Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

ABD Sudan için ne planlıyor?

Sudan savaşının on birinci ayına girmesiyle birlikte ABD Kongresi'nde, Başkan Joe Biden yönetimine, savaş nedeniyle kötüleşen koşullarla başa çıkmak için somut adımlar atması konusunda baskı yapmak üzere yeni hareketler başlatıldı. Biden yönetimi, Sudan krizine yeterince ilgi göstermediği, somut bir etkileşimde bulunmadığı veya ciddi anlamda ilgili davranmadığı yönündeki eleştirilerle karşılaşmaya devam etti.

Sudan'la ilgilenen bir grup Kongre üyesinin, bu hafta, içeriği bakımından önceki kararlardan daha sert olan ve yönetimin yeni adımlar atmasını sağlayabilecek bir karar taslağını sunmasının nedeni de bu. Söz konusu karar taslağında yeni olan nokta, Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve ona bağlı milislerin Darfur'da bazı etnik ve aşiret gruplarına yönelik uygulamalarının ‘soykırım’ olarak sınıflandırılması. Bu durum, 2003 ve 2004 yıllarında bölgede Cancavidler eliyle yaşananlara benzetiliyor. Cancavid milislerinin yaptıkları, ABD Kongresi'ni ve o zamanki eski Başkan George Bush yönetimini Darfur'da soykırım ilan etmeye sevk etmiş ve ardından yönetim tarafından cezai adımlar atılmasına ve tedbirler alınmasına yol açmıştı.

Karar taslağında kapsamlı bir ateşkes sağlanması ve işlenen şiddet ve zulme son verilmesi çağrısında bulunuluyor. Ayrıca ABD yönetimi, ‘insani koridorlar ve güvenli alanlar oluşturmak da dahil olmak üzere’ sivilleri korumanın yollarını bulmak için uluslararası toplumla birlikte çalışmak üzere acil adımlar atmaya çağrılıyor. Darfur'a silah gönderilmesi yasağına ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının etkinleştirilmesinin yanı sıra, hesap verebilirlik amacıyla ihlallerin ve suçların izlenmesine yönelik belirli adım ve prosedürlerin benimsenmesi de öneriliyor. Bu bağlamda karar taslağında, yönetime Sudan'la ilgili vahşet ve soykırım uygulamalarının periyodik olarak belgelenmesine destek verilmesi ve HDK’nin sorumlu tutulması için uluslararası ceza mahkemelerine ve soruşturmalara arka çıkılması çağrısında bulunuldu. Ayrıca Zulümleri Önleme Özel Görev Gücü'ne “Sudan'daki zulümleri önleme, analiz etme ve bunlara yanıt verme çabalarını 2022 ABD Zulümleri Önleme ve Yanıt Verme Stratejisi ile tutarlı olarak kapsamlı bir inceleme yapması” çağrısında bulunuldu.

Karar taslağını hazırlayanlar, cinsel şiddet, tecavüz, savaş suçları ve etnik temizlik raporlarına özel atıflarla, savaşın yarattığı yıkıcı insani krizden, savaş sırasında işlenen zulümlerden ve Darfur'daki etnik ve kabilesel grupların kasıtlı olarak yok edilmesinden bahsetti. Tüm bunların, Biden yönetimini krizi çözme çabalarını yoğunlaştırmaya ve krizle başa çıkmak için özel bir başkanlık elçisi atamaya sevk ettiği sonucuna vardılar.

Bu çabaların başlangıç ​​adımının, ilgili çeşitli Amerikan departmanları arasında koordinasyon sağlayabilecek ve yönetimin hareketlerine dünya nezdinde yeni bir ivme ve ciddiyet kazandırabilecek özel bir elçi atamak olduğu açıkça görünüyor. Biden yönetimi, ABD Kongresi'nin baskısı altında, eski Demokrat Temsilci Tom Pirilio'yu özel elçi pozisyonuna aday gösterdi ve son hamleler, onun atanmasının Senato tarafından onaylanması sürecini hızlandırabilir.

