Mustafa Özcan
TT

Kitaplarla başbaşa  

Merhum düşünce ve ilim adamlarından Ali Fuat Başgil’in Gençlerle Başbaşa adlı bir eseri vardır. Tesirleri nesilden nesle geçmiştir.  Nesillerin kitabıdır. Gazali gibilerinin kaleme aldığı Eyyühel Veled/Ey Oğul!  türüne girebilir. Düşüncede ve ufuklarının gelişmesinde gençlere rehber olmuştur.  Bediüzzaman’ın Gençlik Rehberi adlı kitabı nasıl iman konusunda gençlere rehberlik etmişse düşünce ufkunun gelişmesinde de Ali Fuat Başgil’in ilgili kitabı aynı rolü ve hizmeti ifa etmiştir.  Gençliğin başucu kitaplarından birisidir. Samimi bir üslupla ve içtenlikle gençlere deneyimlerinin hülasasını aktarmıştır.  Ali Fuat Başgil’in  Gençlerle Başbaşa adlı kitabı bana makalenin başlığını ilham etmiştir.  En iyi arkadaşlardan birisi kitaplardır.  İnsanın yalnızlığını giderir.  Bilgi deposudur, insanın öğrenme arzusuna hitap ve hizmet eder. En iyi vakit geçirme aracıdır.

 Bu baptan olmak üzere CNR’de mutat hale gelen yıllık Arapça Kitap Fuarını dolaştık. Bu yıl Mısır stantlarının artış kaydettiğini gördüm. Bunda siyasi ilişkilerin iyileşmesinin de payı olmalıdır.  Bizden önce stantları dolaşan arkadaşımız Halil Çelik’in haber verdiği gibi bu yıl Mısır’dan sahaf türü kitapçılar da fuara iştirak etmişler.  İyi de olmuş.  Hem ucuz hem de beklemediğiniz kitaplarla buluşabiliyorsunuz.  Ben de onun tavsiyesi doğrultusunda sahaf kitapçılarını kolaçan ettim.  Gezinirken kitap kurtlarından veya severlerinden Bedri Gencer hoca ile karşılaştım. Kitaplardan başını kaldıramıyordu. Beni bile fark etmedi.  Fark etmemesine de kendi adıma sevindim. Zira ilgi alanlarımız benzer olduğundan baktığım kitaba o da talip olabilirdi.  Kitap Burhanettin Bikai’nin ünlü bir kitabıydı: Masra’ul Tasavvuf Ev Tenbihu’l Gabi ila Tekfiri İbni Arabi  adını taşıyordu.  İbni Arabi’nin tekfirinin akıl karı olmadığını anlatıyor. Bedri Gencer beni görmemesine ve ilgili kitabı edinmeme sevindim. Bir an önce sabırsızlıkla kitapla halvet olmayı bekliyordum. Kitabı aldıktan sonra Bedri Hocaya merhaba diyerek varlığımdan onu haberdar ettim. Göz göze geldik. Kitap merakı yüzünden telaşlı bir hali vardı.   Kendi haline bıraktım.

  Fuarda çok fazla ziyaretçi gözükmüyordu. Onun dışında tanıdık simalarla da karşılaşamadık.  Fuar’a sonraki ziyaretimde Filistinli yorumcu Muin Naim ile karşılaştım.   Gazze üzerine biraz hoş beş ayaküstü sohbet ettik. Morali yüksekti.  Adeta kıpır kıpırdı. Kendi bakış açısıyla durumun iyi gittiğine inanıyordu. Stantlar arasında gezinirken Mümin Kadınların Arkadaşı (Selma Kinderi’nin kaleme aldığı Semir el Müminat)kitabıyla karşılaştım.  Bana çocukluğumun göz ağrılarından olan Enisü’l Abidin kitabını hatırlattı. Abidlerin yoldaşı ya da arkadaşı anlamına gelmektedir. Semir ile enis birbirine yakın ifadeler. Yine buradan yola çıkarak Molla Cami’nin Nefahat el Üns kitabıyla köprü kurmak mümkündür.  Buluşma esintileri gibi bir anlama gelmektedir.

