“Büyük insanlık gemide güverte yolcusu trende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.
Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.
Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.”
NAZIM HİKMET RAN
Sevgili büyük insanlık!
Seninle konuşmaktan ve sana yazmaktan daha yüce ve erdemli bir davranış yoktur. Tek bir dini, mezhebi, ideolojiyi, grubu, kabileyi araştırmakla hayatlarımızı harcamak yerine, verimli ve yaratıcı bir şekilde büyük insanlığın tarihini, zihniyetini ve ruhunu araştırmaya ve anlamaya adanan bir hayatı yaşamayı kendimize gaye edinmeliyiz. Büyük insanlıkla konuştuğumuzda duygularımıza, düşüncelerimize, düşlerimize sınırlar çizmek ve yasaklar koymak zorunda değiliz. Irkçılık, kabilecilik, fanatizm, dincilik, cinsiyetçilik gibi sahte kurgular yüzünden büyük insanlık geriye çekilmiş durumda, sessiz ve sade kuytu yerlerde var olmaya çalışmaktadır. Büyük insanlığın çekildiği kuytu ve karanlık yerleri bulmaya çalışıyorum. Bütün yapay kurgulardan, kimliklerden ve kaynaklardan özgürleşmiş biçimde sade elbiseler içinde büyük insanlığı bulmak istiyorum. Dinin, milliyetin, kabilenin, servetin ve gücün verdiği kibirle kendini yükseklerde konumlandıran sahteliklerin ötesinde açık, nazik ve coşkulu bir şekilde büyük insanlığı muhatap almaya ihtiyaç duyuyorum. Sahte inançlara, kimliklere, tarihlere ve değerlere hapsolmuş kişilere, gruplara ve yapılara, artık bilgiyi, felsefeyi, özgürlüğü, adaleti, insanı, barışı ve çoğulculuğu anlatmakla vakit geçirmek istemiyorum.
Büyük insanlık içinde hiçkimseye yabancı olmak istemiyorum. Büyük insanlığın hiçbir unsurunun da beni yabancı görmesini istemiyorum. Büyük insanlığın üstünde ve ötesinde hiçbir şeyi merak etmiyorum. Büyük insanlığın gizemli dünyalarını, dayanılmaz bir tutkuyla merak ediyorum. Büyük insanlıktan hiç kimsenin bir diğeri önünde hiçbir gerekçeyle bükülmesini ve eğilmesini istemiyorum. Büyük insanlığın bütün mensuplarıyla eşit, onurlu ve özgür bir şekilde konuşmak, yemek yemek, şarkı söylemek, dans etmek ve düşünmek istiyorum.
Büyük insanlığa ait olmak için hiçbir giriş ritüeline gerek yoktur. Büyük insanlığa mensup olmak için vaftize, sünnete veya seçilmiş millete mensup olmaya gerek yoktur. Büyük insanlığa mensup olmak için insan olmak tek yeter koşuldur. Büyük insanlığa mensup olmak yerine sahte kurgulara ve kimliklere mensub olmayı kutsallaştıranlar ve sahte ritüellerle kutsal kimlik kurgulayanlar, aslında, kendilerinin insanlığını ve büyük insanlık gerçeğini de inkar ediyorlar.
İnsan olmak için hiçbir doğmaya inanmaya, kalıba girmeye ve kimliğe hapsolmaya gerek yoktur. Kişi, bu dünyaya bir başka insanın takipçisi, müridi ve kulu olmaya gelmemektedir. Kişinin bu dünyada hiç kimseye mutlak olarak inanma ve onu takip etme şeklinde bir görevi yoktur. Kişinin tek görevi, büyük insanlığı araştırmak, anlamak ve kendi konteksinde büyük insanlığı gerçekleştirmektir.
İnsanlığın zengin felsefeleri, bilimleri, ritüelleri, değerleri ve yaşam stilleri vardır. İnsanlığa ait tecrübeler, bir din, inanç, ideoloji, kimlik, mezhep, cinsiyet veya kültür adına reddedilemez. İnsanlığa ait tecrübeler, insanlıkla bağdaşmadığı zaman, ne olursa olsun reddedilmelidirler. İnsanı insana, hayata ve doğaya düşman eden bütün dinler, inançlar, ideolojiler, kültürler ve pratikler reddedilmeli ve eleştirilmelidirler.
