Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Sayın başkanın yanılsamaları

Kötümserleri sevmiyorum ama bazen onların üzerinde durmaya değer bir şeyleri olduğunu görüyorum. Konuştuğum bir diplomat hem Avrupa hem de dünyanın geleceği konusunda iyimser olmadığını söyledi. Vladimir Putin'in Ukrayna'daki zafere yaklaşımının, uluslararası meşruiyetin temsil ettiği emniyet supabının çöküşünü doğruladığı kanaatindeydi.

Birleşmiş Milletler’in büyük başarısızlığı basit değil ve ders açık; bir kurt değilsen kurtlar seni yer. Zafer aynı zamanda Batı'nın dünyaya liderlik etme gücünün çözüldüğünü de gösteriyor. Bu olay da hiç basit değil; zira ABD jandarmasının prestiji, bu jandarmanın hatalarına ve suçlarına rağmen, anlaşmaların sonuçlandırılması ve istikrarın sağlanmasının koşullarından biriydi.

Diplomat yorumlarında çok ileri gitti ve Putin'in ne Komünist Parti’nin baronlarından ne de KGB generallerinden biri olduğunu söyledi. Sıradan bir subaydı ve bu nedenle tarihte kendisine ayrıcalıklı bir konum kazandıracak büyük bir başarı elde etmek istiyor. Eski hesaplara göre de tarihte önde bir konum kazanmak büyük bir savaşı gerektiriyor. ‘Hem savaşın hem de inşanın adamı’ olan Stalin'i hariç tutarsak, büyük ihtimalle Putin Kremlin’i yöneten seleflerine hayran değil.

Putin'in Ukrayna'da kazanmayı başarması ve Batı'nın onun tehditlerine boyun eğmesi durumunda daha da ileri gidebileceğine inananlar var. Tarihte komşularıyla savaşan ve topraklar ilhak eden İkinci Katerina’ya benzer bir konum kazanmak istiyor olabilir. Belki de ilerlemenin, zaferlerin ve savaşların yaratıcısı Büyük Petro ile rekabet etmek istiyor. Elbette aralarında bir fark var; Büyük Petro Batı'nın ileri olma nedenlerini keşfetmek için sıradan bir ziyaretçi kılığına girerek onu ziyaret etmişti. Mevcut Çar ise Batı'dan ayrılıp onun ve modelinin sahip olduğu haleyi yerle bir etmeyi tercih ediyor.

Diplomat, en tehlikeli gelişmelerden birinin, Rusya'da Çar'ın yanılsamaya fazla kapılması durumunda onu dizginleyebilecek hiçbir kurumun bulunmadığının ortaya çıkması olduğunu söyledi. Şunu sorguladı: Dünya bir gün uyanıp Rus tanklarının Baltık ülkelerinden birinin sınırlarını geçtiğini görse ne yapacak? NATO antlaşmasının bir üyeye yönelik saldırıyı tüm üyelere yapılmış sayan 5. maddesini uygulama konusunda inisiyatif alacak mı? Kriz, Moskova'nın kendisi ile korkutma sanatında ustalaştığı nükleer çatışma tehlikesine açık olsa bile Beyaz Saray'da Rus güçleriyle çatışmayı göze alacak bir başkan olacak mı? Kendisi için her şeyin yolunda gittiği, intikam almak ve tarihin sayfalarındaki yerini cilalamak dışında kendisini meşgul edecek hiçbir şeyi kalmayan muzaffer bir adamın tecrit edilmesinden daha tehlikeli bir şey yoktur.

Diplomat bana daha önceki deneyimleri hatırlattı. Stalin'in baskılarını ve takıntılarını anlattı. Mao Zedong'un tembelliğinden ve özellikle ‘Kültür Devrimi’nde milyonlarca kurbana mal olan kararlarından bahsetti. Kim Il-sung, oğlu ve torununun yönetimi altında nesillerin ödediği bedele değindi. Bu felaket senaryosunu kabul etmedim. Putin'in Batı'ya karşı bir intikam projesi olduğunu biliyorum. Ukrayna'yı Rusya’dan çalınmış topraklardan biri olarak görüyor ve belki de Sovyetler Birliği'ne ihanet eden ve onun pelerinini yırtarak kurtulmak için acele eden diğer cumhuriyetlere de aynı şekilde bakıyor. Diplomat, Putin'in, Ukrayna’yı tam meşruiyet ve niteliklere sahip bir devlet olmayıp, sadece bir icat olduğunu söyleyerek, kendi kuvvetlerinin işgalini meşrulaştırdığını söyledi. Netanyahu'nun da aynı üslubu Filistin'e ve halkına karşı kullandığına dikkat çekti. Ukrayna ve Gazze'de yaşananların dünyadaki zayıflara yönelik son derece sert bir mesaj olduğu uyarısında bulundu. Bu mesajın içeriği de şu; güçlü bir komşunun saldırganlığına veya güçlü bir komşunun açgözlülüğüne karşı koruma sağlayacak bir şemsiye bulunmuyor.

