Abdurrahman Şalkam
TT

Ekim Savaşı'nın 50. yıl dönümünde

Merhum Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın İsrail'e karşı yürüttüğü savaşın üzerinden 50 yıl geçti. Merhum Suriye Devlet Başkanı Hafız Esed de bu savaşta ona katılmıştı. Sedat, Ortadoğu'yu değiştiren bu savaşın başkomutanıydı. Araplar Ekim Savaşı'ndan önce İsrail ile üç kez savaşmış ve bunların hepsini kaybetmişlerdi. Haziran yenilgisi olarak bilinen savaşta (Altı Gün Savaşı) üç Arap ülkesinin uğradığı korkunç yenilginin ardından, İsrailli General Moşe Dayan: “Araplar 20 yıl boyunca İbrani devlete savaş açamazlar” demişti. İsrailliler, Süveyş Kanalı'nın doğu yakasında Bar Lev olarak bilinen hattı kurmuşlardı. Enver Sedat'ın askeri mühendisi ve siyasi planlayıcısı olduğu 6 Ekim Savaşı, tam anlamıyla mükemmel bir destandı.

Özgür Subaylardan Halid Muhyiddin, Cemal Abdunnasır'ın Özgür Subaylar örgütünü kurduğunda dahil ettiği ilk beş subaydan biriydi ve 23 Temmuz Devrim Komuta Konseyi'nin de üyesiydi. Muhyiddin Sedat hakkında şöyle der: Enver Sedat, Devrim Komuta Konseyi'ndeki tek politikacıydı. Birden fazla siyasi örgüte katıldı ve Bakan Emin Osman'a düzenlenen suikasta katılmak suçlamasıyla hapse atıldı. Mısır'ın batısındaki çölde İngilizlere karşı savaşan Alman ordusuyla iş birliği yaptığı suçlamasıyla tutuklandı. Kahire'de Alman casuslarının kullandığı iletişim cihazını onardı. Sedat ordudan atıldı ve yıllarca kaçak bir şekilde yaşadı, ancak dehası ve kurnazlığı sayesinde orduya geri dönmeyi başardı ve Kral Faruk'u korumakla görevli Demir Muhafızlar arasına girdi. Merhum Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır, Enver Sedat'ı Özgür Subaylar örgütüne dahil ettiğinde, Halid Muhyiddin ona; “Enver Sedat, Kraliyet Demir Muhafızları'nın bir üyesidir ve örgütü ele verebilir” demiş. Abdunnasır da “Allah bizi korusun, dikkatli olmalıyız” diye cevap vermiş. Darbe gecesinde eşi Cihan ile birlikte sinemaya giden Sedat, yanında oturanlardan biriyle bir kavga çıkarmış ve karakola giderek, kavga ettiği kişi hakkında şikayette bulunmuş. Bu olayla ilgili birden fazla yorum yapıldı. Bu yorumlardan birine göre, Özgür Subayların darbesi başarısız olursa Sedat bu sayede o gece sinemada olduğunu kanıtlamış olacaktı. Halid Muhyiddin ise bu siyasi davranışın Sedat’ın aleyhine değil lehine olduğu yorumunu yapar. Devrim Komuta Konseyi üyeliği boyunca Sedat, Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır'ın itaatkar bir arkadaşı ve destekçisi oldu.

Cemal Abdunnasır, Altı Gün Savaşı’ndaki yenilgisinin ardından istifasını açıkladığında, yerine Enver Sedat'ı aday göstermedi, onun yerine Zekeriya Muhyiddin'i aday gösterdi. Hal böyleyken Abdunnasır neden son aylarında başkan yardımcısı olarak görev yapan Hüseyin Şafii'yi atlayarak Enver Sedat'ı birinci başkan yardımcısı olarak atadı. Haziran 1967’deki yenilgiden sonra Mısır'da ve Arap coğrafyasında her şey değişti. Bu yenilgiden önce Cumhurbaşkanı Abdunnasır, Filistin'in tamamen özgürleştirilmesinden söz ediyordu, yenilginin ardından İsrail'in tanınmasını öngören Rogers Projesi’ni kabul etti. Abdunnasır savaşın etkilerinin ortadan kaldırılmasından, yani savaşta İsrail'in işgal ettiği toprakların kurtarılmasından bahsetmeye başladı. Mısır için bu topraklar Sina Yarımadası idi. Enver Sedat başkanlığı devraldığında, rejimin kurmayları onun iktidarın başında olmasını reddettiler ve onu görevden almak için bir komplo kurdular. Ancak Sedat, güvenlik, askeri, siyasi ve medya olsun devletin tüm kılcal damarlarını kontrol etmelerine rağmen bir saat içinde komplocuların hepsini tutuklayabildi.

