Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Netanyahu'nun başarıları ve mucizeleri

İsrail, kuruluşundan bu yana ‘uluslararası kamuoyuna’ bizden çok daha fazla önem vermiştir. İsrail için ‘kamuoyu’ Batı'dır; onun gazeteleri, ağları ve yıldızlarıdır. Bu araçlar İsrail'i kesintisiz, tereddütsüz ve gözden geçirmeden desteklemiştir. Çünkü Batı İsrail'i, kendisinin, özellikle de medeniyetinin ve kültürünün bir parçası olarak görmektedir. Her yıl düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması'nda İsrail Doğu'da, çölün kenarında bulunmasına rağmen kıtanın bir üyesi olarak takdim edilmektedir.

1948'den önce ve sonra İsrail ve Siyonist etki, sanatsal ve edebi etkiye öncelikli önem verdi. Bu alanda Arapların rolü ya hiç yoktu ya da zararlıydı. Sinema ve edebiyatta elinde hançerle barışçıl İsrailliyi kovalayan düşman Arap imajı hakim iken, Yahudi ya şarkıcı ya da üniversite profesörü idi. Bu alandaki rekabet çok adaletsizdi.

Yıllar içinde durum biraz değişti. Amerikalılar ve Avrupalılar Arap bakış açısını dinlemeye istekli hale geldiler. Ancak bu değişim aniden 11 Eylül ve Muhammed Atta türünden bir depremle karşı karşıya kaldı. Bu ise zihniyeti alt üst etti ve her şeyi geriye götürdü.

Netanyahu bir keresinde mevcut zihinsel imajı alaşağı etti. Avrupalılar ve Amerikalılar Gazze'deki çocukların görüntülerinden etkilenerek sokaklara döküldü. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Netanyahu ve Savunma Bakanı’nı insanlığa karşı suç işlemekten yargılamak üzere tutuklama kararı verdiğinde İsrailliler çılgına döndü. Bunun hemen ardından üç büyük Avrupa ülkesi, ABD'nin ‘tek taraflı’ tanımanın uygun olmadığı, çünkü dünya ülkelerinin yüzde 90'ının on yıllardır Filistin devletlerini art arda tanıdığı yönündeki saçma itirazı karşısında bir an bile duraksamadan Filistin devletini tanıdıklarını açıkladı.

Dünyanın Gazze Şeridi'nde gördüğü ve görmekte olduğu onca şeyden sonra Fransa ya da İspanya gibi büyük Batılı ülkeler artık ABD'nin ‘tarafsızlığına’ seyirci kalamazlar. Yeryüzünün sakinleri, sekiz aydır üç bin kilometrekarelik bir alanda aynı sahneye tanıklık ediyor: ‘Sefalet içinde yaşayan, gece gündüz havadan, karadan ve denizden bombalanan bir grup insan’. Bir ara olmalı. Yıkıma ve kanlı patlamalara küçük bir ateşkes uygulayamayan bu tanıkların hesap soracağı bir yetkili olmalı.

Ne Netanyahu ne de Biden böyle bir uluslararası tavır bekliyordu. Herkes dünyanın İsrail Başbakanı’nın bir uluslararası mahkeme tarafından yargılanmasını talep edemeyecek kadar korkak olduğuna inanıyordu. Hiç kimse İrlanda'nın, ABD ile arasına bu derece mesafe koyabileceğine inanmıyordu. Ancak Netanyahu'nun başarabileceklerinin bir sınırı yok.