“Savaşların bedeli savaş zamanında ödenmez; faturası sonra çıkar” sözü, Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babalarından biri olan Benjamin Franklin’e atfedilir.
Sudan Maliye Bakanı Dr. Cibril İbrahim'in bu hafta başında düzenlenen ve savaşın dayattığı olağanüstü ekonomik koşullar ile bunların korkunç yansımalarından bahsettiği basın toplantısını dinlerken bu sözü hatırladım. Bakanın bahsettiği yansımalar arasında, 2023 yılı sonuna kadar devlet gelirlerinde yüzde 80 oranında azalma, ekonomide yüzde 40 oranında daralma ki bu oranın bu yıl içerisinde artması bekleniyor, savaştan önce 570 olan Sudan cüneyhine karşılık gelen dolar kurunun bugün yaklaşık 1.200'e yükselmesi de yer alıyor.
Bu kasvetli tablo, insani yardım çalışanlarının durumu felaket olarak tanımlamasına neden olan insani acılar başta olmak üzere, savaşın neden olduğu acı ve kayıplara ilişkin daha büyük bir tablonun yalnızca küçük bir kısmını temsil ediyor. Dahası bazı yardım kuruluşları Sudan'ın bugün yaşanacak en kötü yer haline geldiğini söyleme noktasına ulaştılar. Zira dünyanın en büyük yerinden edilme krizlerinden birine sahne olan Sudan’da 11 milyon insan yerinden edildi, bunların yaklaşık 9 milyonu ülke içinde sığınmacı hale gelirken, geri kalanı ülke dışında mülteci olarak yaşıyor. Öte yandan Birleşmiş Milletler ve uluslararası insani yardım kuruluşları krize yeterli bir küresel tepkinin verilmemesinden de şikayetçiler. Nitekim bir dizi başvuruda bulunulmasına rağmen, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre sağlanan yardımın miktarı gerekenin yüzde 40'ından daha az.
Bütün bunlara rağmen savaşın asıl faturası daha sonra, silahlar sustuktan sonra ortaya çıkacak. O zaman ülke sadece mali düzeyde değil, aynı zamanda en korkunç öldürme, yağma ve yıkım faaliyetlerine, evlere, namus ve onura yönelik ihlallere sahne olan bir savaşın insani etkilerini ele alma düzeyinde de yeniden inşa ve imar göreviyle karşı karşıya kalacak. Bu göreve başkaları da ekleniyor; güvenliği yeniden tesis etmek, barışı inşa etmek, gedikleri onarmak ve yaraları sarmak. Keza bu savaşın daha açık bir şekilde gösterdiği çarpıklıkları ve fanatizmi tedavi etmek, arzu edilen ve o olmadan savaş sonrası Sudan'ın yeniden inşası görevinin hiçbir başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı istikrarı sağlayacak siyasi ve güvenlik çözümleri aramak.
Basın toplantısında Dr. Cibril İbrahim, kıt kaynakların çoğunun savaş için harcandığı savaş ekonomisinin gölgesinde kamu bütçesinin karşılaştığı büyük zorlukların gerçekçi bir resmini çizmeye çalıştı. Bu zorluklar, üretim ve ihracat kaynaklarının azalması ve devletin elindeki döviz rezervlerinin yetersizliği nedeniyle daha da kompleks hale geliyor. Ukrayna gibi Batı'dan çok büyük maddi ve mali destek alan bir ülke, bugün karşılaştığı baskılardan şikayet edip daha fazla destek isterken, Maliye Bakanı’nın savaşın başlangıcından bu yana herhangi bir dış taraftan bir dolar bile almadığını söylediği Sudan ne diyebilir? Bakan, hükümetin gelirleri artırmak ve harcamaları rasyonelleştirmek için hayata geçirdiği bazı önlemlere de değindi. Sudan cüneyhinin değer kaybını kontrol etmenin zorluğundan kaynaklanan kompleksleri ve sorunları, bunun artan gıda ürünleri ve ilaç fiyatları, dolayısıyla savaş yorgunu vatandaşın çektiği sıkıntıların büyümesi açısından ne anlama geldiğini bildiklerini itiraf etti.