Bir insanı, inancından, yaşam tarzından, değerlerinden, özel tercihlerinden dolayı hesaba çekmek, yargılamak, suçlamak ve cezalandırmak hiçbir insanın ve gücün görevi olmadığı gibi haddi de değildir. İnsanın insan için engizisyon mahkemeleri ve karakollar kurması, büyük insanlık gerçeğiyle bağdaşmamaktadır. Bütün engizisyonların ve karakolların büyük insanlığın hayatından yıkılıp atılması gerekmektedir.
Kişiler, bir dine, mezhebe, kimliğe, gruba ve coğrafyaya girmek ve hapsolmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Kişinin görevi, bir dine, mezhebe, gruba, kültüre veya tarihe girmek değildir. Kişi, büyük insanlığa girmek için kendini akılsızlıkltan, ahlaksızlıktan ve adaletsizlikten arındırmalıdır. Hiçbir kimliğe ve aidiyete hapsolmadan insan olmak, kişinin önündeki en büyük meydan okumadır.
İnsanlar, inançları, kimlikleri, çıkarları, tarihleri ve kabileleri uğruna gözü dönmüş çılgınlara ve fanatiklere dönmektedirler. Dini, ahlakı, adaleti, mezhebi, iktidarı, ekonomiyi, eğitimi, teknolojiyi, kitapları, edebiyatı, şiiri, sanatı ve müziği kirli ve karanlık çıkarları için kullanan, yozlaştıran ve çürüten insanlar, çılgın fanatikler olarak doğaya, hayata ve insana dair her şeye düşmanlık yapmaktadırlar. Çıkarları, menfaatleri, hırsları ve kaprisleri uğruna her şeyi yozlaştıran kişiler, diğer insanlarla ve canlılarla sahici, sağlıklı ve yapıcı bir ilişki kuramamaktadırlar. Kurdukları ilişki, yıkım ilişkisidir. Büyük insanlıkla ancak akıl ve kalp üzerinden bir ilişki kurulabilir. İnsanların kalplerinin ve akıllarının bir araya geldiği, ilişkide bulunduğu yeni büyük insanlık toplumuna ihtiyaç vardır. İnsanlığı toplum olmaktan çıkaran dinsel, ırksal, cinsiyetçi ve kültürel fanatizmlerin tamamından arınarak akıl ve kalp etrafında toplum olmamız gerektiğini düşünüyorum ve düşlüyorum.
Bütün ritüellerin, mitolojilerin, inançların, kitapların, bilgilerin, ilişkilerin, kaynakların yapıcısı ve yazıcısı insandır. İnsan, yeryüzünde yaptığı hiçbir şeye kendi dışında ve üstünde yapıcılar ve yazıcılar icat etmemelidir. İnsana ait olan ürünler için insan dışı ve üstü kaynaklar ve yapıcılar kurgulamak, kişinin akıl ve kalp bağlamında insanlığa mensup birey olarak değişimini, gelişimini ve olgunlaşmasını durdurmakta, dondurmakta ve dumura uğratmaktadır. Yeryüzünde her şey, insanla ilişkilidir ve insan kendisiyle ilişkili olan hiçbir şeye yabancı olmamalıdır.
İnsan, hiç bir kişi, güç ve yapı önünde diz çökmemeli, boyun eğmemeli, kul ve köle olmamalıdır. İnsan insana, sürekli yardımlaşma, dayanışma ve işbirliği için elini uzatmalı, hukuk, ahlak ve akıl çerçevesinde birbirine saygı duymalıdır. Hiçbir insan kutsal, ulu, yüce, efendi, rab gibi sıfatlarla ve konumlarla yüceltilmemelidir. Bazı insanların kutsallaştırılması, yüceltilmesi, efendileştirilmesi ve rableştirilmesi büyük insanlığın içini boşaltmakta ve çürütmektedir. Büyük insanlık içinde gücü, pozisyonu ve özellikleri ne olursa olsun kadınların ve erkeklerin birbirlerini eşit ve saygın bireyler olarak görmeleri olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Kadınlar ve erkekler, içten bir şekilde birbirlerini eşit olarak görmedikleri sürece bireysel ve ortak düzeylerde büyük insanlık gerçekleşmeyecektir.
