Milyonlar nerede?
Geçenlerde Filistin ve Kudüs üzerine söylenilen ezgilere-şarkılara göz atarken “Milyonlar nerede?” isimli ilk defa duyduğum Arapça bir şarkı karşıma çıktı. Sözlerine iyice kulak kabartınca ilgi çekici geldi bana. Birkaç kez farklı versiyonlarıyla şarkıyı dinledim. Şarkının ana teması yapılan zulümler karşısında sessiz kalan Arap alemine sitemdi. Hatırlayabildiğim kadarıyla sözlerinin bir kısmı şöyleydi:
“Milyonlarca insan nerede?
Arap halkı nerede?
Arap öfkesi nerede?
Arap kanı nerede?
Arap onuru nerede?
Milyonlar nerede?
Allah bizimledir. Siyon çocuklarından daha güçlü ve daha büyüktür.
Filistinlilerin ruh halini ne kadar güzel yansıtıyor değil mi?
(Düşman isterse) Assın, öldürsün, gömsün, kabre koysun (ama) yurdum/toprağım zillet içerisinde olamaz.
Kırmızı kanım yeşillikleri sular limon tadında olur.
Kıyam ateşi yandıkça zafere ulaşacak olan biziz!
Dağlardan daha güçlü, kumlardan daha fazlayız
Tutukluyken bile şehitler ölmez diye şarkılar söyleriz
Özgürken de savaşırız. Ne diz çöker ne de boyun eğeriz
Nerede, nerede, milyonlar nerede?
Kaburgalarımın ortasındaki (kalbim) zırhtan daha güçlüdür
Göğsüme makineli tüfek şarjörü boşaltılıyor siz “Kardeşlerim nerede?”
…
Şarkıyı biraz araştırdım 90’lı yılların başlarında yazılmış, bestelenmiş ve söylenmiş. Yani 30 yıldır Filistinlilerin dünyasında değişen bir şey yok. Yine kan, yine gözyaşı, yine eziyet, yine işgal ve yine ölüm. Peki kendilerini büyük gören Arap devletleri nerede? Genelleştirelim İslam alemi nerede? Neden 30 yıldır bir şey değişmedi? Şunu açıkça ifade edelim ki Filistinliler için çok şey değişti. Yaşadıkları alanlar daha küçüldü, üzerlerindeki baskı ve zulüm daha arttı ve en önemlisi daha çok öldürüldüler! Bizim açımızdan baktığımızda şehit oldular!
Peki, ya bugün? Neredeyse şarkılar bile söylenmez oldu. Filistin bütünüyle kendi kaderine terk edildi. Küfür alemi bırakın terk etmeyi, milyonları hatta milyarlarıyla İsrail’in ve Siyonizm’in arkasında durup başta ABD olmak üzere pek çok batılı lider bizzat İsrail’e giderek zalim ve katil yöneticilerine fiili destek verirken bizim liderler nerede? Adamlar resmi kimliklerinin yanında gelip açıkça “Bir Yahudi olarak buradayım.” diyebiliyor. Ama biz “Bir Müslüman olarak buradayız.” diyemiyoruz. Hâlâ ulusal çıkar hesapları yaparak şu adımı atarsak şöyle olur, bu adımı atarsak böyle olur demekle meşgul İslam halklarının yöneticileri!
İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı sonucu çıkan kararlara bakıldığında tam bir hayal kırıklığı olduğu görülecektir. Teşkilatın yayınladığı bildiriye göre; "İşgal altındaki Filistin topraklarındaki küstah ve eşi benzeri görülmemiş İsrail saldırganlığı ve İsrailli güçlerin Gazze Şeridi'ndeki çirkin katliamına değinilerek, İsrail'in Filistinlilere karşı "barbarca" saldırganlığının derhal sona ermesi ve Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukanın kaldırılması çağrısı yapıldı.”[1] Yapılan bu çağrıyı kim dikkate alacak? Her fırsatta İsrail’in yanında olduklarını açıklayan ABD ve şürekası mı yoksa katliamı ve soykırımı gerçekleştiren İsrail mi?
Bir başka açıklama ise şöyle; "Müslüman dünyası, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğe haiz Filistin devleti hayat bulana kadar, cesur kararlar almalı."[2] Alın! Sizi tutan ya da engelleyen nedir? bu kadar İslam devleti bir araya gelmiş “Müslüman dünyası… kararlar almalı” diye konuşuluyor ve alınmıyorsa burada ciddi problemler var demektir.
Hele güçten başka hiçbir şeyden anlamayan İsrail’e karşı böyle zayıf, cılız, etkisiz kararlar alınıyorsa bütün bunlar onun ekmeğine yağ sürmekten öteye geçemez. Çünkü haddi aşan zalimlere kendilerinin dilinden konuşmak yani yaptıklarının cinsinden karşılık vermek gerekir. Aksi zalimin cesaretlenmesine ve istediği her şeyi yapabileceğini düşünmesine neden olur. Zira insanı en iyi tanıyan merci olan Allah Teala bu konuda şunu ifade etmektedir: “Eğer bir kimse size saldırıda bulunursa siz de onun saldırdığı gibi saldırın; ancak Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve Allah’ın, kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyanların yanında olduğunu bilin.”[3]
Bu bir savaş çığırtkanlığı değildir. Sadece yeri geldiğinde haktan anlamayana ve bütün itidal çağrılarını dikkate almayana haddini bildirme meşruiyetinin varlığına dikkat çekmedir. Nitekim yüreklere bir nebze de olsa su serpebilecek tek açıklama; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hamas, bir terör örgütü değil topraklarını koruma mücadelesi veren bir mücahitler grubudur." ve "İsrail'e gitmeyeceğim!" şeklindeki beyanlarıdır. Bu ve benzeri beyanlar, destek açıklamaları gelmedikçe hiçbir çağrı zalimleri yaptıklarını yapmaktan alıkoymayacaktır. Bizler de şarkılar söylemeye devam ederek; “Milyonlar nerede? hatta “Milyarlar nerede?” diye soracağız.
Çünkü kardeşlerimiz hala sesleniyorlar:
“Seslendim ama yüz milyonlardan bir dost gelmedi
Bütün geceyi uykusuz geçirdim ama onlar görmedi
Şerefim ayaklar altında, evimse bomboş ama onlar para ve evlat çoğaltıyor
Beni unuttular, halimi bilmediler oysa biz zindanlarda doğuyor/doğuruyoruz.”
Sahi, milyonlar/milyarlar nerede?
[1] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/iit-filistin-halkina-insani-yardimlarin-saglanmasi-icin-gerekli-cabayi-gosterme-cagrisi-yapti/3025386 22.10.2023
[2] https://www.aa.com.tr/tr/ayrimcilikhatti/ayrimcilik/disisleri-bakani-fidan-islam-isbirligi-teskilati-acik-katilimli-icra-komitesi-toplantisinda-konustu/1817545 22.10.2023
[3] el-Bakara 2/194