Konuya devam etmeden önce şunu belirtmek gerekir ki, organize odalar tarafından yürütülüyor gibi görünen medya ve psikolojik savaşın gölgesinde, bazı taraflar, kafa karışıklığı ve huzursuzluk yaratmak amacıyla, bakanın konuşmasının aslında yer almayan uydurma ifadelerin eklenmiş olduğu bir özetini yaymaya çalıştılar. Bu ifadeler arasında devletin iflasın eşiğinde olduğu ve savaşın masraflarını karşılamak için sahip olduğu tarım arazilerini komşu ülkelere satmaya yöneleceği de vardı. Uydurma ifadelerin ekonomik grupların web siteleri de dahil olmak üzere sosyal medyada geniş çapta yayılması talihsiz bir durumdu. Bu ciddi sorunlardan biri çünkü insanlar araştırma çabası göstermeden her şeyi paylaşıyorlar.
Maliye Bakanı'nın konuşmasında dile getirilen en önemli hususlar arasında savaşın bitiminden sonraki yeniden imar ve inşa aşamasına hazırlanmak için çalışmanın önemine vurgu yapması da vardı. Bakan, bu amaçla oluşturulan komitenin raporunun iki hafta içinde sunulacağını açıkladı. Raporun savaş sonrası ve yeniden inşa dönemine ilişkin kapsamlı bir vizyon sunacağını ve komitenin aynı zamanda yabancı uzmanlardan da yardım istediğini belirtti. Mevcut durum büyük bir meydan okuma teşkil ederken, yeniden inşanın meydan okumaları çok daha büyük olacak, olağanüstü bir çaba ve kalıpların dışında düşünmeyi gerektirecek.
Sudan'ın içinde bulunduğu kötü duruma karşı mevcut uluslararası kayıtsızlık, dünyanın sorunlarıyla ve kendi çıkarları için daha önemli olduğunu düşündüğü diğer savaşlar ile meşgul olduğu bir dönemde, ülkenin savaştan sonra kendisini kurtaracak bir "Marshall Planı" bekleyemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Bu durum göz önüne alındığında, altyapı projelerinin ve diğer birçok yeniden inşa projesinin finansmanı kaçınılmaz olarak Sudan devletinin sahip olmayacağı veya çoğu zaman gerçekleşmeyen vaatlerde bulunan bağışçılardan sağlanamayacak bir finansman gerektirecek. Bunun anlamı, Sudan'ın bir yandan kendi başına çözüm aramak, diğer yandan uluslararası finans kuruluşlarından borçlanarak finansman bulmak zorunda kalacağıdır. Sudan aynı zamanda muazzam kaynaklarından öncelikle ülkeye fayda sağlayacak, ardından savaş sonrası ekonominin ihtiyaç duyduğu yatırımcılara getiriler sağlayacak şekilde doğru yararlanmak için gerçek ortaklıklar arayışında da olmalıdır.
Basın toplantısında Maliye Bakanı, Sudan'daki uranyum dahil maden rezervlerinin belirlenmesi için Alman bir şirketin görevlendirildiği jeolojik araştırmalarda bulunmaya hazırlanıldığına değinerek, hükümetin başvuracağı finansman seçeneklerinden birine işaret etti. Devlet savaş sonrası dönemde altın ve diğer maden rezervlerini teminat olarak kullanma yoluyla kalkınma projelerinin finansmanı için büyük krediler alabilir. Altının üretimi ile pazarlanmasının denetlenip organize edileceğini, altın ve maden borsasının kurulması düzenlemeleriyle ilgilenen özel komitenin, bu borsanın kurulabilmesi için çalışmalarına yeniden başlaması için çalışılacağını açıkladı.
Kuşkusuz bu, Sudan gibi çok sayıda kaynağa ve zenginliğe sahip olan ve çoğu kötü yönetim, yolsuzluk ve zayıf uzun vadeli stratejik planlama nedeniyle heder edilen bir ülkede izlenebilecek çeşitli seçeneklerin yalnızca bir yönü olacak. İnsanlar yeniden inşa sürecini iyi yönetirse, bu süreç kronik ekonomik sorunların çözümü ve çarpıklıkların düzeltilmesi, ülkenin gerçek, sürdürülebilir, daha dengeli ve eşitlikçi bir kalkınma yoluna sokulması için fırsatlar sunabilir. Bu, başka bir makalede ele almamız gereken bir konu.