İnsanların kılık kıyafetleri, dinleri ve doğmaları hiçbir şekilde onların ahlaklı, akıllı ve adil olduklarını göstermemektedir. Kılık-kıyafet, dış görünüş ve şekil yerine insanların akıllarına ve kalplerine ne giydirdikleri önemlidir. İnsanın aklına ve kalbine tevazu, saygı, eşitlik, özgürlük, barış ve adalet elbiselerini giydirmesi, onun insanlıkla donanıp donanmadığını göstermektedir. Kalplerini ve akıllarını insanlık değerleriyle donatmayanlar, Tanrı adına yemin ederek her türlü kirli işi yapmakta, insani ve manevi olanı birlikte kirletmekte ve iğfal etmektedirler.
Günümüzde insanlar, dinlere, mezheplere, partilere, güçlere, yapılara, kimliklere, tarihlere ve kültürlere köle olmuşlardır. Din, ideoloji, erkeklik, mezhep, tarih ve daha birçok yüceltilmiş kurgu adına kişiler ve toplumlar, savaşa ve şiddete evet demekte, birbirinden nefret etmektedir. Savaşa, şiddete ve nefrete evet deme çılgınlığını yaratan, besleyen ve derinleştiren güç ve iktidar odakları, insanlığın bu çarpık, sığ, yıkıcı ve verimsiz durumunu istismar ederek, kendileri için sınırsız güçler, ganimetler, servetler ve şehvetler devşirmektedirler.
İnsanların birey ve vatandaş olmalarını sağlayacak olan referans, insani hukuk, barış ve özgürlüktür. İnsanüstü güçleri referans alarak iktidar olanlar, insanlığa musallat olan tiranlar olmaktan öteye geçmeyecektir. İnsan dışı ve üstü kurgular, insanlığa musallat olan tiranlıklar üretirken, insani hukuk sistemleri insanın özgür birey ve vatandaş olmasının yolunu açmaktadır. İnsan üstü kurguların kadın ve erkeği kul, tebaa ve reaya yapan köleci yapılarına karşı sahici nitelikteki insani bir hukuk perspektifinden vazgeçmemek lazımdır.
Yeryüzü ve insanlık bir bütündür. Yeryüzünün değişik parçalarında yaşayan insanlar birbirine düşman yapılmak istendiğinde din, kimlik, cinsiyet ve kültür konuları, insani olgular olmaktan çıkıp dar parti ve hizip konularına dönüşmektedir. İnsanların kamplaştırılması ve çatıştırılmasının aracı olarak kullanılan din, kimlik ve kültür tartışmalarının büyük insanlığa refah, özgürlük, hukuk ve adalet açılarından katacağı hiçbir şey yoktur. Sevgili insanlık! Parti ve grup konusu olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan inançlardan, kimliklerden ve kurgulardan kendini lütfen koru!
Büyük insanlığın içinde Socrates, Plato, Aristo, Erasmus, Spinoza, Seneca, Marcus Aurelius, Adam Smith, Voltaire, Kant, Locke, Hume, Leonardo Vinci, Van Google, Rafael, Rachel Carson, Maria Goeppert Mayer, Rosalind Franklin, Harriet Martineau, Hannah Arendt, Simone de Beauvoir, Judith Butler, Iris Murdoch, Balzac, Hugo, Descartes, Mozart, Beethoven, Şekspir, Goethe, Newton, Darwin, Freud, Heraclitus, Marx, Jane Goodall, Mae C. Jemison, Montaigne, Bacon, Popper, Jung, Marie Curie, Tiera Guinn, gibi büyük felsefe, bilim, sanat ve edebiyat insanları bulunmaktadır.Büyük insanlığın en büyük zenginliği, bu büyük kadınların ve erkeklerin felsefe, bilim ve sanat alanlarına yaptıkları katkılardır.Milyarlarca insan, bilim, felsefe, sanat ve edebiyat alanlarında ölümsüz eserler ortaya koyan kadınları ve erkekleri anlamak ve dinlemek yerine, sanat, edebiyat ve felsefe alanlarında hiçbir eser üretememiş, okuma ve yazması dahi olmayan, yaşayıp yaşamadıkları dahi tartışmalı olan hayali, mitolojik ve kurgusal kişiliklerin peşinde gitmekte, onların müridi, kulu ve kölesi olma yolunu seçmektedir. Bilim, felsefe, sanat ve edebiyat insanları, hiçbir zaman bir mezhep, tarikat, kült, parti, grup kurarak