İnsanlar, şimdiki zaman onları hayal kırıklığına uğrattığında tarihe döner, bugün artık aynı konumda olmayan ve aynı rolleri oynamayan ideal modelleri araştırırlar.
1956'da görevde olan başkan General Dwight Eisenhower ile bu yılki Başkan Joe Biden arasındaki karşılaştırma tuhaftır. İkinci Dünya Savaşı'nda Müttefikleri zafere taşıyan General, savaşların ne anlama geldiğini biliyordu ve bu nedenle daha fazla savaş istemiyordu. Eisenhower, (Süveyş Krizi) sırasında Mısır'a saldıran 3 güce son bir uyarıda bulunmakla kalmamış, aynı zamanda savaşın derhal durdurulması için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nu da harekete geçirmişti. Buna karşılık Joe Biden’ın, Gazze'deki soykırım ve katliamların, öldürme, aç bırakma ve sindirmenin durması için arzu edilen ateşkese karşı veto hakkını defalarca kullanması, Gazze sakinlerini 4 ay boyunca Netanyahu ve savaş kabinesinin açıklamaları ve bombardıman sesleri içinde yaşatması utanç verici.
Gazze savaşı artık siyasi veya askeri bir mesele değil. İnsanlık durumunun bir resmini çizen ve onları Eisenhower'ın ABD’si ile Biden'ın ABD’si arasında bölen ahlaki bir konu. Üçlü saldırının kahramanları Anthony Eden, Guy Mollet ve David Ben-Gurion’u aşağılayan ve kınayan Eisenhower ile yakıp yıkmaya tutkun Netanyahu’ya ‘Refah'a saldırmanda bir sorun yok ama siviller için güvenli koridoru da unutma’ diyen bir ABD Başkanı olan Biden arasındaki farkı gösteren ahlaki bir mesele.
Başkan Biden, ünlü İsrailli siyasetçilerin reddettiği bir şeyi kabulleniyor; adının Netanyahu'nun adıyla anılması.
Eisenhower sömürgeci Avrupa'ya karşı durmuştu, Biden ise İsrail tarihindeki en kötü yerleşim destekçisini destekliyor. İsrail en ağır silahları ve en kötü savaş türlerini kullanırken, ABD iç savaştan bu yana en kötü bölünmüşlük hali nedeniyle sendeliyor. İki aday, içeride ve dışarıda rahatsız edici ve tartışmalı bir ortamı teşvik ediyorlar. Her ikisi de fotoğraflarda İsrail’in agresif saldırganlığının yanında görünmek için yarışıyorlar. Her ikisi de meselenin artık ne ABD ne de İsrail'de eninde sonunda sona erecek geçici bir seçim meselesi olmadığının farkında değiller.
Netanyahu, Gazze’ye Hiroşima'ya atılan atom bombasının iki katı kadar bomba yağdırdı ve Hiroşima kurbanlarından kat kat daha fazla insanı öldürdü, korkuttu, engelli hale getirdi ve yerinden etti. Biden ise tüm silah sevkiyatları ve özellikle de en sakıncalı silahı olan ortaçağ türü vetoları ile bu ölüm ve kan denizinin savunmasını üstlendi.
Süveyş'ten sonra dünya tarihinde yepyeni bir dönem başladı. Sömürge dönemi her yerde çöküşe geçti. Fransa ve İngiltere'nin dünya genelinde rolleri sona erdi. Asya ve Afrika'nın yanı sıra Tunus, Cezayir, Aden ve diğer kıyılarda bağımsızlık duyuruları hızlandı.
Gazze'den sonra da iki şey değişecek: Filistin ve İsrail. İsrail, liderliğini Netanyahu gibi adamlara teslim etmesinin hükümetine değil varlığına karşı bir hata olduğunu öğrenecek. Filistin ise haklı davaların İran'a ihtiyacı olmadığını anlayacak.