Washington için sınav, bir elçinin belirlenmesi değil, onun en hafif deyimle zor ve karmaşık koşullarda hızlı sonuçlar elde etmek için nasıl hareket edeceğidir. Pirilio, ABD'nin Sudan'a atadığı ilk özel elçi değil. Son yirmi yılda ondan önce altı elçi daha çalıştı: Roger Winter, Andrew Natsios, Richard Williamson, Scott Gration, Princeton Lyman ve Donald Booth. Görevlerinin sonuçları karışıktı ve hepsi başarılı değildi. Bu elçilerin görev yaptığı dönemde Hartum ile Washington arasındaki ilişkiler kötüleşiyordu. Sudan, ABD'nin terörizme destek olan ülkeler listesinde yer aldı ve kendisine çeşitli yaptırımlar uygulandı. Bu yaptırımlar, eski Başkan Barack Obama'nın Beyaz Saray'dan ayrılmasından önce 2017'de kısmen kaldırıldı. Daha sonra Sudan, 2020 yılı sonunda terörizme destek olan ülkeler listesinden çıkarıldı.

Pirilio, Senato tarafından onaylanmasının ardından görevine başladığında, yaklaşık 25 yıllık bir sürenin ardından Sudan'a atanan ve kendisine büyük umutlar beslenen ABD Büyükelçisi John Godfrey'den farklı olacak. Pirilio çok karmaşık koşullarla karşı karşıya kalacak. Bu karmaşık koşulların başında, ABD başkanlık seçimlerinin yapılacağı yıl göreve başlaması geliyor. Dahası Biden'ın dikkatinin zihinsel yetenekleriyle ilgili artan baskılar ve şüphelerle karşı karşıya olduğu bir döneme rastladı. Tekrarlanan unutkanlık vakalarının ardından Biden’ın ilerlemiş yaşı seçimlerde sorun haline geldi. Tüm bunların yanında Pirilio’nun göreve gelişi, Biden’ın başkanlık savaşına odaklanacağı döneme denk geldi.

Ayrıca ABD yönetiminin Gazze ve Ukrayna'daki savaşlarla meşgul olması ve neredeyse tüm çabalarının bunlara odaklanmış olması Sudan'a olan ilgisini sınırlı kılıyor. Bu özellikle Başkan Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken için geçerli.

Pirilio, terk edilmiş bir başkent haline gelen Hartum'da büyükelçilik binasının bulunmaması, Godfrey'in belirsiz koşullar altında haftalar önce istifa etmesinden sonra bir büyükelçinin olmaması ve hatta büyükelçilik personelinin Addis Ababa, Nairobi ve Abu Dabi gibi diğer başkentlere gönderilmesi de dahil olmak üzere, görevinin karmaşıklığını artıran birçok lojistik sorunla karşı karşıya kalacak. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Sudan hakkındaki bilgilerini de artırması gerekecek. Çünkü bu konuda yeterli tecrübeye sahip değil. Sudan krizinden ve onun karmaşıklıklarından tamamen uzak olduğu için, Obama yönetiminin Büyük Göller Bölgesi ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki elçisi olarak çalıştığı önceki kredisinin ona pek bir faydası olmayacak. Bu bağlamda, Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee'nin, ABD'nin BM Daimî Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield'ın, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Direktörü Samantha Power'ın ve Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Mike Hammer'ın deneyimlerinden faydalanması gerekebilir. Zira söz konusu isimler, tecrübelerinin yanı sıra Sudan meselesine özel ilgisi olan kişiler.

Bütün bunlardan sonra Pirilio, Cidde Platformu dışında somut bir sonuç elde etmeyen, aksine savaşı çevreleyen karmaşıklıkları daha da artıran, önerilen çeşitli girişimlerle nasıl başa çıkılacağına ilişkin bir başka önemli soruyla karşı karşıya kalacak. Bu nedenle çabalarını, özellikle acil insani yardım konusunda Cidde'de elde edilenleri geliştirmeye ve oradan ateşkes düzenlemelerine başlamaya odaklayabilir.

ABD Kongresi'nin son hamlelerinden, Washington'un savaş sırasında, özellikle de Darfur'da işlenen ciddi ihlaller ve zulümler için yaptırımlar ve hesap verme yoluyla baskı uygulamaya hazırlandığı anlaşılıyor. Ancak zaman ve seçim faktörleri, ABD’nin ve yeni özel elçisinin resmi olarak göreve başlamasının önündeki sınav olmaya devam ediyor.