insanları kendilerine mürit, mümin ve kul yapmak istememişlerdir. Bilim, felsefe, sanat ve edebiyat, insanları kendilerine inanmaya zorlamadığından dolayı, çok küçük bir azınlığın dışında geniş insan kitleleri, felsefeye, bilime ve sanata kulaklarını tıkamış ve gözlerini kapatmıştır. Cehalet yolu, delalet yoludur. Büyük emeklerle oluşturulan bilim, felsefe, sanat ve edebiyat sermayesinden büyük insanlığa mensup her bireyin yararlanması, cehalete, fanatizme, düşmanlığa ve yalana kulak vermeyen yeni bir olgunluk düzeyine erişmek için çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sevgili büyük insanlık! İnsanı birbirine bağlayan bağ, senin üstünde ve dışında değildir. İnsanlığın üstünde ve dışında kurgulanan kurgular, aslında nefret, yalan ve zorbalık üzerine kurulan illüzyonlardır. İnsanlığın dışında sevginin, umudun ve hayatın atfedileceği bir kaynak yoktur. Sevgi, insanlıktır. İnsanları birbirine bağlayan tek doğal bağ, ortak insanlıktır. Ortak insanlığı bozarak ve çürüterek insanlığın üstünde ve dışında yüceltilen sahte, sığ ve gereksiz yanılgılar, yanılsamalar ve yalanlar, insanlığı birine bağlamamaktadır. Hiçbir yanılgı, yanılsama ve yalan, sevgi ve umut değildir!
Kişinin kendini insan olarak değil, kaplan, aslan, kurt ve köpek olarak görmesi, insanlık için büyük felakettir. İnsanı insanın kurdu, aslanı, kaplanı ve köpeği olarak görmek, insana insanlığını unutturmaktadır. İnsan, insanın avı değildir. İnsan, avcı da değildir. Bir erkeğin kendisini kadın avcısı olarak görmesi, onu kadına cehennemleri yaşatan kirli, karanlık ve kanlı bir kurta dönüştürmektedir. İnsan, av ve avci değildir. Her ne adına olursa olsun insanın insandan nefret etmesini ve birbirine karşı şiddet uygulamasını meşrulaştıran ve kurgulaştıran, her şey vahşet, barbarlık ve bedeviliktir. Sevgili büyük insanlık! Sana senin av ve avcı olmadığını, sadece insan olduğunun farkında olman gerektiğini söylüyorum.
Hiçbir insan, insan üstü güçler tarafından seçilmiş veya özel bir görevle görevlendirilmiş değildir. Bütün insanlar, ahlak, akıl, maneviyat ve adalet açısında güçlü bir kapasiteye sahiptirler. Herkes, kendi ahlak, akıl, maneviyat ve adalet kapasitesini geliştirebilir ve gerçekleştirebilir. Hurafelerin ve ilhamların insanlığa hiçbir katkısı yoktur. İnsanın ilhama değil, ilişkiye ihtiyacı vardır. İnsanın insanla ilişki kurma ihtiyacı, ekmek, hava ve su kadar hayatidir. İnsan, insanla ve doğayla ilişki kurmak yerine, kendi dışındaki yalan kurgulardan kurtuluş ve doğru yol mesajları ve ilhamları alma yanılsamasıyla, aklını, kalbini, ruhunu ve zihnini köreltti ve kendini cocuksulaştırdı. Hiçkimsenin kendi dışından birtakım üstün mesajlar aldığını sanarak kendini gerçekleştirmesi mümkün değildir. İnsanüstü ve dışı mesajlar aldığını iddia eden ve insanlığa kendini yol gösterici olarak dayatan herkes, yalan söylemekte ve insanlığı yalanları uğruna yoldan çıkarmaya çalışmaktadır. İnsan, insanlığı anlamayı, anlamlandırmayı ve insanla eşit ilişkiler kurmayı öğrenmelidir. İnsan insanla özgürce ilişki kurmalı, insanlararası her şey özgürce ilgi, ilişki, alma ve verme şeklinde olmalıdır. İnsan dışı ve üstü güçler tarafından seçilmiş ve görevlendirilmiş kurtarıcılar, elçiler, kahramanlar, örnekler ve modeller yoktur. Sevgili insanlık! Artık dışarıdan aldığını sandığın mesajlara köle olmak yerine akıl, ahlak, maneviyat, bilim, felsefe ve sanat kapasitesini geliştirmek suretiyle sahici insanlar olmanın yollarını ve imkanlarını bulmaya ihtiyaç vardır.
