Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Veliaht Prens ile ilgili tartışma…

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın açıklamalarına verilen tepkileri okumak bile çok keyifliyken, bir de ABD’nin Fox gibi bir kanalına verdiği özel röportaja tepkileri takip etmenin ne kadar zevkli olduğunu düşünün. İlginç olan şey, her ülke, kuruluş veya oluşumun (her ne olursa olsun) kendi çıkarına göre, Veliaht Prens’in konuşmasının belirli bir bölümüne odaklanmış olması.

Fox kanalının sunucusu Bret Baier ertesi gün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir röportaj gerçekleştirdi. Netanyahu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın İsrail ile normalleşme konusundaki görüşmelerde kaydedilen ilerlemeler hakkındaki açıklamalarından dolayı mutlu ve heyecanlıydı. İran’a gelirsek; İsrail ile ilişki kurmanın pek bir faydası olmadığını söyledi.

Diğer yandan X (eski adıyla Twitter) platformunda da Avrupa’daki çok sayıda sporseverin mesajları dikkat çekti. Bu mesajlar, Veliaht Prens’in söylemiyle; Suudi Arabistan’ın çıkarlarını karşıladığı sürece spor sektöründeki yatırımlarına devam etme konusundaki ısrarına duyulan endişeyi  gösteriyordu. Avrupa sokakları, özellikle de futbol konusunda öne çıkan ülkeleri; İngiltere, Fransa, İspanya ve Portekiz, spor pazarına yeni yatırımcıların girişinin uzun vadede Avrupa sporunun seviyesine tehdit oluşturmasından korkuyor. Bu doğru olabilir ancak bu herkese açık bir pazardır ve tekelleştirme düşüncesi içinde çok fazla üstenci tavır içeren geri kalmış bir düşüncedir.

Ayrıca Veliaht Prens, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi gibi meydana gelen güvenlik hataları konusunda da sunucuya cevap vermekten çekinmedi. Olanların bir hata olduğunu ve tekrarlanmayacağını, buna karışanların cezalarını hapiste çektiğini ve ABD’nin Irak’ta yaptığı gibi hataların yaşanabildiğini söyledi. Sevgili okuyucu; düşünün ki yüz binlerce savunmasız vatandaşa karşı en korkunç suçları işleyen devlet başkanlarının ve savunma bakanlarının dillerinde üzüntü emaresi bile görülmezken olayın vuku bulmasının üzerinden dört yıl geçmesine ve Veliaht Prens’in ilk andan beri cevabının değişmemesine rağmen böyle bir konu hakkında halen soru geliyor. Bu asla adil değil. Ancak işte siyaset böyle bir şey.

Veliaht Prens Muhammed’in görüşlerini sunarken her zamanki şeffaflığı ve cesaretiyle bahsettiği en önemli noktalardan biri, Suudi Arabistan’daki yargı yasaları oldu. Açıkça, kanunlarımızın tamamının kabul edilebilir olmadığını, bazılarının kötü olduğunu, değişmesi gerekenlerin değiştirilmesi için çalışmaların sürdüğünü; ancak bu yasal reformlar onaylanmadığı sürece yargı kararlarına müdahale edilmesinin doğru olmadığını söyledi.

Son beş yılda, kadın ve çocuklarla ilgili ve zarardan korumaya ilişkin yasalara ek olarak Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bilişim Suçları gibi kanunlar çıkarıldı. Ancak Veliaht Prens’in önem verdiği şey, geçerliliğini yitirmiş ve artık halkın çıkarlarına uymayan bazı yasaları değiştirmekti. Bu, yıllar önce başlayan adalet sistemini reforme etme süreci açısından önemlidir. Belki de yargının kanunlaştırılması sürecinin en önemli hedefi, hukuk metinlerinin ilk dayanak noktası olmasını sağlayacak şekilde hakimlerin takdir yetkisini azaltmaktır. Bu önemli adım atılırsa doğrudan ya da dolaylı olarak pek çok şey değişecek. Adaletin sağlanması ilkesi toplum açısından şeffaflaşacak, haklar ve yükümlülükler daha net ve gerçekçi hale gelecektir. Suudi Arabistan’ın şeriata göre yönetildiğine kimse itiraz etmiyor. Ancak şeriat hükümleriyle ilgili olan şey, zamanın değişmesi ve maslahatların farklılaşmasının dayattığı devasa bir medeni kanunun parçası olmasıdır. Hukukçular, hukuki metinleri değiştirmenin zorluğunu diğerlerinden daha iyi bilirler. Bu, özellikle de birden fazla yorum taşıyan metinler için böyledir. Bu tarz yoruma açık metinler metnin öneminin azalıp kendine göre durumu yorumlayan hakimin görüşünün ağırlık kazanmasına sebep olur. Dolayısıyla hiç şüphesiz bu, reforma yönelik büyük bir adımdır.

Röportaja yönelik en komik yorum ise Uluslararası İnsan Hakları Örgütü’nden geldi. Örgüt, dev oyuncu anlaşmalarının Suudi Arabistan’daki insan hakları dosyasını örtemeyeceğini savundu. Bu, durumun insani olmaktan çok kişisel olduğunu hissettiren bir yorum. Örgüt, röportajda hukuk ve güvenlik reformlarıyla ilgili söylenen onca şey hakkında yorum yapmayıp Veliaht Prens’in bir kalem darbesiyle kararları değiştirme yetkisine sahip olduğunu bahane ederek reformla ilgili hususları tamamen görmezden geldi! Ne apaçık bir çelişki ama! Örgüt yargı reformu projesini göz ardı edip ülke yöneticilerine kararları uygulamak için bir kalem darbesiyle yetinmeleri çağrısında mı bulunuyor?

Genel olarak röportaj, haber ajansları, gazeteler ve radyodaki birçok medya figürü ve politikacı, hatta dünyanın birçok ülkesinde kamuoyu tarafından takibe alındı, analiz edildi ve yorumlandı. Herkes, Veliaht Prens’in, gerçekleştirilen muazzam değişikliklerden gurur duyduğu sezilen o ses tonunu fark etti. Bu duygu Suudilerin 93’üncü Ulusal Gün kutlamalarına da yansıdı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman hız, kararlılık, iş bitiricilik ve cesaret açısından yeni bir liderlik örneğidir. ABD’lilerin Lincoln’u, İngilizlerin Churchill’i, Fransızların De Gaulle’si ve Singapurluların Lee Kuan’ı gibi Veliaht Prens de zamanın getirdiği nadir bir isimdir.