Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Sudan bu tünelden nasıl çıkacak?

Sudan’daki savaş birkaç gün içinde beşinci ayını dolduracak ve biz halen ülkeyi bu sefil duruma getiren tartışmalarla meşgulüz. Her iki taraf da suçu birbirinin üzerine atıyor ve şu ana kadar herkes ilk kurşunu kimin attığı tartışmasına saplanmış durumda. Bu sırada Sudanlıların acıları artarken bölünmeler ve dışlama dili daha da derinleşiyor. Çatışan taraflardan hiçbiri, aslında herkesin bu savaşı başlatmada payı olduğunu ve buna yol açan koşullara katkıda bulunduğunu kabul etmek istemiyor.

Sudan’ın, içinde bulunduğu hayati dönüm noktasında daha fazla bu gibi sonu gelmez tartışmalara ihtiyacı yok. Ülkeyi bu karanlık tünelden çıkarma yönünde ilerleme kaydetmek için bu tartışmaların aşılması ve savaşı sona erdirip bu karanlık koşullarda olabildiğince normal hayatın geri dönmesini kolaylaştıracak çözümlerin peşine düşülmesi gerekiyor. Daha sonra çabaların odak noktası, demokratik geçiş için bir yol haritası hazırlayacak kapsayıcı bir konferans yapılarak ulusal fikir birliğine nasıl ulaşılacağı, Sudan’ın nasıl yönetileceği ve kronik sorunlarının nasıl çözüleceği üzerinde çalışmak olmalı.

Önceki geçiş döneminin bileşenlerinde birçok çelişkiyi barındırması ve anlaşmazlıklara çözüm bulamaması nedeniyle başarısız olduğunu kabul etmek gerek. Bu nedenle geçiş döneminin hiçbir şey olmamış gibi yeniden başlamasından bahsetmek hayal gibi görünüyor. Çünkü savaş denklemleri değiştirdi ve ihtilafları derinleştirdi. Başarısızlığın tekrar etmemesi için Sudan’ın geçmiş döneminin kaygan zeminlerinden kaçınacağı yeni bir yola ihtiyacı var.

Bu yola ulaşmak için çatışan tarafların herhangi bir yeni geçiş döneminde güç payı hırslarından vazgeçmeleri gerekiyor. Askeri bileşen iktidarı ele geçirip istikrarı sağlayacak yeterli kabulü sağlayamayacağı gibi sivil bileşen de savaşın koşulları ve bunun yol açtığı kutuplaşma, fikir saflaşması ve pozisyonların farklılaşması nedeniyle eski nüfuzunun büyük bir kısmını kaybetmesinin yanı sıra süregelen anlaşmazlıklar, çelişkiler ve çatışmalar ışığında ikinci bir geçiş dönemine girebileceğine insanları ikna edemeyecek.

Hiç kimse, yeni bir geçiş döneminde ülkeyi yönetmek için meşruiyete veya halktan aldığı bir yetkiye sahip olduğunu iddia edemez. Aralık 2018 devrimi Ömer el-Beşir rejimini ve Ulusal Kongre Partisi’ni devirdi, ancak hiçbir partiye mutlak yönetme yetkisi vermedi. Demokratik geçişe ve halkın yetkisi ile bir hükümetin seçilmesine hazırlık yapmak üzere kısa bir geçiş döneminde ülkeyi yönetecek bağımsızlardan oluşan sivil bir hükümetin kurulması umuluyordu. Herkesin artık bildiği ayrıntılara girmeden, kısaca söylenecek olursa, siyasetçilerin çekişmeleri ve sivil-asker arasındaki anlaşmazlıklar devrimin, hayallerinin ve sloganlarının yıkılmasına yol açtı ve ülkeyi bugünkü felakete sürükledi.

Bu nedenle bugün farklı bir başlangıca, öncelikleri ve rolleri yeniden düzenleyen yeni bir yola ihtiyacımız var. Demokratik geçiş önemlidir ancak bu koşullar altında mutlaka bir vatandaşın önceliği olmayabilir. İnsanlar savaşın sona ermesini ve evlerine dönmelerini, bozulan yaşamın yeniden yoluna girmesini ve savaşın yıktığı şeyleri (ki bu her açıdan çok fazla) yeniden inşa etmeye başlamalarını garanti edecek güvenliğin yeniden sağlanmasını ister. Herhangi bir yeni geçiş dönemi için başlangıç ​​noktasının bu olması gerekiyor ve bunun için de mutlaka bir fikir birliği olması lazım. Bu fikir birliğine ancak Sudanlılar ülkenin çıkarlarını diğer partizan veya kişisel çıkarların üstünde tutarsa ulaşılabilir.

