri nitelikte olduğunu gösteriyor. Heyet üç yetkiliden oluşuyordu: Genel İstihbarat Teşkilatı Direktörü Korgeneral Ahmed İbrahim Mufaddal, Savunma Sanayileri Sistemi Direktörü Korgeneral Mirghani İdris Süleyman ve Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık. Burhan, Mısır liderliğini Sudan’daki duruma ilişkin ‘doğru resme’ yerleştirmek istediğini söyledi. Bu da Burhan’ın askeri liderliğin operasyonların gidişatına ilişkin değerlendirmesini ve mevcut gelişmelere göre operasyonların nereye gidebileceğini Mısır liderliğine bildirdiği anlamına geliyor. Ayrıca Savunma Sanayileri Sistemi Direktörü’nün Burhan’a eşlik etmesi, Hartum, Darfur ve Kordofan’da birçok cephede savaşan ve gücünü artırmak isteyen ordu ile ilgili de sinyaller veriyor.
Burhan ayrıca konuşmasında, dünyadan ‘bu savaşa objektif ve doğru bir şekilde bakmasını’ isteyerek savaşın ‘iktidarı ele geçirmek isteyen bir grup tarafından başlatıldığına’ işaret etti. Konuşmasında ‘Sudan’ın dostları ve komşularına güven vermek’ için üç mesaj gönderdi. İlk olarak Port Sudan’daki konuşmasında olduğu gibi; ordunun Kizan’ın (Müslüman Kardeşler-İhvan) kalesi olduğu suçlamasına yanıt vermeye çalışarak bu iddianın ‘Sudan halkını yok etmek isteyen herkes için bir bahane haline geldiğini’ söyledi. Burada Burhan, HDK’nin eski rejimin kalıntılarına karşı savaştığı yönündeki iddiasını hedef alıyordu.
İkinci mesajı ise “Savaşı durdurmaya, sona erdirmeye çalışıyoruz” sözü oldu. Üçüncü olarak da ordunun iktidarda kalmak istemediği, aksine geçiş dönemini tamamlayıp bunun sonunda bağımsız bir şekilde seçimleri yapmanın derdinde olduğuna dikkat çekti.
Şu ana kadarki tüm söz ve hareketlerinde Burhan, çıkışının müzakere yoluyla çözüme ulaşılmasını amaçladığına dair kesin bir sinyal vermedi. Aksine konuşmalarında kullandığı katı üslup, en azından şimdilik aksini gösteriyor. Ayrıca ‘yeni’ bir geçiş döneminden bahsederek geçici bir hükümet kurmaya hazırlandığına dair işaretler de var. Nitekim mevcut hükümetin performansından kimse memnun değil, hatta çoğu insan onun varlığını hissetmiyor ve bakanlarının çoğunun adını dahi bilmiyor. Muhtemelen ordu liderliği, bu tür bir hükümetin oluşturulmasının, yürütme organının ve devlet hizmetlerinin halen eksik olduğu ve sıkıntılı geçen bir dönemde vatandaşları memnun edeceğini düşünüyor. Aynı zamanda Kenya ve Etiyopya gibi komşu ülkelerin liderlerinin ‘Hartum’da yönetim boşluğu’ olduğuna ilişkin sözlerine de yanıt niteliğinde olacağı kanaatindeler. Ancak böyle bir hükümet oluşturmanın, liyakate dayalı bir hükümet olsa bile engeller ve zorluklarla dolu olacağını unutmamak gerek. Çünkü Burhan ve askeri liderlik, Sudan halkının çoğunluğunun temel hizmetlerin geri dönmesiyle bir hükümeti kabul edeceğini düşünseler de geçiş dönemi düzenlemeleri ve bunları hazırlama sorunuyla karşılaşacaklardır. Bunun için de er ya da geç bir diyalog yapılması ve sivil güçlerin katılması gerekecek. Tabii bundan önce savaşın bitirilmesi ve bunun ne şekilde yapılacağına karar verilmesi geliyor. Bu, gelecek dönemde pek çok şeyi belirleyecek kritik bir nokta.