Sevgili büyük insanlık! Sen ve senin yaşadığın yeryüzü, uçsuz bucaksız bir zenginliğe, çeşitliliğe ve güzelliğe sahiptir. Hiçbir din, mezhep, din, kimlik, devlet, despot, kültür ve ideoloji, büyük insanlığı ve muhteşem yeryüzünü fethedecek güçte değildir. Büyük insanlığı ve yeryüzünü fethetme ve ona tahakküm etme yanılsaması, bütün barbarlıkların ve kötülüklerin kaynağını oluşturmaktadır. Sevgili büyük insanlık! Seni fethetmek ve sana hükmetmek yerine senin içinde barış ve özgürlük içinde yaşama yollarını aklımızla bulma yollarını ve imkanlarını keşfetmek için daha çok emek harcamalıyız.
Sevgili insanlık! Kişiler ve toplumlar, kendi özgürlüklerine, refahlarına ve barışlarına hiçbir katkı sunmayan devletlere, inançlara, ekonomik sistemlere, ticari ilişkilere, eğitim kurumlarına, örgütlü doğmalara ve katı kimliklere köle olmuş durumdadırlar. Katı doğmalara, ideolojik yalanlara, kaybettiren ekonomik ve ticari ilişkilere mahkum olmak, büyük insanlığın yavaş yavaş ölmesine ve tükenmesine neden olan bir ölüm kültürünün doğmasına neden olmaktadır. Bugün dünyaya hükmeden siyasetler, devletler, dinler, ekonomiler, teknolojiler, kimlikler ve sınıflar, ölümü yücelten ölü sevici nekroflizmden başka bir şey değildirler. Nekrofilizm, büyük insanlığın varlığını her açıdan tehdit etmektedir. İnsanların nekrofilizme tapmaktan vazgeçmesi, kendisinin, hayatın ve doğanın farkına varan yaşamı esas alan biyofil bir anlayışı hayatın her alanının temeli haline getirmesi şeklinde çetin ve zor bir meydan okuma, sevgili büyük insanlığımızın önünde durmaktadır.
Kişileri, hayatı, doğayı ve insanlığı sevmekten alıkoyan temel şey, kişilerin kendilerinin üstünde ve dışında mitolojik, siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal güçlere ve kurgulara akıllarını ve kalplerini teslim etmiş olmalarıdır. İnsanlar, akıllarını aktif ve etkili bir şekilde kullanmak yerine yücelttikleri insanüstü kurgulardan kendilerine mesajlar gelmesini ve onların kendilerine yol göstermesini beklemek gibi verimsiz ve yozlaştırıcı bir yanılgının içindedirler. Sevgili büyük insanlık! Dışarıdan, üstten, geçmişten veya karanlıklardan sana hiçbiir mesaj gelmeyecek, sana hiçkimse yol göstermeyecektir. Yapman gereken en önemli şey, gaflet ve cehalet uykusundan uyanman, aklını kullanarak barış, özgürlük ve hukuk dolu bir hayatı tecrübe etmek için yaşamak için seferber olmandir.
İnsan, her an hisseden ve düşünen bir varlıktır. Mitolojiler, kimlikler, kültürler, siyasetler, servetler ve şehvetler, kirli ve karanlık bir şekilde insanı sürekli düşünen ve hisseden bir birey olmaktan çıkarıp onu düşünmeyen ve hissetmeyen cahil ve fanatik bir nesneye dönüştürmeyi istemektedirler. İnsanın özü ve varoluşu, düşünmeye, hissetmeye ve yapmaya bağlıdır.Barışı, özgürlüğü ve hukuku oluşturmak için aklın kullanımından başka bir yol olmadığı gibi, kendi mutluluğunu gerçekleştirmenin peşinde koşarken insanlığı ve doğayı sevmeyi unutmamak gerektiğinin farkına varılması önemlidir.
Sevgili büyük insanlık! Her sabah ırkçılığın, cinsiyetçiliğin, fanatizmin ve ayırımcılığın olmadığı bir dünyaya uyanma umuduyla yeni bir dünyaya uyanmak istiyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen senin bir parçan olmak olağanüstü coşku ve mutluluk veren güzel bir şeydiir. Sevgili büyük insanlık! Sana ait olmaktan gurur duyuyor ve seni çok seviyorum.