Stantlarda dolaşırken Ahmet Teymur Paşa’nın hayatını anlatan Muhammed Kürt Ali’nin kaleminden çıkma bir kitabı edindim. Pek hoşuma gitti ve bir solukta okudum diyebilirim. Burada hiçbir kitapta rast gelmediğim bazı tabir ve kavramlarla karşılaştım. Bunlardan birisi de ‘gulat el kütüp’ ifadesidir. Kitap aşırıları ve tutkunları anlamına geliyor. Farsça ile birlikte bildiği diller arasında Türkçe de bulunan Ahmet Teymur Paşa Mısır’ın Akif’i sayılan Ahmet Şevki’nin ve Muhammed Abduh’un dostları arasındadır. Onları kaybettikten sonra uzlete varmış, kendi köşesine çekilmiş ve kitaplarıyla başbaşa kalmıştır. Bu dostluğuna binaen Muhammed Abduh’a yakın olabilmek için onunla aynı semtte bir bahçeli ev satın almıştır. Bu evini edebiyat salonu ve mahfili gibi kullanmış, dostlarını ağırlamıştır. Yazma ile matbu arasında 13 bin ciltlik bir kütüphane düzmüştür. Daru’l Kütüp el Mısriyye’den sonra döneminde Mısır’ın en zengin ikinci ve özel kütüphanesidir. Şarklı ve garplı demeden kütüphanesi herkese açıktır. Herkesin istifadesine sunulmuştur.  Nadir ve nadide eser meraklılarının buluşma noktasıdır.

Panayırlar gibi kitaplar da tutkunlarını bir araya getirir. Bunlardan birisi Şamlı Tahir el Çezairi’dir. Ahir ömründe ve çalkantılı günlerde hafiyelerin şerrinden Şam’dan o dönemde sürgünler diyarı haline gelen Kahire’ye sığınır. Kahire o günlerde çalkantılı suların sakin ve güvenli limanıdır.  Geçimini gazetelere yazarak temin etmek ister lakin yetmeyince de nadir kitaplarını erbabına satışa çıkartır. Kıymet bilmeyen nadanlara parasıyla da olsa kitap satmaz. Kitapların hukukunu gözetir. İmam Şafii’nin deyimiyle ilim asi ruhlara verilmez. Bıçak taşıyanın değil kalem taşıyanın hakkıdır.

Ahmet Teymur Paşa zengin bir toprak ağasıdır. Bütün parasını ve varını yoğunu kitaba yatırmaktadır. Mirasyediler parayı eğlence yolunda har vurup harman savururken o gelirlerini kitaba yatırır. Hem merakını giderir hem de eşe dosta armağan eder, yardımcı olur. Bazen dost bulamadığında kitabın dostluğuna başvurur. Bir dönem sonra insanlara karışmaktan lezzet alamaz. Etraf nadanlarla örülüdür.  O da kitaplarına döner, sığınır ve yalnızlığını onlarla paylaşır. Zaten merdumgiriz (içine kapalı) bir insandır. Kalabalıklardan hoşlanmaz. Zemalek gibi semtleri bırakarak Kuvaysana bölgesine yerleşir ve burada kitaplarıyla baş başa kalır. Sonunda yalnızlığını kitaplarla kırar, onların dostluğuna iltica eder. Talihsizlik bu ya ahir ömründe görme zafiyetinden dolayı kitaplar da duvara dönüşür. Doktorları ona okuma yasağı getirirler. Böylece insle ünsiyet kuramadığı gibi yaşlığında da kitaplarla köprü kurmaktan yoksun ve mahrum kalır. Şöyle yakınır: Ben şimdi kitaplara bakamadan ne yaparım? Kahve kültürüm yok ki kahvehanelere gideyim. İnsanlarla zaman geçireyim. Yalnızlığımı savayım, gidereyim!

Kitap ödünç vermede çok cömerttir. Lakin bazı pişkin tipler bunu istismar ederler. Kitaplara çökerler. Birisine değerli kitaplarından birisini ödünç olarak verir. Ödünç alan kişi kitabı üç yıl yannda bekletir ve iade etmez. Zaman zaman ödünç kitaba müracaat etmesi gerekir. O da ödünç verdiği şahsa giderek orada mütalaasını yürütür, kendi kitabından adeta kaçamak bir şekilde notlar alır. Bu tiplerin ödünç aldıkları kitaplardan kütüphane kurdukları mervidir.  Ödünç alınan kitaplarla kütüphane düzenlere ve dolduranlara rastlanmıştır.

Meşhur Arap şairi Mütenebbi'den menkuldur:

“En güzel sohbet arkadaşı kitaptır. Eğer dostların seni bıktırırsa onunla baş başa kalabilirsin.”

“Ey kitapları ödünç isteyen kişi! Beni rahat bırak. Kitaplarımı ödünç vermem benim için utanç vesilesidir.

Bu dünyada sevgilim kitaptır. Sen hiç ödünç verilen bir sevgili gördün mü?”

Kitap yalnızlık giderir. İnsanı nadan ve kıymet bilmez yarenlerden de korur.