Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Irak ve ABD: Aşk ve intikam

Birkaç gün önce Şii Veliyyun* gruplara mensup 100 milletvekili, ABD güçlerinin Irak’tan tamamen çıkarılmasına ilişkin bir karar taslağı sundu. Temsilciler Meclisi’ne vekaleten başkanlık yapan Muhsin Mendelavi de bu talebi Hukuk Komitesi ile Güvenlik ve Savunma Komitesi’ne iletti.

Oturum, Sünni ve Kürt bloklara mensup milletvekillerinin ve hatta onlarca Şii milletvekilinin boykotunun gölgesinde gerçekleşti.

Bununla birlikte İran Devrim Muhafızları’na bağlı Iraklı güçler, meclisteki Sünni ve Kürt siyasi güçlere ‘saldırıda’ bulundu!

ABD’nin terör listesine dahil ettiği Iraklı Ketaib Hizbullah, konuyla ilgili bir açıklama yaparak, “Bu bizi, siyasi kararı özgürleştirmek üzere ciddi çalışmaya teşvik eden ek ve itici bir faktör olacaktır” dedi. Ayrıca muhaliflerini, İran’ın ve takipçilerinin lügatinden aşina olduğumuz üzere, İsrail ve Amerika ajanı olmakla suçladı.

İran Devrim Muhafızları’na bağlı önde gelen Şii bloklardan biri olan Nebnî Koalisyonu’nun sözcüsü olan Hanan el-Fetlavi, Sünni ve Kürt blokların meclis oturumunda bulunmamasına ilişkin olarak X platformunda şu ifadeyi paylaştı:

“Irak’ın egemenliği meselesi, sadece Şiileri ilgilendiren bir mesele mi?”

Kendi bloğu, Kürt bloklar gibi bu meclis oturumunu boykot eden Kıyade (Liderlik) Koalisyonu, Siyade (Egemenlik) Partisi ile Takaddüm (İlerleme) Partisi’ni kapsıyor ve Irak meclisindeki Sünni çoğunluğu oluşturuyor.

Sünniler oturumu boykot etti, çünkü Irak’ın tek bir yabancı güce, yani İran’a bırakılmasının Sünnilerin zayıflamasına ve Şiilerin baskın gelmesine (İran’ın anlayışıyla Şiileşmeye) yol açmasından korkuyorlar.

Aynı şey, Kürt varlığını ve milli bağımsızlığını kaybetmekten korkan Kürt güçler için de geçerli. Kürtler ayrıca DEAŞ’ın geri dönmesinden de korkuyor. Kürdistan Demokrat Partisi’ne mensup Iraklı Kürt Milletvekili Subhi Sabah’ın Alhurra News kanalına yaptığı açıklamaya göre Kürtlerin, Şii Velaiyyun gruplarına mensup milletvekillerinin talebi doğrultusunda ABD’nin geri çekilmesi projesini reddetmelerinin sebebi, Irak’ın halen istikrarsızlık sorunu yaşamasıdır. Ona göre DEAŞ tehdidi, özellikle bölge yönetimi dışındaki Kürdistan bölgelerinde halen varlığını sürdürüyor.

Alhurra News kanalına konuşan Irak Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şimeri, Kürt ve Sünni güçlerin ‘iktidar çevresine, silahlı gruplara ve İran’a’ olmak üzere çok yönlü mesajlar gönderdiğini belirtti ve şöyle dedi:

“Kürt ve Sünni güçlere yönelik ithamlardan ve bu güçlerin hain ilan edilişinden sonra mesele, mezhepçi bir yön aldı.”

Irak’taki bu hararetli tartışmada ve (Kasım Süleymani’ye nispetle) Süleymani Velaiyyun’un Sünnilere ve Kürtlere karşı yürüttüğü hainleştirme kampanyalarında ironik olan şu: Saddam Hüseyin rejiminin 2003 yılında ABD ordusu tarafından devrilmesinden kısa bir süre sonra tablo, en azından Sünni Arap tarafında tam tersiydi. O dönemde Şii Velaiyyun partiler, ABD ordusunun himayesindeyken, önce Baas sonra Zerkavi tabanı olarak Sünniler, ilk günden itibaren Amerikalılara karşıydı ve o dönemdeki Iraklı siyasetçileri, özellikle de ed-Dava gibi partileri ve Meclis gibi oluşumları işgalci ABD’nin maşası olmakla suçluyorlardı.

O dönemde Londra, Suriye ve diğer yerlerdeki muhalefetin ‘menfaati’, ABD’nin zaferinde ve Saddam rejiminin yenilgisindeydi. Bugün de İran’ın menfaati, Irak’ı tekeline alıp onu İran’ın kararına bağlamakta. Bu yüzden onların gözünde dünün kurtarıcısı, bugünün işgalcisi haline geldi. Sünniler içinse tam tersi oldu!

Siyasette sadece çıkarlar ve çıkarlarla birlikte dönüşüm sabittir; bunun dışında sabit bir şey yoktur.

Bu, ötekine üstünlük sağlayacak ilkelerin değil, çıkarların veya bu çıkarların hayalinin, nüfuz etme çıkarının ya da sadece yok olmayıp hayatta kalma çıkarının hikâyesidir.

Ve Allah, gizli saklı olanı bilir, ey akıllı ve anlayışlı kişi!

*İran’ın Ali Hamaney liderliğindeki ‘velayet-i fakih’ rejimine bağlı olanları ifade etmek için kullanılan terim.