Geçiş sürecinin 2-3 yıldan fazla uzatılmaması gerektiğini savunan geniş bir kesim var. Geçmiş tecrübelere bakıldığında, hükümetin sivil olması ve kendi alanlarında idari tecrübeye sahip bağımsız teknokratlardan oluşması en iyi seçenek gibi görünüyor. Bu hükümetin işleri yürütmesi, ekonomi ve yeniden imarı önceliklerinin başına koyması ve başkanlığının uzlaşıya dayalı ulusal bir kişide olması gerekiyor.

Bu dönemde ordu, Silahlı Kuvvetler Yüksek Kurulu aracılığıyla güvenlik ve savunma sorumluluğunu üstlenir. Görevleri arasında, silahlı hareketleri geçiş dönemi süresini aşmayacak bir zaman aralığı içerisinde prosedürlere uygun bir şekilde orduya entegre etme işini yürütmesi de yer alır.

Yeni geçiş aşaması için olayların boyunu aştığı ve savaşa yönelik çelişkili tutumlarının çökerttiği Egemenlik Konseyi’nin dağıtılması gerekiyor. Egemenlik Konseyi’nin yerine aralarında sivillerin ve emekli askeri personelin de bulunduğu beş veya yedi kişiden oluşan bir danışma konseyi oluşturulabilir. Bu konseyin misyonu geçiş hükümetine siyasi, ekonomik, güvenlik ve dış ilişkiler konularında tavsiyelerde bulunmak olur. Konseyin varlığı, bu zor ve kritik koşullarda ordunun tek karar mercii olması sorununa çözüm olur ve katılım ile vizyonu genişletmeye yardım eder.

Bu koşullar altında bir geçiş döneminde hükümete yardımcı olan ve onun denetimi altında çalışan, belirli sorumluluklara sahip komisyonların da kurulması gerekir. İşte sayısız örnekten birkaçı:

- Yardım ve İnsani İşler Komisyonu. Gıda, ilaç vb. herhangi bir yardımın koordinasyonunu ve dağıtımını denetler ve bunların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağlar.

- Yeniden İmar Çalışmaları Komisyonu. Çalışmaları arasında hasarlı altyapının onarılması, temel hizmetlerin tekrar sağlanması ve zarar görenlerin zararının telafi edilmesiyle ilişkili konuların incelenmesi yer alır.

- Sağlık İşleri Komisyonu. Çöken sağlık sektörünün yeniden çalışır hale getirilmesi ve iyileştirilmesinden sorumludur.

- Eğitim Komisyonu. Görevi, eğitimin çeşitli kademelerde yeniden başlatılmasını hızlandırmak amacıyla hasarlı eğitim kurumlarının onarımı ve iyileştirilmesini koordine etmek olur.

- Barış Komisyonu. Görevi Cuba Anlaşması’nı gözden geçirmek ve bununla ilgili tavsiyeleri geçici hükümete ve danışma konseyine sunmak olur.

- Anayasa Komisyonu. Üyeleri, ileride seçilmiş parlamentoya ve halk referandumuna sunulacak bir anayasa taslağı hazırlayacak hukuk uzmanlarından oluşur.

- Seçim Komisyonu. Seçim yasalarını hazırlar, seçmen listelerini inceler ve geçiş dönemi sonunda demokratik, şeffaf ve adil bir şekilde seçimlerin gerçekleştirilmesi için uluslararası taraflardan yardım ister.

Geçiş dönemi için ayrıca istenen uzlaşıyı sağlayacak kapsamlı ulusal bir diyaloğa sivil ve siyasi güçlerin katılımı gerekiyor. Böylece yeni Sudan’ın nasıl kurulacağı, ne şekilde yönetileceği ve bu karanlık noktaya gelinmesine yol açan bütün başarısızlıklar, çıkmazlar, haksızlıklar ve çatışmalardan nasıl kaçınılacağı tartışılabilir.

Bir geçiş hükümeti vizyonu oluşturmak ve ülkeyi istikrar yoluna sokacak ulusal fikir birliğine ulaşmak için kullanılabilecek birçok öneri sunuluyor. Ancak şu an önemli ve acil olan şey, Sudan devletini yeniden faaliyete geçirmeye, kamu kurumları ve temel hizmetler yeniden işler hale getirmeye ve ülkenin işlerini yönetecek bir hükümet kurmaya başlamayı savaşın sona ermesine bağlamamaktır. Zira yaşam koşullarının, sağlık hizmetlerinin, eğitimin ve temel hizmetlerin çöküşünün devam etmesinin yol açtığı hasarlar ve etkiler, savaşın kendisi kadar dehşet vericidir.