Diplomatın yaptığı karşılaştırmalar beni ikna etmedi. Gerçek şu ki, Putin'e bir ölçüde hayranım. Bu adamın yükselişi muhteşem. Niyetlerini gizleyerek ilerledi. Kremlin'in efendisi olduğunda uzun yıllarını Batı'yı kandırarak, bilenmiş duygularını ve pençelerini saklayarak geçirdi.

O mahir bir adam. Kızıl Ordu’nun ruhunu ve silahlarını yeniden canlandırma çabalarını kamufle etmek için gülücükler dağıttı. İçeriyi hakimiyeti altına almakla işe başladı, sonra dışarıya yöneldi. Rakiplerinin ya da muhataplarının zayıf noktalarını biliyor ve onların üzerinde oynuyor. Dostluk gösteriyor ama ipekten eldivenlerinin altında bir demir yumruk yatıyor. Sağlam bir pozisyonda, Beyaz Saray'ın efendisini, Elysee'nin efendisini, Downing Sokağı 10 numara’nın sakinini, Almanya Şansölyesi unvanını taşıyan kişiyi devirebilecek sonbaharın tehdidi altında değil. Sonbahar, Batı'da sosyal medyanın kirli çamaşırları ifşasının damga vurduğu aşağılayıcı bir komediye dönüşen seçimlerdir. Rusya'da ise hikaye farklı. Sonbahar, anayasa gibi, Çar'ın ofisinde bir çalışandır. Rakiplerini hedef alır ve efendisine yaklaşmaya cesaret edemez. İletişim araçları ve orduları gecelerini güvenlik servislerinin yataklarında geçirirler.

Diplomat, Stalin, Mao, Kim Il-sung ve diğerlerinin iyi direnişçiler ve hayalperestler olarak başladıklarını, ancak daha sonra otorite ve uygulamalarının onları tarihe nasıl geçecekleri ile meşgul olan zalim insanlara dönüştürdüğünü söyledi. Güvenlik servislerinin sayın başkanı koruma bahanesiyle izole ettiğini, ardından gerçeklikle ilişkisini keserek onun tek kaynağı haline geldiğini söyledi. Övenler ordusunun servislerin görevini tamamladığını ve böylece başkanın kendi korkularının, imajının ve iktidarda kalma takıntısının esiri haline geldiğini anlattı.

Diplomatın analizlerinin tamamına katılmıyorum. Ama sözleri bana duyduklarımı hatırlattı. Saddam Hüseyin'i gençliğinde tanıyanlar onun utangaç, suskun, kendisini partiye hizmet etmeye adamış ve aklının Irak'a büyüklüğünü geri kazandırmakla meşgul biri olduğunu söylüyorlar. Muammer Kaddafi'yi ilk günlerinden tanıyanlar, onun kitap okumayı seven, sayfalar arasında ülkesinin ve milletinin geleceğini araştıran, Cemal Abdunnasır adındaki adamın gölgesi tarafından yönlendirilen bir genç olduğunu anlatıyorlar.

Kaddafi'nin dışişleri bakanı ve Afrika özel elçisi Ali Abdusselam Triki'nin bana söylediklerini hatırladım. Güç ve iktidarın Kaddafi'yi değiştirdiğini ve onu gerçeklikten kopardığını söylemişti. Bir gün albayın kendisini çağırdığını ve Kral İkinci Hasan'a şu mesajı iletmesini emrettiğini anlatmıştı: Senin gerici ve ajan olduğunu ve birçok komploya bulaştığını biliyoruz. Kaddafi mesajın olduğu gibi harfi harfine iletilmesi gerektiğini vurgulamış. Triki ülkeye döndükten sonra tüm diplomatik normlara aykırı bu içeriğe bağlı kalmış gibi davranmak zorunda kalmış. Kaddafi, dava sahibi birisi olarak kazandığı karizma nedeniyle Yaser Arafat'tan da nefret ediyormuş. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın bir yıldız gibi olmasından rahatsızlık duyuyor ve Triki'ye şöyle diyormuş: Amr Musa'yı ara ve ona hakaret et.

Hiç şüphe yok ki Putin'in Ukrayna'daki zaferi, gerçekleşmesi halinde uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfa açacak. Zafer, Çar'ın iştahını daha da kabartacak ancak NATO ülkelerini doğrudan taciz etmek son derece tehlikeli bir iş. Usta Putin'in ülkesi ve dünya için ölümcül bir ziyafete neden olacağını düşünmek zor.