2023 Gazze Savaşı, genel olarak uluslararası ilişkilerin perde arkasında ve sırlarında gizlenenlerin ve dolaşanların çoğunu ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda yansımaları küresel sistemin yapısının, gidişatının ve dengesinin parametrelerini ve aksiyomlarını etkileyen bir tür devrime neden oldu.
ABD ve İran gibi bu savaş ile doğrudan ilgili ve etkili ülkelerle, Rusya ve Çin gibi uzaktan izleyenler bugün nerede duruyor? Gazze savaşının yansımaları onları nasıl etkileyecek?
Bu ülkeler arasında belki de en çok etkilenen ve etkileyecek ülke ABD'dir. Zira savaş Başkan Joe Biden yönetiminin ABD'yi devlet dışı silahlı aktörler ile savaşlardan uzaklaştırma, bölgesel ortakları krizleri çözmeye yönlendirme ve Doğu Asya'ya yönelme doktrinini baltaladı. Bugün ABD yönetimi kendisini bölgedeki yangınların içinde buldu. Zira Gazze savaşı devlet dışı silahlı grupları, özellikle de İran'a bağlı grupları yeniden canlandırdı, başta Ürdün olmak üzere Washington'un bölgedeki müttefiklerinin istikrarını sarstı, Binyamin Netanyahu'nun aşırı sağ hükümetinin İsrail'i istikrarlı ve güvenilir bir ortaktan istikrarsız bir ortak haline dönüştürmesiyle birlikte, ABD’nin İsrail ile stratejik ittifakı ilave baskılara maruz kaldı. İsrail, Washington'u bölgedeki en güçlü askeri varlıklarını konuşlandırmaya, Arap ve Batılı ortaklarını, İran'ın 13 Nisan'da kendisini hedef alan 300 insansız hava aracı ile füzesini düşürmeleri için seferber etmeye zorladı.
İsrail, Washington'un üzerinde bir güvenlik ve siyasi yük haline gelirken, Filistin meselesi de Washington'un dış politikasında ön sırayı işgal ediyor. Biden'ın "iki devletli çözüm" formülünü birincil diplomatik hedefi haline getirmesi ile bu formül yeni bir doğuşa tanık oluyor. Ancak Netanyahu'nun bu çözümü kesin olarak reddetmesi ve inatçılığı, Washington'un Suudi Arabistan ile yeni bir güvenlik ittifakı kurma çabalarını adeta baltalıyor. Ilımlı Arap ülkelerinin liderlerinin İsrail ile barış planlarını sürdürmeleri artık zorlaştı.
Öte yandan Gazze savaşı, Washington'un Ukrayna'yı Rusya'ya karşı desteklemek için ihtiyaç duyduğu silah rezervlerini tüketiyor. Buna ilaveten ABD'nin İsrail'e verdiği destek, Ukrayna savaşının Biden yönetimine sunduğu ahlaki üstünlük kartını geri çekti, nitekim birçok kişi Washington ve Batı'yı çifte standartla suçluyor. Bu da Rusya'ya imajını parlatmak için altın bir fırsat sundu.
Aynı zamanda öfkeli Arap ve Müslüman azınlıkların yanı sıra, bizzat Demokrat seçmenlerin Biden’a oy vermeme tehditleriyle birlikte, Gazze savaşının Amerikan iç siyaseti ve Biden'ın yeniden seçilme şansı, dolayısıyla Amerikan demokrasisinin bir sonraki yönetim sırasındaki gidişatı üzerinde de potansiyel olarak büyük etkisi olacak. Peki, ya İran? Hamas'ı destekleyen Tahran, bölgedeki konumunu güçlendirmek ve İsrail'in meşruiyetini kaybetmesini sağlamak, Amerikan çıkarlarını baltalamak ve bölgesel ortamı kendi lehine şekillendirmek için bu savaşta daha fazla kan akmasını sağladı. Gazze savaşı, savaşan devlet dışı aktörleri güçlendirdi ve İran'a sadık olanları yeniden harekete geçirdi.
Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Husiler ve Irak'ta İran yanlısı paramiliter gruplar, ülkelerinde dikkatleri yönetimdeki başarısızlıklarından uzaklaştırmak için savaştan yararlandılar. Mezhepçi direnişin kaybettikleri meşruiyetini yeniden canlandırdılar. İran, vekillerini başarılı bir şekilde sevk etti; Lübnan'daki Hizbullah'a kontrolünü kaybetmemesi için baskı yaptı, çünkü Hizbullah’ın silahının temel işlevi kendisini savunmak. Öte yandan Husileri uluslararası çıkarları, özellikle de Amerikan çıkarlarını hedef almaya yöneltti, çünkü Husiler ile ilişkisi daha inkâr edilebilir ve onun için daha az maliyetli. Netanyahu'nun Gazze'ye karşı asimetrik savaşındaki vahşeti, Tel Aviv'e karşı artan halk hoşnutsuzluğundan da yararlanan Tahran'a bölgede üstünlük sağladı.
Bu tablonun ortasında, Gazze savaşına yönelik soğuk tutumlarına rağmen, Çin ve Rusya'nın tam bir seyirci olduğu düşünülemez. Bu savaşın Rusya’ya faydası, dikkatleri Ukrayna'daki uygulamalarından Gazze'ye kaydırması oldu. Savaş aynı zamanda ABD ve Avrupa'nın dikkatinin dağılması açısından da faydalı oldu ve bu da onun sahada başarılar elde etmesine olanak tanıdı. Ukraynalıların Rusya'nın saldırılarını püskürtme konusundaki kararlılığını zayıflattı.
Çin açısından Gazze savaşı, Washington'un Hint-Pasifik bölgesine odaklanma niyeti ile iç içe geçtiğinden kendisine daha fazla manevra alanı sağladı. Bu da ona ABD ile daha derin bir rekabete ve belki de Tayvan konusunda bir çatışmaya hazırlanmak için yeterli zaman sundu. Ancak Çin, pragmatizmiyle, Gazze savaşına veya bununla bağlantılı bölgesel istikrarsızlığa müdahil olmakta hiçbir fayda görmüyor. Bu nedenle muhtemelen çatışmadan uzak durmaya çalışacak. Çatışmada tek arabulucu olarak Washington'u devre dışı bırakmaya yönelik açık bir çaba ile Arap ve Müslüman dışişleri bakanlarına yaptığı savaşı sona erdirme konusunda temaslarda bulunma çağrısının ötesine geçmeyecek.
Bu gerçeklerin, Bahreyn Zirvesinde ılımlı Arap ülkelerini bölgenin geleceğine ilişkin planlarını belirlemeye ve açıklamaya teşvik etmesi ümit ediliyor. Zira bu ülkelerin çatışan güçleri gerçek boyutlarına döndürme konusunda müttefik uluslararası güçlerle birlikte oynayacağı rol olmadan, barış ve kapsamlı bir çözüm umutlarının önünü açan kapsamlı ve adil bir uzlaşıya ulaşmak mümkün olmayacaktır.