Sedat, Süveyş Kanalı'nı geçip Bar Lev Hattı'nı yok edeceği, ordusunun Sina'ya doğru birkaç kilometre ilerledikten sonra boğazlarda duracağı belirli ve sınırlı bir savaşa hazırlanmaya başladı. Zira kendi kuvvetlerinin ve düşman kuvvetlerinin güç ve kapasitesinin boyutunu tam olarak biliyordu ve Mısır'a yönelik Sovyet askeri desteğinin sınırlarının farkındaydı. Siyasi açıdan bir deha olan Sedat, tecrübeli bir asker ve politikacının zihniyetiyle Amerikan düşünce haritasını okudu ve buna göre savaşmaya karar verdi. Kuvvetlerini kanalı geçmeye yönlendirmeden önce birden fazla savaş verdi. Birincisi stratejik aldatma savaşıydı. Sovyet uzmanları tüm Mısır topraklarından ihraç edildi. Savaşın zamanlaması konusunda yanıltıcı açıklamalar yaptı ve Süveyş Kanalı'nın batı kıyısında gösteri amaçlı tatbikatlar gerçekleştirdi. Hücum için Yom Kippur olarak bilinen ve İsrail'de günlük hayatın durduğu günü belirledi.

O gün, Mısır kuvvetleri kanalı geçti, müstahkem Bar Lev Hattını yerle bir etti ve İsrail iletişim merkezlerini yok etti. Yüzlerce İsrail subayı ve askerini etkisiz hale getirdi ve birçoğunu esir aldı. Bu olay ABD dahil tüm dünyayı sarstı. Bundan sonra Enver Sedat, siyasi olan ikinci savaşını bu sefer ABD ile iş birliği yaparak başlattı. İsrail ile yıllarca süren müzakerelerin ardından Mısır, topraklarının tamamını geri aldı. Araplar, Camp David Anlaşması'nı imzalayan Mısır'ı boykot ettiler ve Arap Birliği'nin genel merkezini Mısır'dan Tunus'a taşıdılar. Libya, Cezayir, Suriye, Irak ve Filistin Kurtuluş Örgütü direniş ve savaş cephesini oluşturdular. Enver Sedat bununla ilgili “Hepsi Mısır'a dönecek” yorumunu yaptı ve öyle de oldu. Bugün, o tarihi savaştan 50 yıl sonra, Enver Sedat'ın tüm o güçlü ve yüksek dalgalarına rağmen siyaset denizlerine dalan, çatışmanın ortasında her bir tarafın sahip olduğu yetenekleri tanımlama silahı ile savaşlara girişen Arapların Winston Churchill'inin karakterini yeniden okumaktan kaçamıyoruz. Onun hayali ve kaygısı Mısır topraklarını geri almaktı. Bunu da başardı. 1981 yılında yine böyle bir günde, Mısır halkı ve ordusuyla Zafer Bayramı'nı kutlarken bir grup terörist tarafından öldürüldü. Bu gün, bazılarının imkansız dediği şeyi başaran o kurnaz ve dahi adamın günüdür. Sovyet uzmanları “Kanalı geçmek Mısır ordusuna en az 30 bin ölüye mal olur” diyorlardı. Tanınmış Mısırlı gazeteci Muhammed Hasaneyn Heykel, 1972 yılında el-Ahram gazetesinde yayınlanan "Kahramanlara Selam" başlıklı makalesinde, Mısır ordusunun kanalı geçip Bar Lev hattını yok etme gücünü sorgulamıştı. Dahası İsrail'in Süveyş Kanalı'nın derinliklerine uzanan borularla kanalı sular altında bırakıp, napalm sıvısı ile dolduracağına dair sızdırmalar da vardı.

Siyaset ve medya alanındaki tüm bu sivri dillere, Sovyetlerin askeri yardımı ağırdan almasına rağmen Enver Sedat neredeyse imkansız bir savaş planladı. Profesyonelliğini yeniden kazanmış bir orduyla savaştı ve karmaşık bir siyasi savaşın içine girdi. Sonunda en büyük amacına ulaştı ve savaşçı politikacı galip gelerek topraklarını geri aldı. Kanı, bu tarihi günde onu saran büyük bir kuşak oldu.