Gerçekten ilginç bir hikaye. Tarihte ancak bir kez olabilir ya da hiç olmayabilir. Güzel Afrika ülkesi Gana, 1957’de bağımsızlığını kazanmıştı. Bağımsızlığın ilk başkanı Kwame Nkrumah idi. 1966’da ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ona karşı bir darbe planlamış ve bunu bir dizi asılsız söylentiyle desteklemişti. Bu söylentilerden biri Nkrumah’ın ülkenin altınını İsviçre bankalarına kaçırdığıydı.
Bu sırada Philadelphia şehrinde Ganalı kendi halinde bir göçmen, ülkenin haberlerini büyük bir ilgiyle dinliyordu. John Ackah Blay-Miezah, basitçe sıradan bir adam olduğunu kabul etmedi ve ismine doktora derecesini ekledi. Nisan 1972’de bir gün Philadelphia’daki Miezah’a üzücü bir haber geldi: Ulusal lider Nkrumah 62 yaşında hayata gözlerini yummuştu. Vatanseverlik duygularının baskınlığı ile böylesine üzücü bir anda evinden uzak duramadı. Bir bilet, sonra ver elini Gana…
Dr. John her zaman mükemmel derecede şık, güler yüzlü ve merak uyandıran bir konuşmacıydı. Fikirleri kimsenin aklına gelmezdi. Bunların arasında Gana’ya dönerken aklına gelen harika bir fikir de vardı: Nkrumah’a en yakın kişilerden biri olduğunu ve ölüm döşeğindeyken adamın kendisine değerli bir emaneti, yani bankalardan altınları geri alınmasını vasiyet ettiğini başkentte yaydı.
Altının değeri ne kadardı? Tam olarak bilmiyor. Ama diyelim ki onlarca, pardon, yüz milyonlarca... Dr. John bunu yasal olarak geri almak için Umman ve Gana-İsviçre Vakfı adında bir fon kurdu. Ancak geri alım için biraz zaman ve masrafa ihtiyacı vardı.
Bunun üzerine Dr. John tonlarca altının peşinde olan paydaşlar aramaya başladı. Ancak öncelikle işlemleri karşılayacak bir bütçe oluşturulması, ilgili bankaların araştırılması ve katılığıyla bilinen İsviçre bankacılık sistemini ikna edecek kanıtların elde edilmesi gerekiyordu. Dr. John araştırma sürecinde yüz milyonlarca dolar topladı ve harcadı. En pahalı kıyafetleri giyiyor, beyaz bir Rolls Royce’la seyahat ediyordu, etrafı güçlü korumalarla çevriliydi ve en pahalı otellerin en pahalı süitlerinde kalıyordu. Dolandırıcılık suçlamasıyla iki kez hapse atılmış, darbe ve yönetim değişikliği nedeniyle serbest bırakılmıştı.
Şimdi Ganalı gazeteci Yepoka Yeebo, bu efsanevi dolandırıcının hikayesini ‘Anansi’nin Altını: Batı’yı Yağmalayan Adam’ başlıklı büyüleyici bir kitapta anlatıyor. Anansi, Ganalı halk mitinde ‘dolandırıcıların tanrısıdır’. Gelgelelim, ölümünden önce, 20 yıl boyunca kurbanlarını kandırmaya devam eden John, ‘Tanrı’ Anansi’yi solladı. Aldatılan kişilerin arasında, Richard Nixon yönetimindeki ABD Başsavcısı John Mitchell ve zengin bir Güney Korelinin yanı sıra onlarca büyükelçi ve iş insanı bulunuyordu.
Bir keresinde ABD’nin Gana Büyükelçisi, Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’a bir mektup yazarak onu Dr. John’un eylemlerine karşı uyarmış, ancak Kissinger buna inanmakta tereddüt etmişti: Hiç akıl alır şey miydi?