Hüseyin Şubukşi
TT

İsrail ile barış

İsrail'i ziyaret eden Mısır Cumhurbaşkanı merhum Enver Sedat, Arap ülkelerinin onun barış görüşmelerine katılma davetini kabul etmeyi reddetmelerinden sonra İsrail ile işgal etmiş olduğu tüm Mısır topraklarını kendisinden geri alacağı bir barış anlaşmasını tek başına imzalamayı kabul ettiğinde, bu, türünün ilk anlaşmasıydı. Yıllar içinde şoku atlattıktan sonra Ürdün de Mısır’ınkinden daha küçük de olsa başka bir şok oluşturan benzer bir barış anlaşması imzaladı.

Daha önce İsrail ile savaşmış iki ülke olan Mısır ve Ürdün’ün imzaladıkları barış anlaşmalarının üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen İsrail'in istediği normalleşme hiçbir zaman gerçekleşmedi, aslında sadece savaş hali sona erdi ve çatışmalar durdu.

Bunun nedeni, Nekbe ve İsrail işgalinin üzerinden geçen 75 yılın ardından bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak köklü bir çözümün gerçekleşmemesi.

Suudi Arabistan, “Filistinliler için bir devlet kurulmadan İsrail ile normalleşme olmaz” yönündeki açık ve katı ilkeli tutumunu sürdürüyor. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, İsviçre Alpleri'nin eteklerindeki Davos şehrinde Dünya Ekonomik Forumu etkinlikleri sırasında, ünlü Amerikalı yazar Fareed Zakaria'nın CNN'deki televizyon programına konuk ederek kendisiyle yaptığı röportajda bunu bir kez daha açıkladı. Suudi Arabistan’ın bu ilkeli tutumunu tekrarlaması sunucuyu şok etti ve Suudi Bakan’a açık sözlülüğü ve güçlü cevabı için teşekkür ederek röportajı bitirmek zorunda bıraktı.

Bugün İsrailli seçmen, Filistinlilerin kendi devletlerini kurma hakkını tanımayan, son derece radikal bir hükümet tarafından yönetiliyor. Bu hükümetin başında yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanan bir şahsiyet bulunuyor ve bir militan güce benzeyen, Uluslararası Adalet Divanı'nda Filistinlilere soykırım yapmakla suçlanan bir orduyu yönetiyor.

Bu, İsrail'in seçtiği açık düşmanlık ve suç çizgisidir. Filistinlilerin haklarından mahrum kaldıkları ve bağımsız devletleri kurulmadığı sürece Arap çevresinin kendisi ile ‘normalleşmeyeceğinin’ tamamen bilincinde olarak bu çizgiyi seçti. Bununla da açıklamaya ve yoruma ihtiyaç duymayan açık ve net bir mesaj verdi.

Filistin'in bugünkü durumunun gerçekliği ne yeni ne de şaşırtıcı. Aksine Filistin varlığını ve kimliğini ortadan kaldırmayı, Filistin'i ‘topraksız bir halk için halksız bir toprak’, Filistinlileri ise ‘hayvandan aşağı insanlar’ olarak tanımlayarak onları insanlıklarından soyutlamayı amaçlayan, bir grup basit veya sıradan olmayan İsrail pozisyonu ile açıklamalarının doğal ve beklenen gelişimidir. İsrail ayrıca, yalnızca Filistinlileri nehirden denize kadarki tüm topraklardan sürdüğünde güven içinde olacağını da söylüyor.

Bugün İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımı devam ederken, Gazze'de öldürdüklerinin sayısı 25 bini geçerken ve bunların yüzde 70’inden fazlası çocuk ve kadın iken, uluslararası güçler kendini savunma bahanesiyle yeşil ışık yakarken, adil, hakkaniyetli ve objektif bir gözlemci, bu yöntemin barışı ve normalleşmeyi sağlayamayacağı, daha önce söndürülmüş bir yangını tutuşturabileceği kanaatine varmaktan kendini alamaz.

Bu nedenle Batı'daki üst düzey yetkililerin ‘iki devletli çözümün gerekliliği ve önemi’ yönünde yaptığı resmi açıklamalar, İsrail'i bunu uygulamaya ve boyun eğmeye zorlayacak bir mekanizma olmadan sahada hiçbir anlam ifade etmeyen sıcak bir havadan ibaret kalıyor. İsrail’in iki devletli çözüme güç kullanılarak zorlanmaması dışındaki her şey, onu yumuşak bir biçimde cezalandırmaktan ibarettir.

ABD eski Başkanı Jimmy Carter, ‘Filistin: Apartheid Değil Barış’ adlı kitabında önemli bir cümle kurar; Filistinliler için bağımsız bir devlet kurulmadan İsrail için gerçek bir barış olamaz. Bu, Batı'daki yetkililerin resmi görevlerinden ayrıldıktan sonra çok geç farkına vardıkları bir mesele.

Suudi Arabistan’ın tutumu hâlâ güçlü ve ilkelidir. Suudi Arabistan’ın zaman içinde Filistin meselesiyle ilgili tutumlarının temelindeki aynı fikre dayanmaktadır. Bu, Suudi Arabistan liderliğinin ve diplomasisinin şüphesiz önemsenmesi gereken öncü ve etkili bir tutumudur.